Borç, IMF’ye “0”, Dünyaya 340 Milyar $
Danışmanları, RTE’ye , çık, demişler, IMF’ye olan borçları nasıl sıfırladık, onu anlat. Ama ballandırarak anlat.…
Bilim insanı geçiniyorlar. Ekranlara çıkıyor ve toplamı 100 kelimeyi bulmayan bir dağarcıkla konuşuyorlar. Ezberlerinden biri de şu; AKP iktidarında bir “orta sınıf” yaratıldı… Bilim insanıysan, bu tezinin altını doldurursun. Mesela, gelir, servet paylaşımında orta sınıfın payı şuradan şuraya geldi diyebiliyor musun? Yok, ne gezer… Ezber var. Ama bak, BDDK, bankadaki hesapların cüzdan sahipleri arasında dağılımını açıklıyor her ay… Bak da göster orta sınıfı… Ne orta sınıfı? Böyle bir oligarşi kaç ülkede var? Amerikalılar bile Wall Street’teki yüzde 1’in egemenliğine karşı nümayiş yaptı. Bizde, latife değil, bırakın yüzde 1’i, yüzde yarımın hâkimiyeti, oligarşik egemenliği var. Ben demiyorum, resmi veriler diyor…
BBDK verilerine göre, Kasım 2012’de bankalarda (gerçek ve ticari) 54 milyon hesap cüzdanı var. 74 milyon nüfusa 54 milyon cüzdan, başta kulağa hoş geliyor. Ama kazın ayağı başka. Bu hesap cüzdanlarında, yüzde 62’si gerçek kişilere ait olmak üzere 718 milyar TL mevduat var. Bunların binde 1’i (yani yaklaşık 50 bin cüzdan) mevduatın neredeyse yarısına (yüzde 47.3’üne) sahip. Cüzdanların binde 5’ine, ya da yüzde 0.5’ine (yarımına) bakınca mevduatların yüzde 63’üne, yani neredeyse üçte ikisine sahip olduklarını görüyorsunuz. Yuvarlak hesapla, 300 bin hesapta 467 milyar TL var. Neredeyse her hesapta 1.5 milyar TL!..
Kaynak: BDDK Aylık Bülten, Kasım 2012’den hesaplandı
Şimdi de gelin, modaya uyup, yüzde 1’in banka servetindeki payına bakalım. Kasım 2012 itibarıyla bankalardaki 718 milyar TL’nin, sıkı durun, yüzde 71.5’i, yüzde 1’e, yani 500 bin cüzdana ait. Bankada 50 bin lira ya da altında hesap sahibi iseniz, siz yüzde 97.5’lik “çoğunluk” olarak, yüzde 1’in karşısında “yoksul mudiler” sınıfındasınız demektir. 50 bin-250 bin TL arası mevduatı olanlar ise bankada parası olanların yüzde 2.5’ini oluşturuyor. AKP iktidarının yarattığı “orta sınıf” bunlar olmasın!..
Öncelikle faizi haram sayanların oylarını alarak iktidar olan AKP rejiminin üstüne titrediği finans sistemi, 2012’nin Ocak-Kasım döneminde bireysel ve kurumsal rantiyelere 40.5 milyar TL faiz kazandırdı. Hem de faizin düşük sayıldığı dönemde… Bu, ayda 3.7 milyar TL faiz demek. Yüzde 1’lik azınlığa düşen pay, ayda 2.7 milyar TL, binde 1’lik azınlığa düşen pay ise ayda 1.8 milyar TL… Faiz oranının enflasyonla ancak başa baş gelmesi ise bu bahiste teferruattır. Dikkate değer olan, banka kasalarındaki servetin inanılmaz konsantrasyonudur. Bir şey daha; 1 milyon TL üstü 334 bin cüzdan demek, bunun o kadar kişi ya da ticari kuruluşa ait olması anlamına gelmiyor. Birden çok bankada, birden çok milyonluk cüzdanı olan yüzlerce rantiye var ve milyarlık servetler, onun getirdiği yüz milyonlarca faiz, aslında çok daha az kişi ve şirkete ait.
***
Böylesi bir gelir-servet uçurumu ve bu düzenin “adil, vicdanlı” olarak yutturulmak istenmesi, gerçekten büyük öfke yaratır, isyan ettirir. Büyük şair Enver Gökçe böyle bir öfkeyi 50’lerde topraksız Eğinli Bekir’in ağzından şöyle dile getiriyordu; Ve gazaba geldi/ Eğinli Bekir:/ “Yıkılsın İstanbul, dedi/ Yıkılsın İzmir/ Lan hani benim ekmeğim,/ Bu ne bok kader/ Toprağım yok, tarlam yok./ Ne kadar/ Toprak var dünyada oysa/ Ömrübillah herkese yeter…”
Topraksız Eğinli Bekir’in kırda yaşadığı kötü kaderi bu kez kentte, çocukları, torunları yaşadı. Onlar şimdi kentin yoksulları. Onlar da aynı kahreden adaletsizliğe isyandalar; “Yıkılsın İstanbul/ Yıkılsın İzmir/ Lan hani benim ekmeğim,/ Bu ne boktan kader/ İşim yok/ Aşım yok/ Ne kadar/ Zenginlik var dünyada oysa/ Ömrübillah herkese yeter…”