Kriz, AKP’nin Rejim Krizidir
Her ne kadar rejimin başı, üstüne “kriz” sözcüğünü kondurmamak için yırtınsa da, Türkiye’nin paldır…
“Oferleme” vakasını hatırlayacaksınız…Hani şu eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan devrinde yaşanan…2005 yılının Eylül ayında devlete ait T.Deniz İşletmeleri’nin (TDİ’nin) bina, depo ve arsaları, 49 yıllığına yapılan ilk ihale sonucunda İsrailli işadamı Sami Ofer’ e Özelleştirme İdaresi’nce verilmişti. Ancak aynı yılın Aralık ayında da ihale ‘ Danıştay’ tarafından iptal edilmişti.
Sekiz yıl geçmişti ki aradan, yeniden satışa hazır hale getirildi ve 2013 Temmuz’unda, hani şu Gezi isyanının patladığı ve henüz soğumadığı günlerde yeniden ihaleye çıkarıldı.
Özellikle 2011 seçimleri sonrasında AKP’li duruşuyla tepki çeken Ferit Şahenk’in NTV’si, Garanti Bankası, Gezi protestolarından nasibini alırken bu ballı börek ihale, Doğuş’a gitti. Çok da çekişmeli geçmedi ihale, ilk yarım saatte işletme hakkı, bu kez 30 yıllığına 702 milyon dolar ödeyen Doğuş’un oldu.
ÇED zamanı…
Doğuş, alanı devraldıktan sonra , mevzuat gereği ÇED toplantısı düzenlemeliydi. Bölge sakinleriyle projeyi tartışmalıydı. ÇED toplantısı geçen hafta yapılmak istendi. Ama bakın ne oldu ?
İstanbul’un yağmalanmasına karşı oluşturulan “İstanbul Kent Savunması” inisyatifi, toplantının yapılacağı gün hazırlıklı geldi ve toplantıyı protesto etti. Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Sami Yılmaztürk, ”Sahilin 1 kilometreden uzun bir kısmını halka kapatacak, bölgeyi soylulaştırarak esnafı yerinden edecek, bölgedeki yapılaşmayı kat kat artırarak trafik sıkışıklığı gibi birçok sorun yaratacak Galataport projesi hukuksuzdur” diye protesto gerekçesini net bir biçimde ortaya koydu.
Doğuş’un yetkilileri ÇED ile yasak savma derdindeydiler, olmadı. Protestoya katılanlar bir tutanak hazırladılar, toplantının açılamadığına dair ve tutanağı CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, Mimarlar Odası İstanbul Şube Sekreteri Ali Hacıalioğlu, Avukat Can Atalay ve toplantıyı protesto eden yurttaşlar imzaladı.
İstanbul Kent Savunması, Kuzey ormanlarından Haliç’e , Haydarpaşa’dan Boğaz’a, AKP barbarlarının İstanbul’daki her yağmasına karşı bir savunma hattı oluşturmuş durumda. Gezi Parkı’ndaki ruh, örgütlenme, mücadele yol yöntemleri geçerli.
Nedir itirazlar?
Doğuş’a satış yapılmış yapılmasına ama projeye itirazlar var. Kent savunması adına Prof. Zerrin Bayraktar dillendirdi eleştirileri o gün… “2005 yılından beri Beyoğlu’nun kabusu olan bu proje, bütün yasalara, koruma kanunlarına aykırı bir biçimde hayata geçirilmek istenmektedir” dedi ve resmi büyüttü devamında, “ Galataport projesinin Haliçport projesinden, Okmeydanı kentsel dönüşüm projesinden, adım adım otelleştirilen İstiklal Caddesi’nden ve Tarlabaşı’ndaki kentsel sürgünden bağımsız olmadığını çok iyi biliyoruz” dedi. Ardından ekledi; “Söz konusu olan başta kıyı bölgesinin olmak üzere Beyoğlu’nun özelleştirilmesi, kamusal niteliğinden arındırılması, yaşam değil, sermaye odaklı dönüştürülmesidir.”…
Peki, ÇED ne oluyordu, onu da anlattı Zerrin Hoca, “ Bütün süreçlerinden habersiz olduğumuz, ihale, plan-proje aşamalarından bilinçli bir biçimde uzak tutulduğumuz bu projenin ne hikmetse göstermelik kısmından haberdar oluyoruz. Yasal prosedür gereği yapmaları gereken ve bu projede halkın katılımının olduğu yalanını söyleyecekleri mecralar için yapılan bu ÇED toplantısı, bizim nazarımızda hiçbir meşruiyete sahip değildir. Ayrıca, bu proje geçtiğimiz yılın son günlerinde Beyoğlu derneklerinin açtığı dava sonucu iptal edilen Beyoğlu Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’na da aykırı hususlar taşımaktadır”…
Hadi bakalım…
Rant uğruna…
TDİ verilerine göre, 2013 yılında Salıpazarı Limanı’na yaklaşık 684 bin yolcu taşıyan 408 adet kruvaziyer gemi yanaşmış. Bu hacim bile şu anda büyük bir trafik kaosu yaratıyor. Şimdi, Özelleştirme İdaresi’ne verdiği 702 milyon dolar ve yapacağı 1 milyar dolarlık yatırımın karşılığını çıkarmak için buradaki trafiği defalarca katlayacak Doğuş’un bölgeye yükleyeceği ağır trafiği gözünüzün önüne getirin. 1200 metrelik sahil, yıllardır halka kapalıydı, şimdi iyice kapatılıp steril hale getirilecek . Yerin dibine batası “soylulaştırma-nezihleştirme”(gentrification) projeleri, küçük işyerlerini, esnafı, halkı bölgeden sürüp çıkaracak, sosyal doku rant uğruna tarumar edilecek.Üstelik bu, Beyoğlu’nu, Tarlabaşı’nı, Okmeydanı’nı, Haliç’i içine alan bir istilanın parçası olarak yapılmak isteniyor.
İstanbul Kent Savunması’nda her yurttaş yerini almalı.
Yağmacılara, tıpkı Gezi’de denildiği gibi, “yağma yok” denilmeli…