Bilin bakalım, şu cümleler nerede yer almaktadır; “Ortaöğretimdeki okullaşma oranı yüzde 93,3e yükselmekle beraber, bölgesel farklılıklar önemini korumaya devam etmektedir… Ortaöğretime geçiş oranları erkeklerde yüzde 85,3 iken kızlarda bu oran yüzde 82,9dur. İlköğretimden mezun olan ve ortaöğretime geçiş yapan kızların oranının düşük olması ortaöğretimde okullaşma oranlarında cinsiyetler arası fark yaratmaktadır.”

Nerede yer almış olabilir bu cümleler ? CHP eğitim raporunda mı? Yoksa, TÜİSAD eğitim raporunda mı? Bilemediniz…Bu değerlendirmeler AKP hükümetinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Bakanlar Kurulu’nun altına imza attıkları 2012 Yılı Programı’nın 205’nci sayfasında yer alıyor. Aynı programın hiçbir yerinde 4+4+4 türü bir niyetin ne gerekçesi, ne de “tedbir”i yer almaktadır. Peki nereden çıktı bu niyet? Bu eğitim projesinden önce ortaya çıkan ne? Dindar gençlik, dindar kuşak beyanı…

Kimse eğip büküp saptırmasın. Eğitime ilişkin bu hamle, tamamen AKP’nin muhafazakarlaşma (yoksa gericileşme mi demeliydik?) projesinin devamıdır.

***

CHP’lilerin dışarıda bırakılmasıyla, komisyondan tekme-tokatla geçirilen yeni yasa tasarısı ile 8 yıl kesintisiz eğitim bitmektedir. Öğrenim kademeleri tasarıyla artık  şöyle: 4 (ilkokul) +4 (ortaokul) +4 (lise). Eğitime başlama yaşı, 5 değil 6 yıla çekiliyor. Ama dünyada bütün ülkelerin yöneldiği “okulöncesi eğitim” yasada yok, yani zorunlu/devlet destekli değil.

Aslında devletin tam da okulöncesi eğitime büyük destek vermesi gerekirdi. Yukarıda sözünü ettiğim Bakanlar Kurulu imzalı 2012 Programı’nda okul öncesi ile ilgili ne yazdığını merak ediyor musunuz? Buyurun: “…eğitimin ileri kademelerindeki başarıya olumlu etkisinin olduğu bilinen okul öncesi eğitimde farkındalığın artırılması ihtiyacı önemini korumaktadır. 60-72 ay arasındaki çocukların zorunlu temel eğitim kapsamına alınması amacıyla başlatılan okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması uygulaması 2011–2012 eğitim öğretim döneminden itibaren 71 ili kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Okul öncesi eğitime erişimde bölgeler arası farklılıklar halen belirgin düzeydedir…”

Bir yıl okulöncesi eğitime giden çocuğun, zekâ yaşı gelişir. Bu bilimsel araştırmalarla sabittir. AKP tasarısı bu açıdan Türkiye’nin ihtiyaçlarına, en önemli noktada destek vermiyor ve yenilik getirmiyor…

***

Gözden çıkarılan 8 yıllık eğitim,  temel bilgilerin bir bütünlük halinde ve çocuğun sosyal gelişimini ve toplumsal ilişkilerini geliştirici özelliklerle verilmesini sağlıyordu. Şimdi ikinci dört yıl, ortaokulda geçecek. Burada ayrışım başlıyor.

İmam hatiplilerin ortaokulu açılmakla, dindar gençlik yolu da erkenden açılıyor. AKP rejimi sürdükçe, ortaokuldan başlayarak İmam Hatipli olmanın nimetleri ailelere gösterilecek ve özendirilecektir. İmam hatiplilik temel, kalanı, tali ilan edilecektir, çok açık…

Tasarıya göre Bakanlık, ortaokul için paket eğitim programları, “program seçenekleri” hazırlayacak. Böylece öğrenciler daha o yaşta mesleki seçimlere yönlendirilmiş olacak.

***

Üçüncü dört yıla, yani liseye başlarken çocuklar, ortaokuldan aldıkları seçimlik derslerle devam edecekler. İsterlerse okula gitmeleri de gerekmiyor, “açık lise” opsiyonları var. Erkenden “işgücü” haline gelecekler. İş bulabilirse, gündüz çalışıp TV’den de güya açık lise izleyecek, yıl sonlarında da sınavlara taşınıp diploma alacaklar…

Ortaya, her ücrete her koşula razı öyle bir işgücü dökülecek ki, Çinliler,Hintliler bile kıskanacak bu bol işgücünü. Oraya giden yabancı sermaye, bu genç işgücüne yaptıracak işlerini.  Nasılsa bir tarafta da “esnek çalışma modeli” mutfakta hazırlanıyor. Yakında  onu da çıkarırlar. Böylece kıdem tazminatsız, kuralsız çalıştırmaya milyonlarca taze, genç işgücü sunmanın önünde bir engel kalmıyor…Ama daha çok erkek genç işgücü..Ya kızlar?  Onların da  önüne “açık lise” seçeneği konularak, ailelere şu fısıldanıyor, “Eve çekebilirsiniz, çok istiyorsa TV’den açık lise izlesin, sınava girip diplomasını cebine koysun”. Şimdilerde kızlarda  ilköğrenimden ortaöğrenime geçenlerin oranı  yüzde 83…Bu uygulama ile yüzde 70’i bulsa yine iyi..

Bu tasarı ile gerçekleşecek eğitim düzeni, liseli (ama açık liseli) sayısını arttırabilir ve dünya istatistiklerinde sizi daha okullu gösterebilir,  ama ortaya, çıksa çıksa, uyduruk eğitim almış, vasıfsız, ucuz ücrete razı, itaatkar, sorgulamayan, Türkiye usulü faşizme taban olacak bir gençlik çıkar. Hem de hasat için çok beklemeden…

 

 

Written by Mustafa Sönmez