Mustafa Sönmez

Dünyada, özellikle Avrupa’da ekonomi sarpa sarıp ikinci bir dip korkusu her yeri sardıkça, borsaya, devlet kağıtlarına yatırım yapan kısa vadeli yatırımcı, “sıcak para sahipleri” için Türkiye pek revaçta olan ülkelerden biri. Birçok ülkeye göre bütçe açığı henüz büyümemiş, kamu borç stoku henüz tehlike sınırına gelmemiş, faiz getirisi yüksek, sıcak paraya karşı da hayli davetkar ülkelerden biri Türkiye. Onun için her hafta biraz daha sıcak para geliyor. 27 Ağustos tarihi itibariyle borsada 54 milyar dolar, devlet kağıtlarında 31 milyar dolar “yurtdışı yerleşiklerin” yani sıcak para sahiplerinin yatırımı vardı. Bu 85 milyar dolarlık stoka, 30 milyar dolarlık yabancıların banka mevduatlarını da eklersek, sıcak para stokunun 115 milyar dolara ulaştığını söyleyebiliriz.

Ekonomi, her hafta biraz daha artan sıcak para girişi ile afyonlanmış durumda. Sıcak para aktıkça, döviz kuru da aşağı iniyor, dolar, 1.50 TL’nin altına doğru gidiyor. Döviz ucuzladıkça ithalat hızlanıyor. İlk 7 ayda ithalat 100 milyar doları bulurken ihracat 65 milyar dolarda kaldığı için daha ilk 7 ayda 35 milyar dolar dış ticaret açığı ortaya çıktı. Bu, doludizgin bir cari açığa gidiş demek. Ama, ekonomiyi yönetiyormuş gibi yapan AKP’li bakanlar bu afyonlanmış ekonominin sarhoşluğundan ayılıp olan biteni sağlıklı bir biçimde analiz etmek yerine, sıcak parayla onlar da afyonlanıp yaşanan “serap”ı, bir Türkiye gerçeği, bir büyüme mucizesi gibi takdim ediyor, palavralarıyla ortalığı kasıp kavuruyorlar.
***
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz hafta birçok TV yayınınıda katıldığı toplantılarda, 2010’da ilk yarıda büyüme hızının-6 aylık- yüzde 10’u bulduğunu söyledi ve bunun OECD ülkeleri rekoru olduğunu öne sürdü. İkinci çeyrek, ya da ilk yarı büyüme verileri 14 Eylül’de açıklanacak, ama Şimşek, sonucun kokusunu almış belli. 2010’un ilk yarısında büyümenin yüzde 10 olması demek, ilk çeyrekte yüzde 11,7 büyüyen ekonominin, ikinci çeyrekte yüzde 8,5 büyümesi demek. Eğer bu doğruysa, ilk yarının büyümesi de yüzde 10’u bulur.
Bulur bulmasına da yüzde 10 büyümenin nesi sevindirici,eğer 2009’da yaşadıklarınızı hatırlarsanız…

Kaynak;TÜİK ,milli gelir veri tabanı, 2010,ilk yarı verisi yüzde 10 tahmindir

Sıcak para mahmuru Bakan Şimşek şunu unutuyor:2009’un ilk yarısında ekonomi yüzde 11 küçülmüştü. 2010’da , bu küçülen milli gelir pastası yüzde 10 oranında büyütülmüşse, bunda sevinilecek bir durum yok. Çünkü o eksilen pastanın yeniden büyütülmesine karşın, 2008’in ilk yarısındaki, yani kriz öncesindeki pasta büyüklüğüne ulaşılamıyor. 1998 sabit fiyatlarıyla ifade edersek, 2008’in ilk 6 ayında yaklaşık 50 milyar TL olan milli gelir üretimi, kriz yılı 2009’un ilk yarısında 44 milyar TL’ye düştü,yani 6 milyar TL’lik küçüldü. 2010’un ilk 6 ayında ise ancak 49 milyar TL’ye yaklaşıyor. Yani, 2 yıl öncesini yakalayamıyor bile. Sıcak para sarhoşluğundan unutulan bir şey daha var. 2008’den bu yana nüfus yılda yüzde 1,5, yani her yıl 1 milyon kişi artıyor. Dolayısıyla 2008’in pastasına ulaşsanız bile, bu pastayı , nüfusa eklenen 2 milyon kişi ile daha paylaşmak durumundasınız. Özet: Yüzde 10 büyüme bile krizde kaybettiklerimizi geri getirmiyor, tersine artan nüfusla birlikte düşünürseniz, yoksullaşmış durumdayız.

***
Bakan, konuşmalarında istihdamın arttığını iddia ediyor ama işsizler ordusunun 2008 ortasında 2 milyon 168 bin iken 2010 ortasında 2 milyon 846 bin olduğunu yine sıcak para mahmurluğundan olsa gerek unutuyor. Resmi işsizlik oranını aynı dönemde yüzde 9’dan yüzde 11’e çıkarak 2 puan arttığını nedense hatırlamıyor.

Bakan, merkezi bütçenin Ağustos sonuçları açıklandığında fazla vereceğini söylüyor. Ama bunun sıcak paranın patlattığı ithalattan, tüketici kredisi, kredi kartı ile kışkırtılan tüketim vergilerinden, ÖTV, KDV artışlarından ileri geldiğini nedense göremiyor…

Sıcak para afyonlamasından bulutların üstünde gezinen ve her fırsatta palavralar sıkan Bakan, sıcak paranın mest ettiği borsa manzaralarını da referandumdan çıkacak evetlere bağlıyor ve 4 Eylül’de Batman’da NTV’ye yaptığı açıklamada şöyle diyor; ‘Kamuoyu yoklamaları yapılıyor sık sık, bunu piyasa oyuncuları takip ediyor…yüzde 60’ları aşan bir ‘evet’ falan, şu anda fiyatlanmıyor; fiyatlanan şey; yüzde 50-55 aralığında bir evet. Bu yeterli. Çünkü dikkat edin referandum süresince AK parti oy oranını artırmıştır. Bu da geleceğe ilişkin istikrarlı bir hükümet, sağlıklı politikaların devamı anlamında çok güçlü bir mesaj, bu olumlu bir durum, piyasa açısından baktığınızda.” Aynı habere göre, Şimşek, tersine bir sonucun çıkmasının da ekonomiyi, beklentileri olumsuz etkileyebileceği görüşünü dile getirmiş.

Bu da tehditçi Başbakan’ın hık deyicisinin aba altından sopa göstermesi…

Written by Mustafa Sönmez