Yunanistan’ın eti ne, budu ne ? Avro alanının 17 ülkesinden biri ve epi topu yüzde 2 büyüklüğü var toplam alan milli geliri içinde…Borç yükü 583 milyar dolar (Türkiye’ninki 310 milyar dolar). Koca Avrupa için üstüne bir bardak su içilmeyecek bir borç mu? Avro’dan çıkıp Drahmisine dönmek istiyormuş, bırakın dönsün. İsim bile bulundu:Grexit. Yani Grek ile çıkış anlamına gelen “Exit”in kombinezonu… AB Komisyonu Başkanı Barroso demiş ki, “Bir ülke kurallara uymuyorsa gitmesi daha iyi”

Tamam da bu “Grexit” konuşulmaya başlayınca piyasalara ne oluyor?

Avro- dolar paritesi 1.28’le son dört ayın en düşük seviyesine geriledi.  Avrupa borsaları sert düşüşler kaydetti. Atina’da borsa yüzde 5.2, Madrid ve Milano’da da yüzde 2.8 düştü. Bizde de  yabancı çıkışı nedeniyle kur ve sepet yükseldi, dolar 1.81 TL’ye çıktı.16 Nisan’dan beri ilk kez oluyor bu sıçrama.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Yunanistan’ın Avro’dan çıkması halinde bundan en çok İspanya, Portekiz ve İtalya şirketlerinin kredi notlarında potansiyel düşüşe neden olabileceğini açıkladı.

***

Avro alanındaki büyüklüğü yüzde 2 olan bir ekonominin mevcut neoliberal paradigma içinde iki yakasının bir araya getirilememesinin koca Avrupa’yı hasta etmesinin altındaki neden salt bu ülkenin bir türlü iyileşmeyen ekonomik göstergeleri değil. Esas hasta eden şey, ülke halkının mevcut paradigmaya reddiyesidir.  Seçim sandığından, statükocu partilere kırmızı kartın çıkması ve radikal solun şimdilik ikinci, Haziran’da yapılması muhtemel  seçimlerde ise birinci parti olarak çıkma ihtimali Avrupa’nın kabusu oldu. Yunanistan kayası yerinden oynamış ve altından bir pınar kaynamaya başlamıştır…Korku bu pınarın pırıl pırıl akması ve gürlemesi, Yunanistan halkının reddiyesinin hemen yanı başındaki İtalya’dan İspanya’ya, Portekiz’den Fransa’ya kadar yayılmasıdır. Sonu şimdiden kestirilemez, ama kaya bir kere yerinden oynatılmış durumda. Kimse de, “Ne haliniz varsa görün” diyemiyor.

 

Yunanistan’ın “kötü örnek” olması en büyük korku. Neler olabilir ki?

Haziran ortasındaki bir seçimle oylar iyice radikal sola doğru bükülürse neoliberal politikalara, kemer sıkma absürdlüğüne ve paşa paşa borç ödeme kurgusuna zaten ‘hayır’ çekmiş Yunanistan’da, yeni radikal adımlar beklemeliyiz. Avro’dan çıkışla başlayabilir bu. Ardından dış borçları ödemeyi  “mahşere” bırakmaya kadar gidebilir. Çünkü müstakbel sol iktidar, kitlelere kemer sıkmama ve iş-aş üretme sözü verdi. Bunu yapmanın yolu da, üç yılın toplamında yüzde 15’e yakın küçülmüş ekonomiyi yeniden büyür hale getirmek. Bu da üretmeyen ekonomiden borç ödemekle olmaz.

Öncüsü Syriza olacak sol iktidarın ardı ardına başka radikal adımlar atması gerekecek. Ülkede yüzde 25’e doğru tırmanan bir işsizlik var. Bir an önce işsizlere iş sözünün tutulacağı bir patikaya geçmek zorunlu. Dolayısıyla da inandırıcı ve kitleleri arkasında sürükleyici olabilmesi için sol iktidar yeni radikal adımlar atmak zorunda hissedecek kendini. Ne gibi adımlar? Mesela, banka sisteminin kamulaştırılmasını, kamu sektörünün, yerel yönetimlerin ekonomide birer yatırımcı, üretici aktör olarak daha fazla yer almasını şartlar gereği zorunlu kılan adımlar olabilir. Tarih, böylesi olağanüstü geçişlerde hep bu tür adımların atıldığını bize göstermiştir.

***

Drahmiye geçişin sancılarını AB üyeleri ile paylaşmakta zorlanması, hatta onlardan dirsek, çelme  görmesi halinde(ki bu çok muhtemel)  Yunanistan’ın yatırıma ,ekonomik işbirliğine çağıracağı ülkeler BRIC üyeleri, Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya gibi ülkeler olabilir. Hasta düşen Avrupa’yı paylaşım stratejileri olan dönemin bu yükselen ülkelerinin Yunanistan ile ilginç işbirliklerine gitmeleri hiç de ihtimal dışı değil. Ama burada daha çok önemli olan sol iktidarın anti-kapitalist söyleminin kitlelerde nasıl bir ruh hali yaratacağı ve bunun ürünü yeni Yunanistan imajı…Son yıllarda gururu incinen,onuru kırılan,itilip kakılan Yunanistan halkının sol tercihinin üreteceği her yeni başarı öyküsü, anında diğer Avrupa emek sınıfları arasında karşılık bulabilir. Bu, elbette doğru bir siyasi önderlik ve etkili bir siyasi hat tutturmaya bağlı.

Dahası, çağlayan bir pınara, başta ABD, NATO,IMF , neoliberal güçler tahammül gösterirler mi? Tarih, böylesi aykırı deneyimlerin nasıl Pentagon patentli askeri darbelerle bastırıldığının, pınarın suyunun anında nasıl çamurlu suya dönüştürüldüğünün örnekleriyle dolu. Sol bir iktidarın yükselişini önleyemeseler bile, iktidarlarını başarısız kılmak için her tür entrikayı, fitneyi denediklerinin kirli örnekleri hep hafızalarda.

Yunanistan solu, tarihi bir sınava çıktı. Orası, sorunu sergileyen bir arena. Sorunun gerçek çözümü ise isyanın oradan başka coğrafyalara yayılması ve cephenin genişlemesine, emek sınıflarının kol kola girerek  “yeni”yi inşa etmek için kararlılıklarına ve direnişlerine bağlı.

Ama kaya oynadı, pınar usul usul kaynamaya başladı…

 

Written by Mustafa Sönmez