*TÜİK’in yıllık gelir verileri, aylığa çevrilmiştir

23.12.2009-Çarş

Sıkıldım, girmeyeyim diyorum bu topa ama olmuyor, şeytan dürtüyor. Kanaat önderi diye geçinen ekran, köşe tutmuş sazanların ifadeleri dayanılır gibi değil…Bu sütunda kaç kez, TÜİK’in gelir dağılımı,yoksulluk analizi adı altında yayımladığı bültenlerin bilimsel bir değeri olmadığını, gerekçeleri ile öne sürdüm. TÜİK, geçen hafta da 2006 ve 2007 yıllarına ait bölüşüm tablosu iddialarıyla ortaya çıktı ve gelir eşitsizliğinin iyileştiğini ileri sürdü.
Bu tür çalışmalarda, iki sorun var. Birincisi, anket için örneklem( numune) doğru seçildi mi, yani “zengin” diye kapısını çaldığınız , gerçekten zengin sınıfından mı, ikinci sorun, vergi kaçağının ve vergiden kaçınmanın, gizlenmiş gelir ve servetlerin cirit attığı bu toplumda, beyanla toplanan gelir bilgisine nasıl güvenileceği sorunudur.
TÜİK’in verilerine bakarsak, Türkiye’de zengin dediğin, ayda evine 3 bin 500 TL dolayında para giren ailedir. Evet, yanlış okumadınız, TÜİK’in en zengin yüzde 20 diye tanımladığı grupta, ortalama yıllık gelir 42 bin 781 TL’dir. Bu da ayda 3 bin 565 TL eder. Şimdi bu gazetenin okurları, hemen evlerine giren geliri akıllarından geçirerek, “Meğer biz de en zenginler grubundaymışız” diye mutlu olabilirler!… Düşünsenize, karı-koca çalışan iki devlet memuru, hiç olmasa 3 bin 500 TL geliri haneye getiriyorlardır.Alın size TÜİK zengini!… Kız istemeye gittikleri aileye, Türkiye’nin en zengin yüzde 20’si içinde olduklarını yeminle söyleseler başları ağrımaz…
TÜİK’in zengin diye tanımladığı kesim, gelir pastasının yüzde 30’una el koyan, büyük rantiyelerin, holding, banka sahiplerinin, genel müdürlerin, dev plazaların, köşklerin,villlaların sahiplerinin oturduğu, ailenin bir akşam yemeğine 1000 TL’yi su içinde ödediği İstanbul’da bile aylık geliri 4 bin 500 TL olanlar… İstanbul’daki en yoksul ailenin aylık geliri de 850 TL. Böyle olunca İstanbul’un en zengini ile en yoksulu arasındaki gelir farkı 1’e 5 dolayında sadece. Türkiye genelinde bu fark 1’e 8 olduğuna göre, İstanbul’da daha adil !…Ülkenin en yoksul bölgesi Güneydoğu’nun zengini de evine 2 bin TL girenler. Yani, maaşları, bölge tazminatları ile birlikte düşünüldüğünde, bütün polis ve subaylar, bürokratlar, böylece bölgenin zenginleri olmuş oluyorlar. Köy sahibi ağalar, uyuşturucu baronları, uçsuz bucaksız toprak sahibi Kürt feodaller de herhalde “züğürt ağalar”!….
***
TÜİK’in kargaları güldüren bu bulgularında, seçilen örneklemin (numunenin) çürüklüğünü bir de şuradan anlayın. Anketle geliri sorulan TÜİK zengini aileler, evlerine giren paranın –sıkı durun- yüzde 41’inin maaş-ücretten, yüzde15’inin emekli gelirlerden oluştuğunu ifade etmişler. Kar-rant-faiz geliri diyenler yüzde 27’den ibaret. Yani, TÜİK, bula bula zengin diye ücretli kesimin kapısını çalmış ve onlardan alınan gelir beyanları en üstte kaldığı için, “zengin”, ya da en yüksek gelirli yüzde 20 grup, yine ücretli-kesim olmuş. Peki nerede onca şirket, banka karına, gayrimenkul rantına, mevduat faizine, ticaret karlarına el koyanlar ?
***
Bir şey daha; Bu saçma sapan bulgular, OECD, AB gibi kuruluşlara gönderiliyor ve onlar da bunu ciddiye alıp bizi, bölüşümde dünya ülkeleri sıralamasında bir yerlere koyuyorlar. “Türkiye’de gelir dağılımı iyileşiyor” diyorlar. Bakan Babacan gini oranlarının nasıl iyileştiğini iftiharla başbakanına sunuyor, o da buna inanıp nutuk atıyor.
Bugünlerde Ankara’da asgari ücret tesbiti yapılıyor güya. Tartışma masasında, bilimsel bulgu diye yine bu TÜİK sefaleti tablolar var. Yoksulluk sınırının ne olduğu ve 4 kişilik bir ailenin ne kadar parayla geçinebileceği bu tür trajikomik bulgularla karara bağlanacak.
Varın, sefaletin boyutunu siz düşünün…

Nitekim, bakın, TÜİK’in karşımıza zengin sınıf olarak çıkardığı aileler nasıl bir profili çiziyor.

Written by Mustafa Sönmez