Kürt Siyasetinde Neoliberal Sapma
Kemik erimesinden bitap Türk burjuvazisinin Irak Kürdistanı petrolleriyle ilgili ihtirası biliniyor. Petrol rüyası gören bu…
Kaçak Saraylı’nın postu kaptırmamak için, sermayenin tümünün arzuladığı AKP-CHP koalisyonunu çelmelemesi, çeşitli oda, dernek, işveren sendikası olarak örgütlü patronları mutlu etmedi. Tersine, yandaş MÜSİAD’ın bile, ‘2015’i kaybettik, bari 2016’yı kurtaralım’ mesajı ile koalisyon yanlısı olduğu, yeniden seçime soğuk durduğu tutumu, RTE dinlemedi. Kendisini en emniyetli gördüğü hal, AKP’nin tek parti iktidarı… Sorgunun sualin olmayacağı, malum dosyaların açılmayacağı bir iktidar… Ne kadar yıl halının altında kalsa pislikler, o kadar iyi…
Benden sonrası tufan
Bu uğurda savaş çıkartmayı göze alan cinnet halinin, çırpınışın, yeniden seçim sonucuyla da değişmeyeceğini, hatta AKP’ye oy ve vekil kaybettireceğini duydukça ne hale giriyor bilinmez, ama bu inadın genelde Türkiye ekonomisinin, alt sınıfların iş-aş sorunlarını hızla büyütmekte olduğu bir gerçek. Hem iç hem dış şartlar çetinleşiyor, iklim iyiden iyiye bozuluyor. Zaten kırılgan olan Türkiye ekonomisinin hızla tırmanan siyasi riskleri, jeopolitik riskleri, sorunları hızla büyütüyor, 3 TL’yi gören dolar/TL kuru yürekleri ağza getirmiş halde. Ama o, ‘Benden sonrası tufan’ bencilliğinde, kendi postunun derdinde, en küçük eleştiriye bile tahammülsüz…
Çatlak sesler Bu kritik dönemi en yakından yaşayan patronlar cenahı, kaçak saraylının şimşeklerini çekmemek için düşük profilde kalıyorlar. Arada tek tük çatlak ses çıkaranları saymazsak… Bu ender eleştirilerden birini dün patronların işveren örgütü TİSK dile getirdi ve karşı karşıya bulunulan sorunları gözler önüne serdi. İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali de bankanın 91. Yıldönümü dolayısıyla endişelerini açıkladı.
TİSK’ten uyarılar
TİSK, aylık ekonomi bülteninde, “Terör, döviz kuru artışı ve siyasi belirsizlik risklerinin birleştiği çoklu risk ortamında ekonominin, kamu yönetimi gündeminin ancak’ alt sıralarında yer bulabildiği” bildirilerek yakınılıyor. TİSK, özellikle dış konjonktürde yaşananlara dikkat çekerek bunun Türkiye ekonomisi üzerinde yaratabileceği tahribatlara dikkat çekiyor. Fed’in faiz artırımına yaklaştığı ve Çin ile Brezilya ekonomilerinin artık daha kırılgan olduğu belirtilen bültende, Çin’in yaptığı devalüasyonun Türkiye’nin dış ticaret açığını artırabileceğine işaret ediliyor.
TİSK, ekonominin müzmin sorunu cari açığı da hatırlatıyor. Türkiye’nin ihracatında sorunların devam ettiğine işaret edilenTİSK bülteninde, ithalatın ihracata baskın geldiği, net turizm gelirinin ve doğrudan yabancı yatırımların azalmasının, yılın ilk 6 ayında cari açığın beklenenin üzerinde seyretmesine yolaçtığı belirtiliyor. Döviz tırmanışı “Hükümetin kurulamaması ve yeni bir seçim sürecine girilmesi, ekonomik alanda önümüzdeki aylara dair olumlu dönüşüm beklentilerini büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır” tespiti yapılıyor ve devam ediliyor, “Döviz kurunda son iki haftadır yaşanan hızlı yükselişte, bu olumsuz beklentilerin önemli rolü bulunmaktadır. TL’nin hızlı değer kaybı ve gidişatının öngörülememesi, özellikle enflasyon, yatırım ve işletme bilançoları açısından ciddi kaygılar yaratmaktadır.”
TİSK, bu tırmanış karşısında Merkez Bankası’nı ancak pasif para politikaları izlemekle eleştiriyor, ayrıca enflasyon konusunda hedefi tutturmasının kolay olmayacağına da dikkat çekiyor. Mevsimselikten arınmış işsizliğin yüzde 10.2’ye çıktığını , bu durumun işsizliğin yükseleceğine işaret ettiğini belirtiyor.
İş Bankası bakışı
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali ise son çeyreğe dikkat çekerek, ‘Hiç bu derecede sert olacağını ummadığımız bir son çeyreğe doğru gidiyoruz. Piyasalar açısından en olumsuz senaryo belirsizlik.’ diyerek endişelerini dile getiriyor.
‘Ekonominin büyüme hızında bir yavaşlama var, hatta 2012’den bu yana devam ediyor’ diyen Bali, kredilerin takibe dönüşüm hızının, ekonomideki yavaşlamaya bağlı olarak artmaya başladığına da dikkat çekiyor. Dövizle ilgili olarak da spekülasyona dikkat çekiyoc Bali. Şöyle. „ diyor, ‘Spekülatif talebi uyardığınızda bana göre aşılmayacak seviye yoktur. Bu, hiç doğru bir şey değildir. Rezerv politikaları da spekülatif talebe yetmez. Ben bunu şöyle ifade ederim sıklıkla; keskin ihtiyaç olduğunda hiçbir rezen’ yeterli değildir. Fed’den boru döşetseniz bile… Karşılamanız mümkün değil.’
bu sözleri söyletenin hızlanan dolarizasyon olduğu açık. Mevduatların yüzde 44’ü dövize çevrilmiş halde, daha da artma eğilimi var. Nasıl olmasın? Kaçak Saray’daki, huzur ve güven bırakmadı ki kimsede…