Turkey’s skyrocketing food prices show no sign of slowing( Al Monitor, November 7, 2018)
ARTICLE SUMMARY Ill-advised policies over the decades have reduced Turkey to a net food importer…
Mustafa Sönmez
Kısaca AVM olarak adlandırılan alışveriş merkezleri, başta İstanbul olmak üzere, tüm büyük kentlerin kent dokusuna hakim oluyor. En küçüğü 5-10 bin metrekareyi, en büyüğü 120 bin metrekareyi bulan, birkaç katlı, yüzlerce mağazanın bir arada faaliyet gösterdiği bu yeni tüketim mabetlerine, yerliler kadar sayıları 23 milyonu bulan yabancı ziyaretçiler, özellikle komşu ülkeden gelenler, büyük rağbet gösteriyor. Bu kadar rağbet, AVM üstüne AVM inşaatını da getirdi. İlki 1988’de İstanbul Ataşehir’de Bayraktar Holding eliyle Galleria adıyla faaliyete geçen AVM’lerin bu kadar yaygınlaşacağı acaba tahmin ediliyor muydu? Ancak kısa sürede, bu “Çağdaş panayır” yapılanması, bütün büyük kentlere hakim oldu. Doğramacı ailesinin kurucusu olduğu Tepe Grubu, AVM’ciliğin lideri olarak biliniyor. Tepe, yanına büyük banka ve grupları da alarak, sadece İstanbul’u değil, Ankara, Adana, Konya, G.Antep ve diğer büyük kentleri de AVM’lerle donatıyor.
Uluslararası Alışveriş Merkezleri Konseyi (ICSC)’nin getirdiği tanım ve standartlar, Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği (AMPD) tarafından Türkiye’deki AVM’lere uygulandı. Bizdeki standartlara göre, AVM’ler, “geleneksel” ve “özellikli” biçiminde iki geniş kategoride gruplandırılıyor. Geleneksel AVM’ler, “çok büyük”, “büyük”, “orta” ve “küçük” olarak sınıflandırılırken , küçük AVM’ler de kendi içinde “ihtiyaç odaklı” (convenience-based) ve “karşılaştırmalı ” (comparison) malzemeler satanlar olarak ayrılıyor. Bu tanımlamaya göre “Çok geniş” AVM’lerden biri İstanbul’da Cevahir, diğeri Ankara’da Ankamall.
“Geniş” tanımında ise Adana’daki Tepe, İstanbul’da Carrefoursa,Tepe Natilius, G.Antep’teki M1 Tepe, Ankara’da Bilkent Center ilk sıraları alıyor.
***
Sıcak para kaynaklı büyüme ve iç talepteki hızlı genişlemeye paralel olarak, 2010’da perakende sektöründe önemli bir canlanma yaşandı. Bu canlanmaya bağlı olarak kriz döneminde yavaşlayan ve ertelenen AVM yatırımları 2010’da yeniden canlandı. AVM sektörü, alışveriş turizmini de etkiliyor ve yabancı markaların Türkiye’ye ilgisini artırıyor. Perakende sektöründeki canlanma ve kiracı talebindeki artış ile birlikte AVM kiralarında yeniden yukarı yönlü bir eğilim oluştu. Bu yılın Eylül sonuna kadar açılan 7 yeni AVM ile birlikte, Türkiye genelinde AVM sayısı 226’ya ve alan genişliği 5 milyon 670 bin metrekareye yaklaştı.
***
Gelişmiş ülkelerde, daha çok kent dışına inşa edilmesine izin verilen AVM’ler, Türkiye’de kentin en işlek, prestijli alanlarını işgal ederken büyük bir yoğunluğa, trafik keşmekeşine de yol açıyor. Büyük mağazacılığın böylesine kentin göbeğine çöreklenmesi, birçok küçük ve orta işletmenin de yok oluşunu beraberinde getiriyor.
AVM’lere ilgi sadece alışverişle sınırlı değil. Ünlü Fransız düşünür Jean Baudrillard, “yeni kamusal alanlar” diye adlandırıyor buraları ve şöyle tarif ediyor: “Birbiriyle anlamsal ve mekânsal olarak hiçbir ilişkisi bulunmayan atlıkarınca, buz pateni pisti gibi eğlence öğeleri, panoramik asansörler, yürüyen merdivenler gibi teknolojik öğeler; kemerler, kubbeler, köprüler gibi mimari öğelerin bir araya geldiği gerçeküstü mekân…”
Dışarıda yazdan kalma güneşli, güzel bir gün olsa da, bu gerçeküstü mekanın,bu “çağdaş panayırların” havasını teneffüs etmek üzere, AVM’leri dolduran kitlelerin hali, ayrı bir analiz konusu…