CHP ve BDP: Hem Uzak, Hem Yakın…
Geçtiğimiz yıl, bir özel yemekte CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na BDP algısını sormuştum. Kestirmeden, “Biz sosyal…
Mustafa Sönmez
Her İstanbul-Ankara yolculuğumda o kavşağa geldiğimde genzim yanar. Dilovası…Tüten fabrika bacaları, kesif bir koku ve kurşun gibi ağır bir hava…Fabrikanın karşı yamacında gecekondular ve gecekonduya sığınmış kadınlar, çocuklar, bebekler… Bu havayı nasıl ciğerlerine çeker bu bebekler? Çeker de bununla nasıl yaşar…İşte bu ve benzeri sorunun cevabını bilim adına yıllardır araştırmaktadır bilim insanı, Prof. Dr.Onur Hamzaoğlu. Halk sağlığı uzmanlık alanıdır Onur Hoca’nın ve işini yapmaktadır. Yine öyle yapmış ve son ölçümlerde ortaya çıkardığı bulguları kamuoyuna duyurmuştur.Ama bugün ortaçağ zihniyetiyle yarışanlar onu çarmıha germenin hazırlığındadırlar. Bilimin gerçeklerini Onur Hamzaoğlu üstünden bertaraf etme çabasındalar.
***
Nedir Prof. Hamzaoğlu’nun ekibiyle birlikte ulaştığı Dilovası bulguları? Araştırmada bulunan şu: annelerin ilk sütünde ve bebeklerin ilk kakalarında bazı ağır metaller ve eser elementler saptanmıştır.
Sorumluluk sahibi bir bilim insanı ne yapar ? Bu bulguları kamuoyu ile paylaşır, yetkililerden gereğinin yapılmasını ister. Ve bunu yapar Onur Hoca…“Kan ve dışkıları bırakın, doğum yapıp çocuk emziren annelerin sütünde bile çinko, demir, alüminyum, kurşun, kadmiyum tespit ettik, tehlike büyük” der. Sen misin bunu yapan !… AKP’li Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı ve Dilovası Belediye Başkanı, hemen durumdan vazife çıkarıp Kocaeli Cumhuriyet Savcılığı’na şikayet dilekçesi verirler ve ‘haberin geniş halk kitlelerine ulaşmasını sağladığı, araştırma sonuçlarını halk arasında panik yaratmak amacıyla kullandığı” iddiasıyla yargılanmasını isterler. Savcılık da hazırladığı dosyayı, söz konusu fiilin incelenmesi amacıyla Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü’ne gönderir.
Şimdi Kocaeli Üniversitesi Rektörü izin verdiği takdirde, Dilovası’nın sanayi bacalarını kustuğu ağır metallerin, bebekleri ve kadınları ölümcül hastalıklara maruz bıraktığını saptadığı için Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, TCK’nin 213. maddesi uyarınca 2 ila 4 yıl arasında hapis istemiyle yargılanacak…
Hamzaoğlu hakkında Kocaeli Üniversitesi tarafından bu gerekçe ile ceza soruşturması yürütülüyor. Dahası, Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı tarafından yukarıdaki gerekçelerle YÖK’e yazılan yazının, YÖK tarafından Kocaeli Rektörlüğü’nün bilgisine sunulması ve gereğinin rica edilmesi üzerine Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü tarafından disiplin soruşturması açılmış bulunuyor.
Üniversiteyi, sanayi ile işbirliği yapıp ondan kaynak koparan kurum olarak anlayan neoliberal zihniyet için Onur Hoca’nın yaptıkları olacak iş değildir!.. Zehir de kussa sanayi velinimetimize yapılacak iş midir Hoca’nın uğraşları? Kocaeli’nin vilayet çıkarlarına kan doğramak değil de, nedir bu !…
***
Ama, hedef tahtasına konulan Hamzaoğlu yalnız değil. Öğretim üyeleri, tabip odaları, sendikalar ve dostları Hamzaoğlu’na destek için eylemler yaptı. Öğrencileri, ona sahip çıkarken yaptıkları basın açıklamasında bakın ne dediler: “Bilim herkes içindir ve amacı gerçekleri ortaya çıkarmaktır; bu nedenle de çıkar gruplarının istekleri çevresinde şekillenmemelidir. Bilim gerçeğe ulaşma savaşıdır. Bu savaşta birer Galileo olup “yine de dönüyor” diyebilmemiz gerekiyor. Gerçek bilim insanı, kadın dekoltesini değil, Dilovası’nı görendir” .
“Onur’umuzu Savunuyoruz” kampanyasına imza koyan Bursa Tabip Odası Yönetim Kurulu, Onur Hoca’nın maruz kaldığı tacizlerin tarihteki örneklerini hatırlatıyor: “ Dr. Irving Selikoff, 1964’te asbestoz insan sağlığına zararlıdır dediğinde aynı tacize maruz kaldı. Dr. Herbert Needleman 1970’de kurşunun çocuk sağlığına zararlarını açıkladığında aynı tacize maruz kaldı. Dr. Takeshi Nirayama 1981’de pasif sigara içiciliğinin akciğer kanserine neden olduğunu açıkladığında aynı tacize maruz kaldı. Dr. Benjamin Santer, 1996’da iklim değişikliği ile ilgili bulgularını raporladığında aynı tacize maruz kaldı. Dr. Ignacio Chapela, 2000 yılında genetiği ile oynanmış Meksika mısırının tehlikesini açıkladığında aynı tacize maruz kaldı. Şimdi de sıra Onur Hamzaoğlu’nda…”
Bir tarafta siyasi ve ekonomik çıkarları insan sağlığının üstünde tutanlar var, diğer tarafta toplum sağlığı, onurlu bilim insanları ve Onur Hamzaoğlu var. http://www.onurumuzusavunuyoruz.org/ ‘u tıklayın, bir imza da siz verin. Onur’umuza sahip çıkalım, çiğnetmeyelim…