Mustafa Sönmez

 Türkiye’nin alaturka demokrasisinde, seçmenin ortalama yüzde 30’a yakınının iradesi meclise yansımıyor. Bu özürlü demokraside sandığa gitmeyen seçmen sayısı 1983-2007 arası 7 genel seçimde ortalama yüzde 15’e yaklaşırken, partisi yüzde 10 barajına takılan seçmenler de her seçimde ortalama yüzde 17’yi geçti ve böylece seçmenlerin ortalama yüzde 30’unun iradesi TBMM’ye yansımadı. Yüzde 30’un meclis dışı kalması,  AKP’nin tek parti olarak iktidara geldiği 2002 seçimlerinde yüzde 55’i geçmişti.

Kaynak:TÜİK ve YSK,(*)Seçmen sayısına oranlanmıştır.

Sandığa gidip gitmemek seçmenin kendi tercihi, ama kullandığı oyun temsil dışı bırakılması seçmene ağır bir hakaret ve haksızlık. Bu haksızlığı icat şerefi de TÜSİAD’a ait. “Kendine demokrat TÜSİAD”ın , bugün eleştiriyor göründüğü “siyasi temsilde adaletsizlik” ve onun aracı olan yüzde 10 barajı, kendi eserleri ve utançlarıdır. Birçok anti-demokratik öge  gibi, barajlı seçim sistemini de 12 Eylülcülere TÜSİAD sipariş etmişti. Özellikle 12 Eylül öncesinin koalisyon hükümetlerinden şikayetçi olan büyük sermaye, “istikrar için” , 12 Eylül’den yeni koalisyonlara imkan tanımayacak barajlı sistemi talep etmiş ve 1982 Anayasası’na, seçim yasalarına geçirmişti. Aynı baraj yoluyla engellemelerin çalışma yaşamına da sokulduğunu ve sendikasız bir yaşamı inşa etmede kullanıldığını da geçerken hatırlatalım…

***

AKP, barajlı seçim sayesinde, 2002’de geçerli oyların üçte birini almasına karşılık mecliste üçte ikilik temsil gücü elde etti. Bu yüzde 32’lik “aşkın temsil” çarpıklığı, 2007’de yüzde 15’e inse de adaletsizlik sürdü. 2007 seçimlerinde de 4,5 milyon seçmen adaletsiz temsil olgusuyla karşı karşıya kaldı, seçmenin yüzde 16’sına yakını da sandığa gitmediği için yüzde 26’nın iradesi meclise yansımadı.  Özellikle Kürt siyaseti, barajlarla temsilden uzaklaştırılınca “bağımsız aday” formülüyle engeli aşma yoluna gitti. Bugün de aynı şeye zorlanıyor.

2003 yılında, kapatılan DEHAP’ın üyeleri Resul Sadak ve Mehmet Yumak AİHM’e, yüzde 10’u dava ettiler. AİHM, şaşırtıcı bir biçimde, söz konusu barajın uygulanması ile “insan hakları ihlalinde bulunulmadığı’’ görüşünü sergiledi.

2011 seçimleri de yüzde 10 barajıyla yapılacak ve mevcut dengeler dikkate alındığında yine 5 milyon dolayında oy temsil edilmeyecek. Bu oranı düşürebilecek bir eğilim, 2007’de baraj altı kalan Saadet Partisi ile Demokrat Parti’nin seçim ittifakı olabilir. Böyle bir ittifakın yüzde 10 barajını aşmaya yetip yetmeyeceği bilinmez, ama denenecek gibi görünüyor.

Bu seçimlere, hiç olmazsa yüzde 5’e indirilmiş bir barajla gidilebilirdi. Ama AKP iktidarı buna yanaşmadı. Dolayısıyla bu seçimlerde de tahminlere göre, her 100 geçerli oydan 15’i baraj altına itilerek temsil edilmeyecek. Seçimlerin Haziran başında yapılacak olması, 2 milyon dolayındaki öğrenci gençliğin ve erken yazlıkçıların sandıklara erişimini zorlaştırdı. Bu da katılmayanlar oranını yüzde 20’lere çıkarabilir ve yine seçmen iradesinin üçte biri sandığa yansımayabilir. Ama ne gam!..Yine arsızca, bunun adına demokrasi, yapılana demokratik seçim diyecekler… 

2003 yılında, kapatılan DEHAP’ın üyeleri Resul Sadak ve Mehmet Yumak AİHM’e, yüzde 10’u dava ettiler. AİHM, şaşırtıcı bir biçimde, söz konusu barajın uygulanması ile “insan hakları ihlalinde bulunulmadığı’’ görüşünü sergiledi.

2011 seçimleri de yüzde 10 barajıyla yapılacak ve mevcut dengeler dikkate alındığında yine 5 milyon dolayında oy temsil edilmeyecek. Bu oranı düşürebilecek bir eğilim, 2007’de baraj altı kalan Saadet Partisi ile Demokrat Parti’nin seçim ittifakı olabilir. Böyle bir ittifakın yüzde 10 barajını aşmaya yetip yetmeyeceği bilinmez, ama denenecek gibi görünüyor.

 

Bu seçimlere, hiç olmazsa yüzde 5’e indirilmiş bir barajla gidilebilirdi. Ama AKP iktidarı buna yanaşmadı. Dolayısıyla bu seçimlerde de tahminlere göre, her 100 geçerli oydan 15’i baraj altına itilerek temsil edilmeyecek. Seçimlerin Haziran başında yapılacak olması, 2 milyon dolayındaki öğrenci gençliğin ve erken yazlıkçıların sandıklara erişimini zorlaştırdı. Bu da katılmayanlar oranını yüzde 20’lere çıkarabilir ve yine seçmen iradesinin üçte biri sandığa yansımayabilir. Ama ne gam!..Yine arsızca, bunun adına demokrasi, yapılana demokratik seçim diyecekler…

Written by Mustafa Sönmez