Yolsuzlukla Devlet Soyulmaz; Emekçiler Soyulur…
Bugünlerde sabah-akşam duyduğumuz sözcüklerden bir demetle başlayalım; Resmî belgede sahtecilik, özel belgede sahtecilik, ihaleye fesat…
Türkiye’nin 2012 medya bilançosu ve 2013’ten beklentiler, doğrudan doğruya, ülkedeki siyasi, ekonomik ve kültürel iklimden etkilendi, etkilenecek. Toplumda ne yaşanıyorsa, medya, küçük kırılmalarla, onu yansıtıyor. Ülkeye kim, nasıl yön vermek istiyorsa, elbette birçok aygıtın yanında medyaya da öyle yön veriyor. Bir zamanlar popüler bir şarkı vardı; “Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur” diye. RTE’nin hallerini anlatıyor şimdilerde o şarkı. AKP, Gülen cemaati ile koalisyon halinde, yeni İslami rejimin inşasına 2012’de medya üstünden de devam ederken eksik kalan, aksayan yanlarını 2013’ün programına taşımış durumda.
RTE, hem yıl biterken hem yılın girişinde çeşitli TV kanallarında önüne dizdiği çanak soru sormakla görevli zevat üstünden genel bir bilanço çıkardı zaten. Anayasacı Burhan Kuzu’nun, “Hepsini dize getirdik, bir sokak kaldı” veciz sözü de 2013’e taşınan programın özünü anlatıyor zaten. Bu operasyona ODTÜ’den aldıkları karizma çiziğinin intikamı ile devam etmelerini bekleyebiliriz…
Rejim, medya ayağında yapacaklarına 2011 seçimlerinin hemen ertesinde başlamıştı zaten. O sayfa 2012 boyunca işlendi. Tehditleri, hapisler izledi. Yıl biterken Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Evrensel Gazetesi Muhabiri Sadiye Eser’in tutuklanmasıyla birlikte Türkiye’deki tutuklu gazeteci sayısının yeniden 72’ye yükseldiğini açıklıyordu. Bu ayıbın devamı belki de yeni yılda gelecekti.
***
Biliyoruz; rejimin elinin altında zaten Sabah’ı, Zaman’ı, Star’ı, Kanaltürk’ü, Yeni Şafak grupları ile, hatırı sayılır bir “yandaş medya” var. Ayrıca TRT, AA var tepe tepe kullanılan… Ama bunlar yetmiyor. Toplumdan belli rızaları almaya başkaları da lazım. “Ana akım medya” diye adlandırılan, benim “Rehine medya” dediğim kesimi iyice yönlendirmesi, biata zorlaması gerekiyor rejimin. Onların kimler olduğu biliniyor ama yineleyelim. Rehine medya, mülkiyeti, büyük sermayeye ait, finans, sanayi, iletişim, madencilik, enerji gibi alanlarda da yatırımları olan, medya yatırımlarını ağırlıkla bu ekonomik kaynaklarla sübvanse eden, iktidarla hem kamu ihaleleri, özelleştirmeler, lisanslar gibi doğrudan, hem de kamu denetimi üstünden yüz yüze gelen büyük medyadan söz ediyoruz.
2012’de rehine medyaya ayar verilmeye devam edildi. Milliyet ve Vatan gazetelerini alan Demirören, özellikle Milliyet’teki çapakları temizlemek için yayın yönetmenini, yazıişlerinin önemli isimlerini ve bazı yazarları ayıkladı, kalanlara gözdağı verdi. Bu iş için yönetime getirdiği Derya Sazak, henüz tam kıvamı bulamamış olacak ki, yıl bitmeden yazarlara gönderdiği tamimde; “Gerek adınıza yaptığınız gerekse konuk olarak katıldığınız programların gazetemizin yayın politikalarıyla örtüşme gereğini hatırlatırken” deme gereğini duydu. Bu aba altından gösterilen sopaya bir tepki verilip verilmeyeceğini bekleyerek göreceğiz.
Milliyet’i kıvama getirmenin yanında geçen yılın akıllarda kalan bir medya notu da Taraf’ın misyonunu tamamlaması ve onu üstlenmiş isimlerin tası tarağı toplayıp sahneyi terk etmeleriydi. Arap’ın işi bitmişti, Arap gidebilirdi… Muhteşem Yüzyıl’a RTE’nin “ecdad ayarı”, CNN Türk’te Ayşenur Arslan’ın yanına Akif Beki’nin hükümet komiseri olarak montajı, yılın akıllarda kalan trajikomik kareleri…
***
2012’de ekonomi resmen yüzde 2.5, altın ihracı dikkate alındığında yüzde 1 büyüyebildi. Özellikle iç tüketim büyümedi, az da olsa geriledi. Buna paralel olarak, medyanın ana gelir kaynağı olan reklam harcamaları da daraldı. Reklamların yüzde 55-60’ına yakınının TV’lere gittiği ve yazılı basının sürekli tiraj kaybıyla reklam payının yüzde 20’lere gerilediği bu iklimde, gazetelerin sübvansiyonu ağırlaştı. Yandaş medyadan Star, “devir bizim devrimiz, nerede bizim reklam pastasından payımız” demeye getirerek reklamverenleri korkutup payladı…
AKP-cemaat koalisyonu, 7 Şubat’ta fena çatırdarken çatışma medya üstünden alevlendi. RTE-Gülen muharebesinde iki tarafın medyası birbirine bir hayli girdi. Geçici bir yumuşamanın ardından, yılın sonlarına doğru kılıçlar yeniden çekildi ve 2013’te pek de kınına gireceğe benzemiyor.
Çünkü çatlak büyük, paylaşım savaşı da öyle…