Enflasyon verisine güven krizi (Al Monitor, 6 Aralık 2021)
Türkiye’ye ilişkin her tür veriyi üretme ve paylaşma ile görevli resmî kuruluş Türkiye İstatistik Kurumu’na…
Mustafa Sönmez
Beklenenden da ürkütücü bir sonuç geldi ve cari açık, yani Türkiye’nin döviz açığı, 2010’da 48,5 milyar dolara çıktı. 2010’un milli gelirinin 730 milyar dolar olarak gerçekleştigi varsayılırsa, cari açığın milli gelire oranı yüzde 6,7’ye çıkmış bulunuyor ki, Türkiye tarihinde bu ölçüde bir açık yok!…En son 2006’da bu oran yüzde 6,1 olarak gerçekleşmişti.
Kaynak;TCMB Ödemeler Dengesi, TÜİK büyüme verileri
Peki şimdi ne oluyor, ne olacak? AKP iktidarı, Orta Vadeli Plan(OVP)’da 2010’un cari açığının 39 milyar dolar olacağını umuyordu. Umduğunun neredeyse 10 milyar dolar üstünde bir açık gerçekleşti. Yani, büyük bir şamata ile dillendirilen yüzde 7’ye yakın bir büyüme, sonuçta 48,5 milyar dolarlık bir döviz açığı bahasına gerçekleşmiş oluyor. OVP, 2010 için cari açık/milli gelir oranını yüzde 5,4 olarak öngörmüştü. Gerçekleşme, en az yüzde 6,5…
AKP iktidarı, OVP’de, 2011 için de yüzde 4,5 büyüme öngörüyor ve cari açığın bu kez 41,5 milyar dolara çıkacağını, yine milli gelirin yüzde 5,4’ü oranında olacağını öngörüyor. Ama, 2010’da ortaya çıkan bu durumla, “evdeki hesabın çarşıya uyması” pek mümkün görünmüyor.
Sonunda, Merkez Bankası’nın uyarılarıyla, iktidar fark etti ki, bu gidiş gidiş değil, cari açıkta kantarın topuzu kaçtı. Bu kez ne yaptılar? Güya, açığı frenleyecek bazı önlemler geliştirdiler. MB, faizleri biraz indirdi, bankaların kredi musluklarını kısmaları için “munzam karşılık oranları”nı artırdı. Tekstil ithalatını biraz zorlaştırıyorlar vs,vs…Amaç, ithalatı kamçılayan sıcak para girişini yavaşlatmak, sıcak paranın iştahını azaltmak. 2011 için bir yandan yüzde 5’e yakın büyüme umuyorlar, ama bunun rüzgarı olan sıcak parayı da bu tempoda istemiyorlar. Çünkü, 2010 temposu değişmezse, ortaya çıkan döviz açığını finanse etmek gibi bir sorunla burun buruna gelinecek, finansman zorlaşınca kur şoku yaşanabilecek. Eğer, küresel kriz olmasaydı, yani AB’de hava günlük güneşlik olsaydı, değil bu ölçüde cari açık, bunun bir gömlek hafifi bile Türkiye’de ciddi bir kriz yaratırdı. Ama şimdi olmuyor, en azından şimdilik olmuyor.Neden? Çünkü, Türkiye’nin yer aldığı cari açık veren ülkeler kümesi, yani Güney Avrupa, Doğu Avrupa ülkeleri, öyle berbat durumda ki, Türkiye’nin bu derbeder hali bile, onlardan ehven görünüyor sıcak para sahiplerine.
Kaynak: IMF, World Economic Output,Update, Jan. 25, 2011, p. 9
Türkiye bu derbeder haliyle bile kredi notunun yükseltilmesi ve bu cari açıkla yaşayabilecek dış kaynak beklentisi içinde. Bu haline bakmadan, kredi dereceleme kuruluşlarının BB, Ba2 gibi mütevazi kredi notunu düşük bulan, Türkiye’nin ‘yatırım yapılabilir’ sınıfında gösterilmemesinden şikâyetçi olan çok. Peki, yüzde 6,5 cari açık/milli gelir göstergesiyle, derecelendirme kuruluşları, Türkiye’nin notunu yükseltirler mi? Zor. Bu kuruluşların artık sırtlarında yumurta küfesi var. Geçen yaz ABD’deki yeni finansal düzenlemelerle, dereceleme kuruluşlarına da önemli yükümlülükler getirildi.. Artık, Moodys, S&P,Fitch gibi kuruluşların verdiği nota dayanarak adım atan, bir iflas ya da borç ödeyememe hali ile karşılaşırsa, bu kuruluşlar hakkında tazminat davası açabilecek. Yani, pabuç pahalandı. Tarihi döviz açığı vermiş bir ülkenin, bu haliyle notunu yükseltmeye yanaşan olur mu, bilinmez. Ama, görünen o ki, bu kadar açıkla, 2011’de değil hedeflenen yüzde 5 büyüme, yüzde 2 büyüme bile güç.
Çakma Tarzan, daldan dala atlıyor, Balyoz ile, KCK ile, KKTC ile, ucube ile vakit kazanma peşinde. Ama dallar çürük…Silkelemeyi bilen olsa, tepetaklak olması işten değil…Ama nerede?