8 Haziran’da başlayan Avrupa Futbol Şampiyonası şenliğinin 14’ncüsü bu hafta bitecek ve yarı finale kalan dört takımdan iki finalist, 1 Temmuz günü şampiyonluk maçı oynayacaklar. 4 Haziran tarihli yazımda  şampiyonaya katılacak 16 milli takımın 23 kişilik kadrolarında yer alan futbolcuların “piyasa değerleri”nden hareketle takım değerlerini sıralamış ve ilk sırada yer alan İspanya’yı temel alan bir endeks vermiştim. Yarı finale gelirken görüldü ki, takımların parasal değerleri ile performansları arasında doğrudan bir ilişki var. Düşük değerli takımlar pek de mucize yaratamadılar.

Futbol da, birçok sanayi ve hizmet alt sektörü gibi , endüstrileşmiş bir “hizmet”dalı ve kimi ülkeler, bu endüstride daha gelişmiş, “marka” takımlar, marka oyuncular yaratmış durumdalar. Bu oyuncular, futbol tüketimi yüksek ülkelerce (mesela İngiltere) ithal edilmekte, dolayısıyla futbolcu ihraç eden ülkeler döviz kazanmakta, ülke imajına katkıda bulunmaktalar. Avrupa’da yıldız futbolcu üretimi  en yüksek ülkeyi, takım değerlerinden anlayacağımız gibi, İspanya oluşturuyor. Portekiz, İtalya da bunlar arasında. Nitekim, Euro 2012’nin yarı final çizgisine geldiğimizde, beklenen oldu; ekonomik değer olarak ilk sıralardaki ülkeler, yarı final ipini göğüslerken, ekonomik sıralamada altlarda olanların çoğu, ilk turda elendi.

İrlanda’nın, en zayıf ülke olarak son sırayı alması sürpriz değildi ama 346 milyon dolarlık takımıyla 7’nci Hollanda’nın ilk turu sıfır puanla kapaması büyük bir hayal kırıklığıydı. Ev sahiplerinden Polonya, ancak ilk tur elemelerinde sadece iki beraberlik alırken diğer ev sahibi Ukrayna da 3 puan ile şampiyonayı erken kapadı. Kuzey’in temsilcileri İsveç ve Danimarka 3’er puanla ilk tura veda ederken 7’nci Hollanda’nın ardından ikinci sürprizi , 8’nci Rusya yaptı veYunanistan’a elenerek  4 puan ile çeyrek finalist olamadan elenip gitti.

Takım değerine göre sürpriz yapan ülkeler ise Yunanistan ile  Çek Cumhuriyeti oldu. 16 takımlık sıralamada 15’nci sıradaki , krizin en zayıf halkası Yunanistan çeyrek finale çıkmayı başaran sürpriz takım olurken 12’nci sıradaki Çek Cumhuriyeti de ilk 8’e giren bir başka düşük değerli milli takım olarak dikkat çekti. Takım değeri açısından 3’ncü İngiltere ile, 4’ncü Fransa , ekonomik değer olarak kendilerini izleyen Portekiz ve İtalya’nın altına düşerek ilk 4’e kalamadılar.

***

Yarı final oynayacak 4 takımdan üçünün, Avrupa borç krizinin “kırılgan ülkeleri”, diğer yarı finalistin de Avrupa’nın egemeni sayılan Almanya olduğu görülüyor. İpi göğüslemede en büyük aday İspanya, şu sıralarda inşaat balonunun kurbanı bankalarını yüzdürmeye çalışıyor ve Avrupa Merkez Bankası, IMF, Avrupa Kurtarma Fonu gibi kurumlardan düşük  faizli kredilerle destek istiyor. Kamu finans açığını daha fazla büyütmemeye çalışan İspanya, yüzde 25’i bulan işsizliğinin daha fazla tırmanmaması için büyüme ivmesi yakalama derdinde.

İspanya ile yarı final oynayacak Portekiz, Avrupa’nın Yunanistan ile birlikte ilk büyük darbe yiyen ve toparlanamayan diğer zayıf halkası. Kaptan Ronaldo turnuvanın 1 numarası olmaya aday, ama ülke, ilk 4’e çıkmanın bile keyfini çıkaracak durumda görünmüyor.

Diğer yarı finalistlerden kırılgan İtalya ise devasa kamu açıklarını biraz olsun daraltmak için kemer sıkma tatsızlığı yaşıyor. Teknokrat Başbakan Monti, işlerin hiç de iyi gitmediğinden, yüzde 6’ları bulan yüksek faizlerle borç çevirmekten şikayet ediyor. Avro alanının kırılgan ülkesi İtalya’nın, Avro’nun patronu Almanya ile yarı final karşılaşması, ayrıca ilgi çekeceğe benzer. 1 Temmuz’da final maçı olması beklenen  İspanya-Almanya maçında  Şansölye Merkel’in, önceki karşılaşmalarda tribünlerden attığı  zafer çığlıklarını, bakalım, finalde atma şansı olacak mı ?

 

Written by Mustafa Sönmez