Mustafa Sönmez

Tarih 21 Ağustos 2011. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan televizyon ekranında. Türkiye’nin temellerinin sağlam olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor: “Şu anda Avrupa’nın, Amerika’nın borçlu bir bütçe açığı çok şükür bizde yok. Bir borç stoğu sorunu çok şükür bizde yok. Şu anda kamunun net dış borcu milli gelirimizin yüzde 1 ‘inin altına indi” . Ve geçen hafta yapılan ÖTV, harç düzenlemeleriyle boca edilen vergi yağmuru…Bakan Şimşek’in ifadesiyle 5,5 milyar TL’lik bir vergi bindirmesi…Madem bütçe açığı sorununuz yok, neden bu insafsız bindirme? Efendim, cari açığı azaltmak içinmiş…Vergisi artırılan ana ürünler içki ve sigara. Yani AKP rejiminin sessiz ve derinden inşa halinde olduğu tutucu-muhafazakar hayatın “günahları”…Zamlarla terbiye ediyorlar. Artık 70’lik bir rakı 37,5 TL yerine 45 TL. Zehir ettiler rakıyı, daha da edecekler. Hem zamla, hem yasakla…Gerçek niyeti RTE faş etti zaten: “…Alkolü daha az tüketsinler…” Harcıalem cep telefonlarına vergi saldılar. 40 TL’ye alınacak cep telefonu için artık 200 TL ödenecek. Bir de göstermelik lüks otomobile bindirilen vergi var. Güya bununla ithalatı azaltacaklar. Lüks otomobili alma gücü olanı, o kıytırık vergi mi caydıracak? AKP rejimi vurun abalıya misali, dolaylı vergileri bindirdikçe bindiriyor.

Kaynak: Maliye Bakanlığı  veri tabanı. 2011 verisi tahmindir

2010’da yüzde 22 artışla vergi gelirleri 210 milyar TL’yi geçti. 2009’da milli gelirin yüzde 18,5’u olan vergi gelirleri, 2010’da yüzde 20’ye yaklaşacak kadar artmış oldu. 2011’in sonunda ise vergi gelirlerinin 232 milyar TL’yi bulacağı tahmin ediliyor. Tabi ki son vergi bindirmesi ile artabilir de bu… 2008’de yüzde 65 olan dolaylı vergilerin payı, ithalatın patladığı 2010’da yüzde 68,4’ü geçti, 2011 sonunda biraz daha artacağa benzer. Tüketici vergilerinin ağırlığını, gelirinin tümünü tüketmek zorunda kalan işçi,memur,emekli gibi dar gelirliler oluştururken gelirden alınan doğrudan vergilerin de ağırlıklı kısmı, yine sayıları 13,5 milyonu bulan işçi ve memurlardan, 10 milyona yaklaşan emeklilerden, bordroda, kaynağında kesilerek toplanıyor. Şirket ve bankalardan, Kurumlar Vergisi adı altında alınanlar ise vergi gelirlerinin yüzde 10’undan ibaret.

Vergi bindirmesi öyle fütursuz ki, TÜSİAD bile isyan etmiş. Bozuk saatin günde iki defa doğruyu göstermesi misali, şöyle buyurmuş Başkan Ümit Boyner,Dolaylı vergilerin, gelirin büyük bir bölümünü oluşturması, özellikle düşük gelir gruplarının zarar görmesine, vergi adaletinin olumsuz etkilenmesine, üstelik vergi tabanının darlığının gözden uzak kalmasına neden olmakta. Dolaylı vergiler kolay toplanan vergilerdir, ancak her vergi kaynağının bir sınırı vardır ve o sınıra yaklaşıyoruz.”

Boyner, bu kadar adil, o kadar vicdanlı ise neden kurumlar vergisinin yükünü,  tahsilatını artırın, diye bir öneri akıl etmez de o bildik, içi boş, gerçeklikle ilgisi olmayan klişeyi tekrar eder: “Kayıt dışı önlensin!…”

***

Daha geçen hafta elektriğe yüzde 10, doğalgaza yüzde 15’e yakın zam yapıldı. Biliyoruz ki, bunlar ilk parti zamlar ve  iki kalemde de yenilerinin eli kulağında. İçki-sigara üstünden yapılan bindirmeleri, yakında yeni devlet-özel zam ve vergileri izleyecek. Bu kaçınılmaz. Çünkü dolar kuru 1,85 TL’ye sıçradı, basamak yaptı. Bunun getireceği kur farkından kaynaklanan fiyat artışlarını kimse sineye çekmez, tüketiciye bindirir. Antalya başta olmak üzere tarım alanlarını vurup geçen sel felaketi ile birlikte sebze-meyve fiyatları da hızla tavan yapacak. Alın size yeni bir enflasyon kaynağı. Yılın sonu geldiğinde tüketici enflasyonunun yüzde 10’u geçmesi kaçınılmaz oldu artık. Peki ücretler, maaşlar?

Orada enflasyonu göğüsleyecek bir artış var mı ? Yok. Tersine, Avrupa borç krizinin etkisiyle daralan çember bahane edilerek işçilerden patron sınıfı yeni fedakarlıklar isteyecek. 2008-2009 krizinde yaptıkları gibi, kıdem tazminatı yükünü göze alırlarsa, tensikata gidecekler, ya da tensikatla tehdit edip ücretleri artırmamaya, hatta yine 2008 ve 2009’da yaptıkları gibi, nominal ücretten bile kırpmayı deneyecekler. İktidar, 2012 bütçesinde maaşlara zamda eli sıkı davranıp memurları ve emeklileri yine düşük gelire talim ettirecek. Bunların üstüne bir de enerji tasarrufu bahanesiyle mesai saatini sabah saat 7’lere çekip cumartesini de işgünü ilan edip sömürü takvimini uzatmaya yeltenmezler mi?

AKP rejimi,  vergi, zam, işsizlik, angarya ile sokağın sabrını taşırmak için ne lazımsa yapıyor. TÜSİAD’ın endişesi neden sanıyorsunuz? Yunan halkı başta olmak üzere Avrupa’da, Amerika’da yükselen sokak muhalefeti, Türkiye’nin sokaklarından da taşacak.

Latife kabul edin: Bir maniniz yoksa, merhum Celal Bayar’ın korktuğu hayalet görünebilir, “bu kış komünizm gelebilir!…”

Written by Mustafa Sönmez