İstanbul, krizin ve seçimlerin odağı (Al Monitor, Ocak 7, 2019)
Türkiye 2019 yılına ekonomik krizin ve 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerin giderek yükselen stresiyle girdi.…
Mustafa Sönmez
RTE’nin İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı döneminde belediye tesislerinde başlatılan “içki yasağı” uygulaması, AKP hükümeti tarafından hızla genişletildi. 2005’te içkili mekânların tecridini öngören “Kırmızı Sokaklar” marifetini sergileyen AKP, devamında yerel yönetimler aracılığıyla içkili işletmelere keyfi yaptırımlar uyguladı. Yaptırıma gerek duymadan mahalle baskısı ile ,özellikle Anadolu’nun birçok kentinde içkili mekan bulunmaz hale getirildi. Ama, bitmiyor, dur durak dinlemiyor yasakçı zihniyet. Şimdi de tütün ve alkolle ilgili kurul üstünden çemberi daraltmaya gidiyor.
AKP iktidarını yasaklar ve vergiler ile iyice içki düşmanı haline getiren, hatta çileden çıkaran, içki tüketiminin her kısıtlamaya ve yasağa rağmen hissedilir düşüş göstermemesi. Kısa adı TAPDK olan Tütün ve Alkol Piyasası Denetleme Kurulu’nun 2010’un 9 aylık üretim, ithalat ve ihracat verilerini yıllığa çevirerek tahmin yürütsek, Türkiye’nin 2010’da şarap tüketimi 10 milyon litre daha arttı ve 53 milyon litreyi geçti diyebiliriz. Çok değil, 2004’te bu tüketim 25 milyon litre idi. Demek ki, şarap tüketimi artıyor. Bunda gelen turist sayısındaki artış da etkili elbette. Ama, Türkiye toplumunun daha çok şarap tükettiği bir gerçek.
Geleneksel içkimiz rakıda ise tüm AKP engellemelerine karşın, tüketim, 40-42 milyon litreden aşağı düşmüyor. Hatta bu yıl 44 milyon litreye çıktığı tahmin ediliyor. En önemlisi, spor kulübü sponsorluğu bile iptal edilen Efes Pilsen’in domine ettiği bira pazarı kolay kolay gerilemiyor. 2008’de 851 milyon litreye ulaşan bira tüketiminin son iki yılda artışının biraz tempo kaybettiği ve 2010 yılını 800 milyon litre dolayında kapadığı tahmin ediliyor. Hülasa; nüfusa her yıl 1 milyon kişi ekleniyor, gelen turist sayısı 27 milyonu geçti, dolayısıyla içki tüketimindeki artış bu sayılarla çok hızlı değil, ama bir direnme de söz konusu. Üstelik bu direnme artan içki fiyatlarına rağmen yaşanıyor. TÜİK’e göre, 2010 boyunca rakı fiyatları yüzde 28, şarap fiyatları yüzde 14, bira fiyatları ise yüzde 36 arttı. Kuşkusuz bu artışlarda ana etken alkollü içkilere getirilen yeni dolaylı vergiler oldu. Vergiler, hemen fiyatlara yansıtıldı.
AKP iktidarının alkollü içki tüketiminden aldığı vergi, her yıl biraz daha artıyor. Çok geriye gitmeden, 2006’da 1,5 milyar TL’yi geçen bu kalemin vergisi, 2008’de 2 milyar TL’ye yaklaşırken 2010’da 3 milyar TL’ye yaklaşmış durumda. Bu, 5 yılda alkolden alınan verginin yüzde 100’e yakın artması demek. Toplam vergi gelirleri içinde 2006’da yüzde 1 dolayında olan alkol vergisinin payı, 2010’da yüzde 1,5’a yaklaşmış durumda.
AKP’liler, gençliğin işsizlik, yoksulluk ve sürünerek eğitim sorunları söz konusu olunca ortada görünmüyorlar. 15-24 yaş grubunun işsizlik oranı yüzde 26. Aynı gençlerin üçte biri, okul yerine insafsız sömürü gerçekleşen işyerlerinde çalışmak zorundalar. Eğitimde olanları, birer müşteri gibi görüp eğitim üstünden soyuyorlar. 3 milyon genç var ki, ne eğitimde, ne işte. Bu gençlik sefaleti karşısında AKP, gençleri alkolden korumak adına yasaklarla, vergilerle alkole kelepçe vurmayı marifet sanıyor, ama nafile…Onca yoksulluk içinde bile alkol tüketimi gerilemiyor. Özellikle gençler, biralarını kaldırarak “İnadına içelim” diyor, isyanlarını bu biçimde de sürdürüyorlar…