Mustafa Sönmez

17.03.2010, Çarşamba
2009’un Nisan ayının son haftasında, daha Turkcell Lig’e çıkacak takımlar netleşmemişken, riski göze alıp, bu köşedeki yazıma “Hoş geldin Diyarbakırspor” başlığı atmıştım. Kırmızı-yeşilli ekip, 18 takımlı süper ligde nüfustaki payı yüzde 16’yı bulan Doğu Ve Güneydoğu’dan tek takım olacaktı. 21 ilden (G.Antep, Kilis hariç) oluşan Doğu – Güneydoğu’yu, Diyarbakırspor temsil edecekti.

Diyarbakırspor’un süper ligde temsilini, yeniden kardeşleşme projesi açısından önemli görmüş ve şöyle yazmıştım: “Tüm endüstrileşme, ticarileşme eğilimlerine karşın, futbolun toplumda barış ve kardeşliği güçlendiren, kaynaşmayı, empatiyi artıran bir yanı olduğuna hep inanmışımdır. Özellikle, etnik çatışmalarla kutuplaşmaların beslendiği coğrafyamızda Doğu ve Güneydoğu’dan il takımlarının süper ligde yer almaları hem siyasal-sosyal hem de ekonomik anlamda önem taşıyor.”

***

Futbol üstünden de yeniden kardeşleşme hevesim, 28 Eylül 2009’da Bursa’da kursağımda kaldı… Bursa’da oynanan ilk maçta, çoğu profesyonel yerli-yabancı futbolculardan oluşan, hatta sadece kaptanı Diyarbakır doğumlu olan takımı, PKK ile özdeşleştirilip taciz ettiler. Futbol Federasyonu yönetimi ise Bursa’da yaşanan olaylar karşısında Bursaspor kulübünü hakkaniyet çerçevesinde cezalandırmadı. Oysa yapabilirdi ve yapmalıydı. Disiplin talimatının 41.maddesi şöyle;

MADDE 41 – AYRIMCILIK

(1) Irk, dil, din, etnik köken ayrımcılığı yaparak insanlık onurunu herhangi bir şekilde zedeleyen kişiler, soyunma odasına ve yedek kulübesine giriş yasağı, müsabakadan men, stadyuma giriş yasağı veya hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılır.

(2) Mensupları 1. fıkrada tanımlanan fiili gerçekleştiren kulüp ise 5.000 TL ile 100.000 TL arası para cezası ile cezalandırılır.

(3) Halin ağırlığına göre kulübe bir veya daha fazla müsabakayı seyircisiz oynama, saha kapatma, hükmen mağlubiyet, puan silme ve ihraç gibi ek cezalar da verilebilir.

(4) Müsabaka öncesinde, esnasında ve sonrasında her türlü ideolojik propaganda yapmak yasaktır. Bu yasağa uyulmaması halinde bu maddede belirtilen cezalar uygulanır.

Pekala, Bursaspor’a 3.madde , yani saha kapatma, seyircisiz oynama gibi cezalar verilebilirdi, verilmedi ve sadece 100.000 TL’lik bir para cezası alan Bursaspor TFF sayesinde durumu kurtardı. Oysa, Bursaspor kulübüne para cezasına ek olarak bir veya daha fazla müsabakayı seyircisiz oynama veya saha kapatma cezası verilmiş olsaydı, Diyarbakırspor camiası, kırılan onurlarına rağmen görece adil bir kararla teselli bulmuş olacaktı ve muhtemelen, geçtiğimiz hafta Diyarbakır’da, bu hafta sonu İstanbul’da yaşanan olaylara yol açan dışlanmışlık duygusunun, rövanş için kin biriktirmenin önü alınmış olacaktı.

Daha o gün, TFF’nin hayırhah tutumu kadar, Diyarbakırspor yönetiminin ligden çekilme tavrı bir blöfe dönüşmemeli, karalılık sergilenmeliydi. TFF’den etkili bir karar çıkıncaya kadar çekilme alternatifi samimi olarak canlı tutulmalıydı.
Basiretsiz yöneticilerin yol açtığı, etnik kutuplaşmayı tırmandıran yıkımların nasıl telafi edileceği bilinmez. Kolay da değil. İki maça hükmen mağlubiyet kararı çıkarsa , bunun politik sonuçlarının daha da tahripkar olacağı açık. Küme düşürme seçeneğini dışlayacak formülasyonlar ise , kırılan vazoyu onarmaya yetmeyecek.

***

Bir de Diyarbakırspor kulübünde ter döken futbolcuların, teknik heyetin durumu var. Onlar, ekmeklerinin peşindeler. İçlerinde birçok üçüncü dünyalı göçmen futbolcular da var. Olan bitenden bihaber…İyi niyetle, ekonomik olanakları kısıtlı bir mahrumiyet bölgesinde futbola emek vermeye gelenler çoğunlukta. Bunlar yaşadıkları tacizi, tehdidi hak edecek ne yapıyorlar ? Bir sendikaları bile yok, haklarını koruyacak…Zaten ömrü kısa iş yaşamlarından önemli bir yıl çalınmakta, alacakları ödenmemekte, çoluk çocukları yok yere mağdur olmaktalar.

Hadi, futbolu kardeşleşmenin köprüsü yapma becerisini gösteremediniz, hiç olmasa güvencesiz futbol emekçilerine, döktükleri tere, çektikleri sakatlıklara, ekmeklerini kazanma çabalarına saygılı olun. Bırakın futbolcular işlerini yapsın, futbol, sadece sahada oynansın.

Yapamazsınız değil mi? Evet, yapamazsınız. Böyle bir hassasiyet için çok yontulmanız gerek, çoooook.

Written by Mustafa Sönmez