Mustafa Sönmez

Ocak-Eylül döneminde, yani ilk 9 ayda sanayi üretiminin, 2009’un aynı dönemine göre yüzde 13,5 arttığı açıklandı. Bu durum, tek başına olumlu bir gelişme gibi görünse de, dış ticaret verileri ile birlikte analiz edildiğinde, hala olumluluktan sözedilebilir mi? Zor. Büyüme, sorunlu, kırılganlıkları artırıyor. Önce şu soruyu soralım: Sanayi, kriz öncesine dönülebildi mi? 2010’un ilk 9 ayında, sanayi üretiminin, kriz öncesinin hala yüzde 4 gerisinde olduğunu görüyoruz. İmalat sanayisini tek başına analiz edersek, hala yüzde 5 geride imalat. Özellikle sermaye mallarında, yani yatırım mallarında 2009’a göre yüzde 25’e yakın artış var ama kriz öncesine göre üretim, hala yüzde 20’ye yakın geride.


Kaynak:TÜİK sanayi üretim veri tabanı

Kriz öncesini geçebilenler, dayanıklı tüketim malları, yani otomobil, beyaz eşya, ev elektroniği, mobilya üretiminin, kriz öncesini geçtiğini görüyoruz. Bunda da ihracattan çok, tüketici kredileri musluğunun açılmasıyla, kışkırtılan taksitli satışlarla hızlanan iç tüketimin etkili olduğu söylenmeli.

***

Şimdi analize dış ticaret verilerini katalım ve soralım: Sanayinin niteliğinde, örneğin, ithalata bağımlılığında iyileşme var mı ? Bu sorunun cevabını araştırdığımızda, “eski tas, eski hamam”la karşılaşıyoruz. Sanayide ithalata bağımlılığın, cari açık yaratıcı özelliğin değişmediğini görüyoruz.

2010’un ilk 9 ayında ihracat 82 milyar dolara yaklaştı. Bu ihracat, 2009 düzeyini geçse bile kriz öncesinin yüzde 23 gerisinde. Bu yılın ilk 9 ayında ithalatın ise 130,5 milyar dolara çıktığını, dolayısıyla dış ticaret açığının 49 milyar dolara yaklaştığını görüyoruz. Yani, sanayide büyüme, ancak ithalat artışıyla gerçekleşiyor. Çoğunu sanayinin kullandığı , enerji ve enerji dışı ara malları ithalatı, ilk 9 ayda 94 milyar doları bularak toplam ithalatın yüzde 72’sini oluşturdu. İlk 9 ayın cari açığı ise 32,5 milyar doları buldu. Geçen yıl 10 milyar bile değildi. Bu yılın sonunda bu açığın 45 milyar doları bulması çok muhtemel.

Ahmak, ışıkla alevi karıştırır ve kendisini her yakanı güneş sanır, demiş Cenab Şehabeddin . Sanayide her tür büyümeyi olumlu sanıp, onun ithalat artışına, dışa açığa, cari açığa yol açma gibi bedellerini görmemek ahmaklık değilse, nedir?

Written by Mustafa Sönmez