“Kürt Sorunu ve Demokratik Özerklik” Kitabı üstüne Mülakat
21 Mart 2012 tarihli Birgün: http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1332338257&year=2012&month=03&day=21
AKP-CHP koalisyonunun hem yegâne yapılabilir seçenek olduğunu hem de mevcut siyasal güç dengeleri çerçevesinde en doğru seçenek olacağını seçimlerden önce savunmaya başlayan isimlerin başında , Seyfettin Gürsel gelir. Daha Nisan ayında CHP’lilerin ağırlıkta olduğu basına kapalı bir özel toplantıda bunu dillendirdi. Seyfettin Hoca hem TÜSİAD cenahının, hem sol liberal cenahın kanaat önderlerinden bilinir. 2011’e kadar AKP’nin arkasındaydı.Yetmez ama evetçilerin önde gelenlerindendi, sonra RTE’nin karşısına geçti. Şimdi de Cemaat’in Zaman’ında yazıyor.
Ne diyor?
15 Haziran tarihli yazısında AKP-CHP koalisyonunun yeni bir Anayasa’yı yapacak tek seçenek olduğunu vurguluyor. Böylece “yeni bir Anayasa” en acil iş olarak takdim ediliyor. Bunu diyor, CHP-MHP yapamaz, çünkü Kürt meselesinde anlaşamazlar. CHP, Kürt sorunsuz bir yeni Anayasa yapamaz, zaten HDP de arkalarında durmaz, diyor. Ve özetliyor, Kürt sorunu, tarafsız yargı, özgürlükler, büyüme, yeniden bölüşüm konularında AKP-CHP daha çok anlaşabilirler…Cumhurbaşkanı’nın aşırı yetkilerinin törpülenmesinde de anlaşabilirler.
Peki, yolsuzlukların soruşturulması, çıkarılan antidemokratik yasaların ilgası? “Bunlar dışlanmamalı” diyor Seyfettin Gürsel ve devam ediyor ; “AKP bu türden koşullar dayatacak durumda olmayabilir. Buna yönelik işaretler mevcut. Erken seçimi tercih edip dayatırsa da CHP haklı olarak “hodri meydan” demek durumundadır. Olaylar böyle gelişirse AKP bariz şekilde siyasal ahlakı bir kez daha çiğnemiş olur ve kaçınılmaz hale gelen erken seçimin sorumlusu da o olur.”
Zurnanın deliği
İşte zurnanın zırt dediği delik de budur; yolsuzlukların soruşturulması…Yani 17/25 Aralık soruşturmalarının kapatıldığı yerden açılması…İlginçtir; bunların bir koalisyon pazarlığı yapıldığı sırada bu soruşturmalarla ilgili yargı mensuplarının Yargıtay’da yargılanacakları dün duyuruldu…Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi, HSYK’nın talebi üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarını yürüten eski savcılar Celal Kara ve Muammer Akkaş ile eski hakim Süleyman Karaçöl hakkında hazırlanan iddianamelerle ilgili olarak son soruşturmanın açılmasına hükmetti. Mahkeme, birinci sınıf savcı olan Kara ve Akkaş’ın “Görevi kötüye kullanma” suçlarından 3 yıla kadar hapis, birinci sınıf hakim olan Karaçöl hakkında da “Görevi ihmal” suçlarından 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılamalarının yapılabilmesi için iddianameleri Yargıtay’a yollamaya karar verdi. İyi mi?
Kırmızı çizgi
İster CHP, ister MHP, AKP’den koalisyon önerisi aldıklarında, seçmenlerine verdikleri yolsuzlukların hesabının sorulacağı sözünü tutmak zorundalar; CHP lideri 15 Haziran’da, Parti meclisinde 14 maddelik koalisyon prensiplerini açıklarken, olmazsa olmazımız, dediği şeyi vurguladı; “Hukuka, insan haklarına saygı duyuyorsak kesinlikle yolsuzluklarla bizim oturup hesaplaşmamız gerekiyor. Yolsuzluk yapanların, çalıp çırpanların artık konuşmaya bu ülkede yüzlerinin olmaması lazım. Ar daman çatlamış bir siyaset kabul etmiyoruz. Saygın bir siyaset istiyoruz, hesap veren bir siyaset istiyoruz”…
AKP cenahından bu konuda, duyabildiğimiz en radikal cümle, 4 bakanın yüce divana gönderilebileceğinden ibaret. İyi de , bunu bizzat Tayyip Erdoğan önlemedi mi? Bu 4 bakan, kendi başlarına, kendi keselerine yolsuzluk yapmış olsalardı, Tayyip Erdoğan onları niye kollasındı? Herkes de biliyor ki ve hatta bu bakanlardan Erdoğan Bayraktar NTV’nin yüreğini ağzına getirdiği canlı yayında dedi ki, “Ne yaptıysak başbakanın bilgisi dahilinde yaptık, çıksın o istifa etsin…”
Bu 4 bakana isnat edilen suçların hepsinde RTE ile oğlu Bilal’in dahli var. Ucu eninde sonunda onlara dokunacak ve daha kimlere kimlere… Reza Zarrap’tan Halk Bankası Genel müdürüne…Peki Halk Banaksı kime bağlı? Ali Babacan’a..Sormazlar mı Babacan’a, sana bağlı banka nasıl bir İran-altın-Zarrap-rüşvet dolabının içinde oluyor ve sen nasıl bundan bihabersin , diye?…
Sağlam Duruş
CHP tabanı, parti meclisi, şu ana kadar iyi durdu, durmalı. Yolsuzluklar, AKP ile koalisyonun oyun bozanıdır ve öyle olmalıdır. Tarih, CHP’nin ayağına çok önemli bir top getirdi, bunu kullanmayı bilmeli. Hükümet kurma yetkisini ve hakkını kullanmalı. Çizgileri iyice belirlenmiş bir protokolle, öncelikle hukuk, tarafsız yargı ve yolsuzlukların soruşturulmasını öne almalı, MHP’yi uzaklaştıracak “çözüm süreci” meselesini bu protokole almamalı. HDP, şu ana kadar bu konuda sorumlu davrandı, bundan sonra da davranabilmeli. AKP’ye oy veren yüzde 41 seçmen bir kez daha kimlerin arkasında niye durduklarını görmeli ve yüzleşecekleri bir vesile daha yaratılmalı.
Erken seçime gidilecekse, anlatılmalı ki, RTE ve çevresi yargılanmaktan kaçtıkları, yolsuzlukları ile ilgili iddiaları yargıdan kaçırdıkları için bu seçime gidiliyor.
Bunu kitlelere açık seçik göstermek ve kaos yaratıcının hırsızlar olduğu , usanmadan, ısrarla bizzat AKP seçmenine gösterilebilmeli, işbirlikçi duruma düşürüldükleri sabırla anlatılmalıdır.