Yeni Türkiye imajı: Asi, Genç ve Hür
Haziran isyanının ateşi sönmedi, tersine büyüyor. AKP rejimi, yaralarını sarmaya çalışıyor, çatlaklarını onarmaya, dağılan şanzımanı…
2003’te ABD ve müttefikleri nükleer silah, kimyasal silah üreterek bölgeyi tehdit ediyor iddiasıyla Irak’ı işgal edip Saddam’ı devirirken, “Oraya demokrasi geliyor” diyenler, fena halde yanıldılar. Kan,gözyaşı ve acıdan başka bir şey kalmadı ABD işgalinden. İstikrar yerine, derinleşen bir mezhepsel kutuplaşma, çatışma ve parçalanma sözkonusu …Bu parçalanmanın bir ayağı Türkiye dengelerini de etkileyecek potansiyelde. O da Kürtler…
Uzak olmayan Irak
31 milyon nüfuslu Irak, ham petrol rezervlerini elinde tutan petrol zengini ülkelerin 6’ncısı. Doğalgaz rezervlerinde de 13’üncü büyük ülke. Ama Irak bu kaynaklardan daha iyi yararlanmak için iç istikrarını tesis edebilmiş değil. Nüfusun yüzde 75-80’i Arap, yüzde 15’i Kürt. Üçte ikisi Şii. Yani İran’a yakın Şii Arap hâkimiyeti var Irak’ta.
Petrol, bölgenin ana kaynağı. 112 milyar dolarlık milli gelirin yüzde 85’i petrolden sağlanıyor ve devlet bütçesine giriyor. Irak’ta kişi başına gelir, Türkiye’dekinin yüzde 40’ı kadar ama gidilecek çok yol var. Petrol ihraç edip her şeyi neredeyse ithal ediyorlar. Türkiye, Irak ithalatında (44 milyar dolar) dörtte bir paya sahip, o da ağırlıkla Kuzey Irak’a…
Irak’ta yakın zamana kadar ABD sayesinde varlık bulan Sünni Kürt bölgesi yönetimi, Arap Şii yönetimi ile petrolün paylaşımı konusunda hep ihtilaflı. Kürt yönetimi, Bağdat’a sormadan anlaşmalar yapmaya ve petrolden gelir almaya yeltenince, Bağdat’ın şimşeklerini üstüne çekti . AKP rejimi, bu konuda Barzani yönetimini cesaretlendirdikçe hem Maliki ile hem de ülkenin toprak bütünlüğünün bozulmasını istemeyen ABD ile gerilimler yaşamaya başladı.
IŞID sahnede…
Irak, Bağdat-Erbil parçalanmasına mı gidiyor derken sessiz ve derinden ilerleyen IŞID birden Irak’ın tam ortasından sahneye çıktı ve Musul’u ele geçirdi. Unutulan, Sünni Araplar ve onların desteklediği IŞID idi.
ABD işgalinden en çok Sünni Araplar kendilerini mağdur hissediyorlardı. Saddam’ın sivil –asker bürokrasisi, sünni aşiretler, ülkenin orta kesimlerinde kümelenen sünni Araplar, El Kaide türevi IŞID’a insangücü ile para ile destek veriyorlar ve özellikle Maliki’ye karşı destekliyorlar.
Maliki, 2005 Anayasası’nın öngördüğü etnik, kültürel bütünleşmeyi hayata geçiremedi. Bu parçalanmışlıkla ortaya etkili bir devlet yapısı çıkmadı, herkes kendi iç devletini oluşturmaya yöneldi.
Bu yöneliş, IŞID’ı beslerken bölgede İran etkisini kırmak için para döken Körfez ülkeleri de IŞID’ın palazlanmasına katkıda bulundu.
2011’de Amerikan güçleri çekilince IŞID’a alan açıldı. Suriye’de Esat’a karşı açılan cephe, şiddetiyle isim yapan bu örgüte başka bir büyüme alanı açtı.
AKP rejiminin de örgütün büyümesine katkısı olmadı değil. Bir tarafta Şii Maliki hükümetiyle savaşıyorlardı, diğer tarafta Esat rejimiyle. Bunun üstüne bir de hiç hoşlaşmadıkları Rojava Kürtlerine saldırıyorlardı… IŞID, Suriye’nin Rakka kentinde emirlik kurdu. Bu da Türkiye’nin komşusu olmak demek. Sınırdaki iki kapı, IŞID’ın elinde
Şimdi ne olacak?
IŞID, Irak ve Suriye coğrafyalarında elde edebildikleri kadar toprağı ele geçirip yerleşmek ve bir şeriat devleti kurmak amacında. Şu an, atak halinde. Hem Suriye’de , hem de Irak’ta olabildiği kadar alana nüfuz etmeye, rakiplerini tehdite yöneliyor. Kürtleri de tehdit ediyor, Şii yönetimi de…Onlarla ittifak yapabilecek Türkiye’yi de tehdit ediyor, dahası elinde rehineleri var. Bu tehditi, varlığı teslim edilinceye kadar sürecek. Bu tırmanışıyla dünyanın gözü dönmüş katil cihatçılarının çekim merkezi olacak. Amacı gerçekleşinceye kadar, Türkiye dahil olmak üzere, kendisine tehdit olarak gördüğü ülkelerde sabotajlara , cinayetlere girişebilir.
Gelecek ile ilgili iki ihtimal var; Irak Şiilerinin, Irak Kürtlerinin ve Türkiye’nin, ABD’nin lojistik desteğini de sağlayarak IŞID’ı püskürtmesi. Ona karşı savaşı göze alması. KCK, peşmergelere açık destek mesajı verdi. Ancak, bunun organizasyonu ve icraatı hiç de kolay değil.
Kürtler…
İkinci ihtimal, IŞID’ın kendine alan açması ve devletleşmesi. Bunun için bir tabanı olduğu anlaşıldı örgütün. Şii eksene karşı Sünni eksenin güçlenmesi açısından S.Arabistan, Katar gibi ülkelerin bu gelişmenin arkasında olması mümkün. Irak ve Suriye’de sünni Arapların temsilinin ancak bu yolla gerçekleşebileceğini, bunun da bölgeye görece istikrar sağlayacağını düşünmesi halinde, bu gelişmeye ABD de göz yumabilir. Bu da Irak’ta üçlü bir yapıya, hatta üç bağımsız devlete kadar götürebilir süreci.
Kürtlerin bağımsız kalmasından AKP bir züğürt tesellisi bulabilir. Bu yolla Barzani’yi himayeye alıp enerji kaynaklarını birlikte kullanmasının önünde ne Maliki ne de ABD engeli kalmış olur. Kuşkusuz, bu şık, yeniden “Türkiye’yi büyütmek” senaryosunu ve Kürtleri özerklik ve/veya federasyon ile Türkiye’ye entegre etme hayallerini gündeme getirebilir. Ama bütün bunları konuşmak için erken…İran, Rusya, Çin henüz sahnede yok. Çok bilinmeyenli bir denklemle karşı karşıyayız.
Düzeltme: 11 Haziran tarihli yazımda bazı hatalar yer aldı: 3 aylık cari açık 11,5 milyar $, cari açık/milli gelir oranı da yüzde 6,2 olacaktı. Düzeltir,özür dilerim.