Sabah-ATV’ye bir ara talip olan  dünya medya devi Murdoch’un grubuna ait finans ve yatırım sitesi MarketWatch,  Türkiye’yi, Polonya ile “Yeni Kaplan” ilan edip haklarında bir rapor yayımladı. MarketWatch  Avrupa büro şefi William L. Watts imzasıyla yayımlanan hikaye, dalkavuk Türk  medyasının da pek hoşuna gitti. Böyle aslanlık, kaplanlık masalları ile kendilerini dev aynasında gören AKP’nin narsistleri de Türkiye’nin notunu indiren Standart&Poors’a (S&P) haddini bildirmek için  kendi derecelendirme şirketlerini kuracaklarını ilan ettiler. Ne işe yarayacaksa, Türk’ün Türk’e propagandasından başka…

Avrupa’nın ,hatta dünyanın yeni kaplanlarının Polonya ve Türkiye olacağı belirtilen raporda , bu iki ülke ekonomisinin Avrupa krizinden etkileneceğine , ancak yine de Avrupa’da en hızlı büyüyen ülkeler olacağına hükmediliyor.  Türkiye’nin AB’ye girememiş olmasının şu an Avrupa’da yaşanan kriz nedeni ile Türkiye’yi mutlu ettiğini belirten makalede bölgedeki en iyi fırsatların Polonya ile Türkiye’de olduğu öne sürülüyor. Ukrayna ile birlikte 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği yapacak Polonya ile Türkiye’nin ortak yanlarını saptayan makale sahibinin,  bazı benzerlikleri olsa da , kimyaları, ilişkileri  farklı iki ülkeyi aynı kefeye koyması çok abartılı.

Kaynak: IMF,ILO,Eurostat,TÜİK

2004’te AB’nin tam üyesi olan , ama Avro’ya henüz geçmeyen (bundan dolayı belki de şanslı olan) Polonya, kısa sürede Almanya’nın “arka bahçesi” haline geldi. “Reel sosyalist” dönemden kalma kalifiye işgücünü üç-on paraya çalıştıran Alman sermayesi , emek-yoğun işlerini bu komşusuna kaydırınca, Polonya’nın dış ticaretinin üçte biri Almanya ile yapılır oldu. Türkiye’nin ise dış ticaretinde Almanya’nın payı, onca yıllık geçmişine karşılık yüzde 10. Sadece bu yönden bile, iki ülkenin kimyası farklı denebilir.

Polonya da Türkiye gibi dış kaynakla büyüyor. Ama Polonya, doğrudan yabancı sermaye çekmede Türkiye’yi katlıyor. Çoğu yatırımlar Almanya’ya ait.  Almanya’ya kenetlenmek, kaynak: IMF,ILO,Eurostat,TÜİK

Polonya’yı ,Türkiye’ye göre daha korunaklı yapıyor.

Almanya ile entegrasyonun etkisiyle Polonya, Türkiye’ye göre daha ihracatçı.  2011 ihracatının milli gelire oranı Polonya’da  yüzde 40,Türkiye’ninki ise yüzde 17’den ibaret. Türkiye’nin ihracatı üstelik ithalata bağımlı ve bu, önemli bir zaaf.

Türkiye’nin , adaletsiz  vergi yükü, azgın özelleştirmeler ve anti-sosyal devlet uygulamalarıyla gerçekleştirdiği ve kasılma vesilesi yaptığı kamu maliyesi avantajına, Polonya da sahip. Polonya’nın da banka sistemi, Türkiye’ninkinden geride değil. Bunların üstüne Polonya’nın, cari açıkta daha az kırılgan olması bu ülkeyi , yabancılar için daha avantajlı duruma getiriyor. Dahası, Polonya , enflasyonu yüzde 4’e kadar düşürmüşken Türkiye, iki haneli enflasyonla cebelleşiyor.

***

Özetle, Polonya, duvarın yıkılmasının ardından, Almanya’nın kaptığı, tarihi bağları ve etnik ortaklıkları olan bir “arka bahçe”. AB’ye tam üye,  ama 27 ülkeli topluluğun “çevre-bağımlısı”. Kaderini Almanya’ya bağlamış, Almanya ayakta kaldıkça Polonya da – uydu olarak- ışığından nasiplenecek.  Bu anlamda Almanya uydusu bir ülke ne kadar kaplan olacaksa, Polonya da o kadar olur

Türkiye’ye gelince…Büyümesine büyüyen ama arkasında cılız bir ihracat gücü ve devasa cari açık(döviz açığı) biriktiren Türkiye, risk primleri (CDS) Polonya’nınkinin üstünde seyreden bir “kaplan”…Avrupa daraldıkça, Türkiye daha beter daralacak. Sermaye kaçışı başladı zaten. Dolar 1.85 TL’yi test ediyor derken, o çıtayı da aştı. Merkez Bankası yeniden faiz artırarak, döviz satarak  ayar peşinde. Memuruna yüzde  3 ,5+4 zammı reva görüp, sermaye kaçmasın diye faiz rüşvetinde elini sakınmayan bir kaplan bizimki işte…

Rantiyeye kedi, halkına kaplan…

 

Written by Mustafa Sönmez