Küresel krizde sosyal demokrasi ve CHP (2)
Türkiye’de neoliberal politikaların uygulamaya geçirildiği yıllarda ve yaşadığı krizlerde, merkez sol ya da sosyal demokratlar,…
Koronavirüs salgınından tüm dünyada sivil havacılık ile birlikte en çok etkilenen sektör turizm oldu ve turizmde “eski normal”e dönülmesi bir hayli zaman alacağa benziyor. Bu konuda 2020’nin kayıp yıl olduğu üstünde birleşilmekle birlikte, izleyen yıllarda sektörün eski performansını yakalayıp yakalayamayacağı da önemli bir soru.
Küresel çapta 2019’da yaklaşık 1,5 trilyon dolarlık bir ciroya ulaşan ve yaklaşık 1,5 milyar kişiye hizmet satan dünya turizminin, COVID-19 sonrası “eski normal”ine dönmesi çok zor olduğu gibi, seyahat endüstrisi ile ilgili bileşenlerde; ulaştırmanın her türü, tarım, gıda, giyim, hediyelik eşya alt sektörlerinde de önemli kayıplar bekleniyor. Özellikle dünya turizm pastasından en yüksek payları alan Avrupa ile Asya’nın turizmin en büyük kaybedenleri olacağı açık.
Türkiye milli gelirinde çıplak hâliyle yüzde 3 payı olan konaklama, yeme-içme sektöründe sert bir dibe vurma beklenirken, turizm ile önemli girdi-çıktı bağlantısı olan sektörlerin kayıplarıyla birlikte bu hizmet alanının 2020 milli gelirini tek başına yüzde 5’in üstünde daraltması bekleniyor. Bu gerçekle yüzleşmek ve hiç olmazsa geleceği kurtarmaya yarayacak önlemler almak yerine Türkiye’yi yöneten Saray rejimi, telaşla sektöre “yeni normal”e ilişkin konaklama, seyahat formatları sunuyor ama bunlarla sektörün ayakta kalması neredeyse imkansız ve zoraki, erkene çekilmiş takvim pandeminin ömrünü uzatma riski taşıyor.