Coronavirus climbs up Turkey’s economic risk ladder (Al Monitor, March 12, 2020)
The global fallout from the coronavirus outbreak is turning up pressure on the struggling Turkish…
Mustafa Sönmez
03.07.2010, Cumartesi
Türkiye’nin, özellikle 2000’li yıllarda pekişen “Asyalılaşma” birikim modeli, büyük bir şamata ile ilan edilen 2010 ilk çeyreği büyüme sonuçlarında da, bütün defolarını sergiledi: Büyüme; ama istihdamsız, büyüme; ama yeniden cari açığı , yani döviz açığını büyüten bir maraz ile… Ancak dış kaynak, daha çok da borsaya, devlet kağıtlarına gelen sıcak para ile büyüyebilen, bu kaynak kesilince küçülen Türkiye ekonomisinin, bildik hastalıkları yine nüksetti. Ekonomi büyümeye geçtiği anda, büyümenin lokomotifi sayılan sanayinin istihdam yaratmadığı görüldü. Ve yine beklenen oldu: Özellikle sanayinin dışa bağımlı yapısı ile, büyüme başlayınca ithalat ihtiyacı da arttı ve cari açık yine yükseldi, milli gelire oranı da bildik alarm çanlarını çalmaya başladı.
***
2010’un ilk çeyreğinde, hem iç tüketimde perhizi bozarak hem de tükenen stokları yenilemek üzere çarklarını çeviren sanayi, bekleneceği gibi yine istihdamsız büyüdü. 2008’in ikinci çeyreğinden itibaren inişe geçen sanayinin istihdamı , aynı tempoda olmasa da azaldı. 2010’un ilk çeyreğinde sanayi yüzde 19’a yakın büyürken istihdamın artış hızı yüzde 7 ile yarısının altında kaldı. Sanayi istihdamı 2009’un ilk çeyreğinde, 2008’in ilk çeyreğine göre yüzde 9 gerilemiş ve 400 bin azalarak 4 milyon 14 bin kişiye inmişti. 2010’un ilk çeyreğinde ise bu kaybın ancak 300 bini telafi edildi, büyümeye rağmen 100 bin istihdam kaybı yaşandı.
Kaynak: TÜİK, Milli Gelir ve İşgücü Veri Tabanı
Ucuz ve en az istihdam üstüne bina edilmiş Asyalılaşma paradigmasının malum bir diğer hastalığı olan cari açığın büyümesi de yine uç verdi. Ekonomi büyümeye başladığı anda, ithalat da artıyor. Dış açık, ardından cari açık hemen patlıyor.
Krizin dip yaptığı, sanayinin yerde süründüğü 2009 ilk çeyreğinde, sanayinin ithalat ihtiyacı da dip yapınca cari açık 2 milyar doların da altına inmişti. Cari açığın milli gelire oranı yüzde 1,6’ya kadar gerilemişti. Oysa, 2008’in aynı döneminde cari açık, 12,3 milyar dolar, ikinci çeyreğinde 15,5 milyar dolardı ve o çeyreğin milli gelirinin yüzde 8’ini geçmişti.
Kaynak: TÜİK, TC Merkez Bankası
2009 ortalarında toparlanma başlayınca ne oldu ? Çarklar dönmeye başlayınca, girdi, makine, enerji ithalatı da hızla arttı. Ucuz döviz kuru,hızla ithalatı kamçıladı. Sonuçta dış ticaret açığı, giderek cari açık, yani döviz açığı, tekrar büyümeye başladı ve 2010’un ilk çeyreğinde, cari açık, meşhur rekor büyüme mevsiminde birden 10 milyar dolara yaklaştı. Yani, cari açık, tekrar tırmandı ve milli gelirin yüzde 6’sını geçti.
Büyüdükçe işsizlik artıyor,büyüdükçe bağımlılık artıyor,borç yükü artıyor.Bu modelde ısrar etmekten, bir yerlerde yanlış aramadan, körü körüne bu çürük ipe sarılmaktan büyük dangalaklık olur mu?
NOT: TÜİK, 2010 ilk çeyreğinde tarımın yüzde 3,2 küçüldüğünü açıkladı. Gelin görün ki, aynı TÜİK, iki hafta önce de tarımda aynı dönemde istihdamın yüzde 15 arttığını, bu küçülen tarımda 670 bin kişinin yeni iş bulduğunu açıkladı(!) TÜİK’e, TÜSİAD’a, AKP iktidarına işgücü stratejileri konusunda akıllar veren Seyfettin Gürsel’in yönettiği Bahçeşehir Üniversitesi’nin araştırma kuruluşu BETAM, bu muammaya bir açıklık getirebilir mi acaba ?