Operasyon sadece ertelendi; rehavet boşuna…
Beklenen olmadı; ABD merkez bankası FED aylık tahvil alımlarını azaltmayı öngören operasyonunu erteledi…
RTE-Cemaat savaşı karşılıklı top atışları ile sürüyor. Cemaat’in, RTE’nin yumuşak karnı olarak keşfettiği “yolsuzluklar” hamlesine, RTE, “kumpas” hamlesi ile karşılık vermeyi deniyor. Ergenekon, Balyoz vb. davaların yeniden görülmesine yakılan yeşil ışık, T.Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu’na tanınan inisiyatif, RTE’nin TSK’yı yanına çekmeye dönük hamlelerinden. Bununla kendini affettirebilir mi RTE bilinmez, ama amaç zaten seçmene “şirinlik”, Cemaat’e puan kaybettirme…Dahası, Cemaat’i bir “örgüt” olarak algılatıp devamında da yapılacak operasyona kamuoyunu hazırlama çabası. RTE’nin bir “şirinlik” çabası da Kürt siyasetine dönük. Dört yıldır tutuklu milletvekillerinin salınması, bir tür “lütuf” olarak pazarlanıyor.
DÖRTLÜ BASINÇ
Fethullah Gülen ve cemaatini bu “itibarsızlaştırma”, sonra da tasfiye etme planına RTE’yi umutsuzca zorlayan, tabii ki sıkışmışlığı. Daha önce de sözünü ettiğim “Dörtlü basınç”, AKP’nin üstünden hiç eksik olmadığı gibi, beter artıyor. Dış basınçta, ABD ve AB kanadında en ufak bir azalma yok. Batı medyasında RTE ve iktidarı için bir tek iyi haber çıkmıyor. Ülke imajının iyi bir yerde olduğunu söylemek mümkün değil.
İkinci basınç ögesi olan Cemaat, en kanlı cephe durumunda. RTE ve çevresinin Cemaatçi bilenen yargı ve emniyetteki kadrolarına dönük tasfiyenin artarak sürmesi bekleniyor. Cemaat’in bu hamleyi öngörmemiş olması mümkün değil. Onlar da bir yandan başlatılmış yolsuzluk operasyonlarında gidebildikleri kadar gitme çabasını , bir yandan da görevden almalara karşı “hukuk mücadelesi”ni sürdürüyorlar. Cemaat medyası, Özel Yetkili Mahkemelerdeki skandal davaların yeniden görülmesi çabalarını , “darbecileri, PKK’lıları” salıverme olarak kamuoyuna şikayet ediyor. Bunu daha yüksek sesle söyleyecekleri açık. Cemaat’in, atacak daha çok barutu olduğunu söylemekle yetinelim ve savaşı gözlemlemeye devam edelim.
MUHALEFET…
Üçüncü basınç ögesi olarak geleneksel muhalefet bileşenlerinden CHP’yi, gayretli bulan da var, yetersiz bulan da. Yerel seçimlere dönük özellikle İstanbul ve Ankara için seçtiği adayları isabetli bulan da var, bulmayan da. Yolsuzluk gibi halkın duyarsız olmadığı bir konuyu, açılmış damardan işlemeyi pek becerebildikleri söylenemez. Kriz masası adı altında kurulan heyetten çıkan rapor pek sıradan. Verilen soru önergeleri medyadan alıntılar biçiminde. Hele ki TIR-MİT gafıyla ellerine çiçeği burnunda bir bakan geçmişken silkelemeyi pek becerebildikleri söylenemez. Yıpratan bir muhalefetten henüz eser yok. Sokak muhalefeti, yolsuzluk operasyonunun ilk dalgasında iyi performans göstermekle beraber, muhalefeti, protesto ve gösteri yürüyüşü dalgasını büyütemediler. Kürt siyaseti de olan bitenler karşısında “ikircikli tutumu” nedeniyle etkili bir aktör görünümünde değil. Daha çok, bölgede, yerel seçimlere dönük hazırlıkla meşgul.
EKONOMİ BASINCI
Rejimin üstünde ağırlığını daha çok hissettiren ve ivmesi artacak olan, dördüncü basınç olarak ekonomi . ABD’nin değişen para politikası ile birlikte sıcak para, Türkiye benzeri ülkelerden çıkmaya başlamıştı. Bu uzaklaşma, içerideki çatışmalarla artıyor. Politik risk katsayısı büyüyen Türkiye, yabancı yatırımcılar için hızla gözden düşüyor. Bu durum, anında döviz kuruna yansıyor. 2013’ün mayıs ayında FED Başkanı’nın demeçleriyle başlayan kur tırmanışı, şimdilerde iç politik çatışmalarla hızlandı. Yabancıların çıkışına, içeridekilerin döviz limanına sığınma davranışı eklenince dolar kuru, 2.20 TL’yi gördü . Politik risk karşısında müdahalenin etkisiz olacağını düşünen Merkez Bankası’nın geri durması, rezervden döviz satarak kura müdahale etmemesi, faiz silahına hiç dokunmaması, belirsizlikleri iyice artırıyor.
Dolardaki artış, 2013 Mayıs-Aralık döneminde yüzde 13’e ; 2014 Ocak 7 itibariyle ise yüzde 20’ye yaklaştı. Bu ölçüde bir kur artışının ilk elde akla getirebileceği tahribat, enflasyon ile ilgili.
2013 Mayıs-aralık döneminde, dolardaki yüzde 13 artışa karşılık, üretici fiyatları(ÜFE) yüzde 6’yı bulmayan bir yükseliş gösterdi. İthalatla karşılanan enerji ürünlerinde fiyat artışı genelde yüzde 2’de kaldı. Bu, zam baskısı altındaki en önemli kalemin elektrik ve doğalgaz olduğuna işaret ediyor. Zaten, Enerji Piyasası Denetleme Kurulu Başkanı, yerel seçimleri beklemeden zam geleceğinin ilk sinyallerini verdi.
Büyük ölçüde ithal girdi ve ithal makine-teçhizat kullandığı için kur artışına en duyarlı bir diğer sektör olan imalat sanayinde de 2013 mayıs-aralık üretici fiyat artışı yüzde 6,7’de kaldı.Bu, dolardaki yüzde 13 artışın en az 6 puan gerisinde kalan bir veri. Dolayısıyla ithalata bağımlılıkları oranında imalat sanayiinin alt dallarında (başta kimya-ilaç, otomotiv, ara ve yatırım malları) zamlar kendini dayatıyor.
Kurdaki hızlı artışın, dolar kredisi kullanmış firmalara önemli kambiyo zararları yazacağı açık .Bu, hem firmaların hem de kredi açmış bankaların sıkıntıya girmeleri demek. Daralacak iç taleple birlikte birçok firmanın kemer sıkacaklarını, tensikata gidecekleri sır değil. Bu da yüzde 10’u görmüş işsizliğin birkaç puan daha artması demek.
İki haneli enflasyon ve işsizlik, sokaktaki seçmen için, yolsuzluk algısını yükseltici bir etken. RTE, diğer basınçlara karşı koymayı denese bile, ekonomi basıncı ile baş etmesi zorlaşıyor.