RTE’nin Sıcak Para Afyonu Geç Patladı…
Mustafa Sönmez “Afyonu patlamamak” deyimi, uykudan iyice uyanamayan, henüz kendine gelemeyenler için kullanılır. Başbakan RTE’den…
Mustafa Sönmez
21.05.2010, Cuma
Paralarına kıyamadılar ama madencilere kıydılar. 28 madenci iş cinayetine kurban gitti. Vicdanlar öylesine nasır bağlamış ki, Başbakan, işçilerin ölümünü madencinin kaderi gibi görüyor. Pesss!…
Çürüyen kapitalizm doğayı ve insanı tahrip ederek ömrünü uzatmaya çalışırken, kar ve sermaye birikimini , insanın önüne koyan bu köhne düzene artık son verilmesi gerekiyor. Bu, uzun bir mücadeleyi gerektiriyor. Emeğin bu sömürüye son vermesi için, Gandi Kemal’in Türkiye yürüyüşünün bir başlangıç olmasına insan inanmak istiyor.
***
CHP’nin iktidar olup olmayacağı, iktidar olursa neyi yapıp neyi yapamayacağı üstüne şimdiden müthiş bir egzersiz başladı. AKP’nin, yandaş medya kalemşörlerinin ezberleri, moralleri bozuldu, panik başladı. Köşelerden,ekranlardan öyle saçma sapan kelamlar boşalıyor ki dışarıya..
Her yerde siyaset satrancının bilmem kaç hamle sonrası konuşulur halde. Oysa satranç tahtası gün be gün o kadar hızlı değişiyor ki…Kapitalizmin tarihinin en ağır krizinin tozu dumanı henüz yatışmadı, daha kim bilir kaç zaman yatışmayacak. Ayağımızın altındaki toprak, her an sürprizlere gebe bir coğrafyanın toprağı. Sınıfsal mevzilenmemiz o kadar olağandışı ki…Bütün bunların kulak arkası edilip Baykal-Kılıçdaroğlu ikilisinin devir-teslimini , 1970’lerin İnönü-Ecevit bilek güreşiyle kıyaslanmasına, sadece müstehzi bir gülümseme ile karşılık verelim…
***
Toplumsal beklentinin şimdiki adresi Yeni CHP…İşsiz iş, yoksul ekmek bekleyecek…AKP’nin İslamlaşma, muhafazakarlaştırma kuşatması ile illallah ettirdiği orta sınıf çağdaşlık bekleyecek… Kurulan korku imparatorluğunun mağdurları hesap sorulmasını bekleyecek. Kürt sorunu barış, kimliğe saygı bekleyecek. Bekleyen bekleyene…Haklılar da. Ama beklentiye cevap vermenin önkoşulu “güç”…Gücün önkoşulu ise “örgütlenme”…Örgüt yoksa, güç de olmaz.
Yeni CHP’nin, “nasıl bir dünya ve nasıl bir Türkiye” algısına önce kulak kabartılacak. Yeni CHP, terk ettiği Doğu ve Güneydoğu bölgelerini yeniden kucaklayabilecek mi? Bu anlamda yeniden bir “Türkiye partisi” olabilecek mi? Kürt-Türk kutuplaşmasının yerini barış ve yeniden kardeşleşmenin alması için nasıl bir dil, ne tür araç ve yöntemler kullanacak?
Kitlelerin iş-aş beklentilerine, sermayenin emeği esnekleştirme, güvencesizleştirme, kıdem tazminatı hakkını gasp niyetlerine karşı ne tür inandırıcı programlar üretilecek ? AKP’nin korku imparatorluğu ile muhafazakarlaştırdığı toplumsal dokuya nasıl bir restorasyon programı önerilecek?
***
Bütün bu beklentilere karşılık vermek, eskisinden çok farklı bir örgütlenmeye bağlı. Tabanın söz ve karar sahibi olduğu bir örgütlenmeye. Aşağıdan yukarıya güçlü bir akımın olduğu bir örgütlenmeye. Parti içi demokrasinin yeşereceği bir tüzük değişikliğine. Lider sultasına son verecek parti içi restorasyon, partinin yaslanacağı emek örgütlenmeleri için de söz konusu. Hem iktidara yürürken hem iktidar etme sürecinde, beklentileri karşılayabilmek için emek örgütlenmelerinin sıkı, diri, sahici örgütlenmeler olması şart.
Yeni CHP, seçim barajlarını indirmeyi taahhüt ederek halkın iradesinin meclise yansımasını sağlayarak, toplumun tüm kesimlerinin siyasi örgütlenmesinin engellerini kaldıracak mıdır ? Ekonomik-demokratik mücadelenin aracı olan sendikal örgütlenmelerin önündeki barajlar, engeller kaldırılacak mıdır?
Kendimizi kandırmayalım. 13 milyon ücretli nüfus var. Bu, toplam iş sahibi nüfusun üçte ikisinden fazla. İstanbul, İzmir gibi metropollerde ücretli sınıf yüzde 75-80’in üstünde. Gelin görün ki, bu emek nüfusu örgütsüz. Resmi sendikalı sayısı 3 milyonu ancak buluyor. Toplu sözleşme hakkını kullanabilen emekçi sayısı ise -sıkı durun- 700 binden ibaret. Ben, örgütlü emekçi diye, toplu pazarlık hakkını bilfiil kullanana derim. Bu sayı 13’te 1 bile değilse, ortada bir emek örgütlenmesi yoktur, zor zamanlarda sırtınızı dayayabileceğiniz bir sınıf yoktur!..Hele ki, bu sınıfın grev silahını kullananının 3 binde kaldığı bir toplumda, neye, ne kadar güveneceğinizin ve işe nereden başlamanız gerektiğinin çok farkında olmalısınız. Onun için, çok baştan almak, çok başa sarmak gibi olsa da, sabırla örgüt, örgüt, örgüt demelisiniz. Beklentisi olanlara, “çare sizsiniz, çare sizin örgütlenmeniz” demelisiniz.
***
Yeni CHP, bu rüzgarla tek başına ya da ana iktidar ortağı olarak iktidara gelebilir belki, ama önemli olan “değişim” iddiasıyla geldiği iktidarda değişimi icra edebilmesidir. Önemli olan, olası siyasi depremlere, darbelere karşı kendi örgüt yapılanması ile, yaslandığı emek örgütlenmeleri ile direnebilmesi, ayakta kalmasıdır. Düzeni değiştirmek için gelenlerin, siyasi darbelere ve depremlere karşı yapıları, örgütleri güçlendirilmemişse, sistemin hakim güçleri tarafından düzeni restorasyona memur edildiklerinin, zorlandıklarının, sadece bizim yakın tarihimizde, öyle çok örnekleri var ki…