Eylül tüketici enflasyonunun yüzde 1’i geçmesi ve Eylül’den Eylül’e  12 ayda yüzde 9,2’yi bulması, son 3 ayın enflasyonunun ne olacağını ve yılın yine geçen yılda olduğu gibi çift haneyle kapatılıp kapatılmayacağı sorusunu gündeme getirdi. 2009 ve 2010’da yüzde 6,5 bandında seyreden tüketici enflasyonu 2011’de yüzde 10,5 ile kapanmıştı,  bütün hedeflerden saparak…Peki bu yıl?

Tüketici enflasyonunun yıllık bazda eylülde yüzde 9’u aşması, aralık sonunda yüzde 10’u aşacağı anlamına gelir mi? Yıllık enflasyonun  hesaplanma yöntemine vakıf olmayanlar, aylık enflasyonların üst üste eklenerek yıllık enflasyona ulaşıldığını, dolayısıyla son 3 ayın enflasyonu ile rahatlıkla çift rakama çıkılacağını sanıyor. Yanlış, tabii ki… Yıllık enflasyon verisi,  2012 Aralık fiyat endeksinin 2011 Aralık endeksi ile kıyaslamasından çıkacak. Peki Aralık sonuna kadar endeks neye varırsa tüketici enflasyonu yüzde 10’u bulur?

2003 yılı baz alındığında yani 100 alındığında fiyatların (endeksin) 2012 Eylül’de 207,6’ya ulaştığını görüyoruz. Yıl, yüzde 10 enflasyonla kapanacaksa, endeksin 220,9’a kadar çıkması, yani önümüzdeki 3 ayda ortalama yüzde 2,1 tüketici enflasyonuyaşanması gerekiyor.

Kaynak:TÜİK Tüketici fiyatları veri tabanı

Ekim,Kasım ve Aralık’ta aylık ortalama yüzde 2,1 tüketici enflasyonu ne kadar muhtemel? Eylül’de gıda fiyatları ve ulaştırma sahne aldı. Tüketici sepetinde önemli yerleri olan gıdada yüzde 2’nin üstündeki enflasyonu,  ulaştırmanın yüzde 1,7’ye yakın enflasyonu izledi. Vergideki bindirmeler alkollü içki fiyatlarını tırmandırırken benzin ve mazottaki artışlar ulaştırma fiyatlarını tetikledi.

***Ekim ve sonrasına ne kaldı? Öncelikle doğalgaz ve elektriğe gelen zamlar var. Merkez  Bankası, yapılan son zamların enflasyona doğrudan etkisinin en fazla 1.16 puan olacağını hesaplıyor. Merkez,  bu yansımanın ekimde 1 puan olacağını, dolayısıyla enflasyonun sonra düşeceğini savunuyor. Ekim’de 1 puan sadece enerjiden gelecek ama ya diğer kalemler ? Örneğin giyim? Eylül’de yüzde 3’e yakın düşüş gösteren giyim-ayakkabı fiyatları, geleneksel olarak Ekim, Kasım aylarında artıyor. Ekimdeki artış yüzde 7’leri, Kasımdaki yüzde 5’leri buluyor, ki önemli. Ancak iç tüketimde yaşanan düşüş anımsandığında, giyimde geçen yılın artışları, bu yıl yaşanır mı ,bilinmez. Ekim’de bir de Kurban Bayramı var. Bu, genel olarak fiyatları yukarı iten bir etken.

Yine geçmiş yılların kayıtları kışa doğru gıda fiyatlarında  önemli artışlar gösteriyor. Mesela geçen yılın son 3 ayında gıda enflasyonu aylık ortalama yüzde 2’yi bulmuştu. Aynı sezonda giyim fiyatlarında artış,  aylık ortalamas yüzde 3,5 olmuş. Konut ve ulaştırmadaki aylık ortalama artışlar da yüzde 1 dolaylarında.

Dolayısıyla önümüzdeki 3 ayda gıdada, giyimde ve konut ile ulaştırmada yeni zamlar görmemiz muhtemel, ama bunlar aylık yüzde 2’lik tüketici enflasyonuna ulaşacak boyutlarda olur mu, bilinmez. Bekleyip görmek gerek. Merkez Bankası, Eylül’de yüzde 9,2 olarak gerçekleşen yıllık enflasyonun Aralık sonunda yüzde 6,2 olacağı öngörüsünü 24 Ekim’de açıklayacağı enflasyon raporunda yukarı yönlü revize etmek zorunda kalacak. Tabii bu arada Merkez Bankası’nın yüzde 5 enflasyon hedefinin bu ortamda esamesi bile okunmuyor.

***Öte yandan yüzde 6-10 bandında gerçekleşmesi beklenen Türkiye’nin tüketici enflasyonu, geçmiş yıllarda yaşadığımız yüzde 60’lık yıllık enflasyonlar hatırlanınca şükrettiriyor ama, yüzde 6’nın üstündeki enflasyon  yine de yüksek. Nereye göre yüksek? Elbette AB ülkelerine, OECD ülkelerine göre. Örneğin, 17 üyeli Avro alanında Eylül enflasyonu yıllık yüzde 2,7 olarak hesaplandı. Yani bizim yüzde 9,2’nin 6,5 puan altında.  Avrupa’da enerji fiyatları yıllık yüzde 12 artmış görünürken  enerji dışı sanayi ürünlerinde artış yüzde 1,2, hizmetlerde yüzde 1,9,  gıdada ise yüzde 3 olmuş. Yani, Türkiye’nin yüzde 3’ü bile bulmayan Avrupa enflasyonuna inmek için aşağı doğru iki takla daha atması gerekiyor.

Tabii, bir de enflasyon karşısında gelirler meselesi var. Hedef enflasyonu yüzde 5-6 bandı olarak belirleyen iktidar, Merkez Bankası, birçok sözleşmede de hedef enflasyonu dayatıyor. Ama yıl sonunda hedeften fersah fersah sapma olunca, memurun maaşı, işçinin ücreti, emeklinin maaşı ve daha birçok kontrat ofsaytta kalıyor, reel gelirler azalıyor. Bu yıl da benzer şeyler olacak. Merkez Bankası’nın yüzde 6,2 olarak gerçekleşir dediği enflasyon, pek de orada kalmayacak belli ki. Yüzde 10’a çıkmasa yüzde 8-9 arasında gerçekleşse bile, bu işten yine geliri enflasyonun altında kalanlar zararlı çıkacak ve reel gelir kaybına uğrayacaklar. Tıpkı son yıllarda yaşandığı gibi…

 

Written by Mustafa Sönmez