Turkish taxpayers outraged at cost of lira protection scheme (Al Monitor, March 25,2022)
Public outrage is growing in Turkey over the cost of a government scheme to curb…
CHP’nin seçim bildirgesinde yer alan “sosyal koruma harcamalarını artırma” vaadi, bir anda toplumda en çok konuşulan konu oldu ve CHP’yi neredeyse iktidar alternatifi durumuna getirdi. Şaka değil, nereye gidilse, bu konuşuluyor.
Tesbit ve geliştirilen önerideki isabet, AKP’yi de hop oturup hop kaldırdı ve hemen defansa zorladı.
Sorgulama zamanı
Bu polemik, kamu gelir ve harcama yapısındaki adaletsizliği afişe etmeye de vesile oldu. AKP’nin 12 yıllık icraatında vergilerin nereden, kimlerden alındığının, kimlere, nerelere aktarıldığının da muhasebesini yapma fırsatı var şimdi.
Az buz değil, Merkezi Bütçeye ödenen vergiler, SGK’ya giren primler, belediye gelirleri, çeşitli kamu kuruluşlarının ürettiği katma değerle, devlet gelirlerinin toplamı 700 milyar TL’yi buluyor kabaca. Harcamalar bunun biraz üstünde. Bu, milli gelirin yüzde 39’u demek ve hiç de az değil. Yani, toplumda üretilen her 100 TL’lik değerin 39 TL’si önce kamuya gidip oradan harcama olarak yeniden dağıtılıyor. Peki hakkaniyete uygun, yani herkesten gücüne göre toplanıp sonra da ihtiyaç sahiplerine öncelikli dağıtılıyor mu? Hayır.
Kaynak:Kalkınma Bakanlığı veri tabanı
Vergilerin üçte ikisinden fazlası dolaylı vergi. Tüketiciden alınıyor.Geliri olduğu gibi harcamaya gidenlerin her harcamasını vergilendiriyor. Geliri harcamanın çok üstünde kalan varlıklıları ise kolluyor bu adaletsiz sistem. Doğrudan vergilerin de çoğunu yine ücretliler, kaynaktan kesilen ücret vergisi ile ödüyor. Bankaların, şirketlerin kurumlar vergisi, toplamda yüzde 9’luk paya sahip, o kadar. Servet vergisi devede kulak; yüzde 2!.. Vergiden kaçınma, vergiyi kaçırma diz boyu. Kaçamayan kazları yolma geleneği koyulaştırılmış.
Harcama ayağında da adalet yok. Tarımın transfer harcamalarından aldığı pay yüzde 1. Hanehalkına transferler devede kulak, ama kullaştıran “hayırseverlik” propagandası müthiş! Asker-polis harcamaları, sağlık harcamalarını katlıyor; Kaçak saray dahil olmak üzere devletin inşaat yatırımları kaynakları silip süpürüyor. Demek ki, bu adaletsiz gelir-gider dengesini de reforme edecek bir görev var CHP’nin önünde.
Takdim arızalı…
CHP’nin seçim bildirgesine giren vaatler heyecan verici ama, CHP kadrolarının medyada bu vaatleri detaylandırıp savunmaları pek başarılı değil, hatta endişe verici. Vaatlerin parasal boyutu ile ilgili polemiğe cesaretle yanıtlar üretmek yerine, şimdiden neredeyse, “Bizi yanlış anladınız” denecek şeyler duyuyoruz CHP’nin “ekonomi kurmayları”ndan.
CHP iktidar olursa paraşütle ekonomi yönetimine gelirim diyen Kemal Derviş’in “mali disiplin” düsturuna hiç uymuyor aslında bu vaatler dizisi.Nitekim Hürriyet’ten Erdal Sağlam muhteremi bulup sorunca kaynak nereden sorusunu, beklenen cevabı vermiş Derviş ;Önce büyüme olacak, oradan 100 milyar TL kaynak üretilebilecek, onun da üçte biri altyapıya, üçte biri sosyal yardımlara gidebilirmiş!. Tam Dervişlik cevap. O, öyle der de, CHP’deki kadrosu geri durur mu? Derviş’in Hazine Müsteşarlığını yapmış CHP’li Faik Öztrak da vaatleri sulandıranlardan. Toplamı 57 milyar TL’yi bulur bizim vaatler diye iyice buduyor bildirgede dile getirilenleri.
Neden böyle yalpalama ve geri çekilme olduğu anlaşılır; Çünkü bir taraftan da TÜSİAD’a şirin görünmek derdinde CHP piyasacıları. Sosyal harcamaların “bütçe disiplinini” bozmasından endişe duyacak sermayeyi de ürkütmemek gerek, diye düşünüyorlar.
Siyaset iddia demektir. CHP, bildirgede koyduğu iddianın arkasında duramaz, yalpalar ve sulandırırsa, ayağına gelmiş gollük pası ıskalar ki, herkese yazık olur…
Söylemiş olalım; Yalpalamayın, cesur olun; bu son fırsatınız…