Türkiye ekonomisi, yabancı kaynakla büyüyor, yabancı kaynak çekilirse küçülüyor. Döviz açığı, yani cari açığı 77 milyar doları bulan Türkiye, ancak yabancı kaynak girişi ile bu açığını kapatıyor. Yabancı kaynak üç biçimde giriş yapıyor. Birincisi, doğrudan yabancı sermaye olarak şirket kurup ya da şirket satın alarak Türkiye’ye giriyor. Hedef, azami şirket karı elde etmek.  İkincisi, sıcak para olarak bilinen portföy yatırımları. Bu yolla yabancılar, dövizlerini, TL’ye çevirip borsaya ve/veya devlet kağıtlarına yatırım yapıyorlar. Hedefleri borsa kazancı ve bono faizini azamileştirmek. Üçüncü yoldan gelen yabancı kaynak ise banka kredileri biçiminde. Kısa ve uzun vadeli yabancı banka kredilerinin hedefi de faiz gelirini azamileştirmek. Bu 3 yabancı kaynak girişi içinde kaynak kullanan ülkelerin en çok tercih ettikleri, doğrudan yabancı sermayedir. Ülkede yatırımları, istihdamı,katma değeri, vergi üretimini artırması beklenir. Diğerleri, sadece kaynak açığına derman olur ama borç stokunu kabartan yabancı kaynak girişidir.

Türkiye’nin cari açığını finanse ederken bu yabancı kaynaklar 2011’de ne ağırlıkta yer aldı ? Ödemeler dengesi verileri, banka kredileri ile gelen yabancı kaynağın 20 milyar dolara, sıcak paranın yine 20 milyar dolara  yaklaştığını, doğrudan yabancı sermayenin de 13 milyar dolarda kaldığını gösteriyor.

Türkiye’ye 2011’de gerçekleşen yabancı kaynak girişinde 13 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermayenin payı yüzde 20’den ibaret.  2009 ve 2010’da bu tutar  6,3 milyar dolara kadar düşmüştü…

Yabancılar, Türkiye’ye doğrudan yatırıma çok istekli görünmüyorlar. Oysa, başka ülkelere ilgi farklı, özellikle Asya ülkelerine…Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF)’e göre,  “Yükselen ülkeler”e  2011’de  gelen doğrudan yabancı sermaye toplamı 430 milyar dolar dolayında.  Bunun yüzde 43’ü Asya, yüzde 30’u Latin Amerika ülkelerine gitmiş. Türkiye’nin yer aldığı “Yükselen Avrupa ülkeleri” grubuna gelen yabancı yatırım tutarı 73 milyar dolar… Bu durumda 2011’de  13 milyar dolar yabancı yatırım çeken Türkiye’nin yüzde 17 pay ile matah bir performansı olduğunu söyleyemeyiz.  Türkiye’nin 2006-2011dönemi yabancı sermaye bilançosu 76 milyar dolar dolayında. 2006-2008 döneminde yıllık  ortalama 16 milyar dolar olan yabancı sermaye girişi ,  izleyen 3 yılda ortalama yıllık 8 milyar dolara düştü. İlk yılların yüksekliği, özelleştirmelere olan ilgiyle ilgili. Telekom,Petkim,Tekel gibi büyük KİT’leri satın alma operasyonları ile  yabancıların bazı yerli bankaları satın almaları , doğrudan yabancı sermaye  girişini yüksek gösterdi.

Türkiye’ye yapılan yabancı yatırımların dörtte üçünün AB ülke kaynaklı olduğu görülüyor. Hollanda, yüzde 19 payla birinci sırada. ABD kaynaklı yatırımların payı  yüzde 10’a ulaşamazken Körfez ülkelerinden gelen ise yüzde 6’dan ibaret.

1980 öncesinde yabancı sermaye yüzde 80 oranında imalat sanayiine gelirdi. Bugün ise yabancı sermaye yatırımlarının ancak beşte biri imalat sanayiine ilgi gösteriyor. Yabancılar, Türkiye’ye imalat sanayii yatırımını cazip görmeyince, bu ülke içindeki yatırımcıların sektör tercihlerine de yansıyor. Yabancıların gözde sektörünün  yüzde 43 ile finans olduğu anlaşılıyor. Banka satın alan yabancılar, Türk banka sisteminde ağırlıklı duruma geldiler. Karlılığı daha yüksektelekomünikasyon , enerji, perakende ticaret, AVM işletmeciliği vs.,  yabancıların ilgi gösterdiği diğer sektörler.

 

 

Written by Mustafa Sönmez