Recep Tayyip Erdoğan’ın 2018 ortalarında başlayan “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ekonomik krizden gözünü açamadı ve COVID-19 salgınının da etkisiyle rejim, toplumu yönetemez hâle geldi. Muhalif partilerin “Yönetemiyorsunuz” mottosunda ifadesini bulan bu iktidarsızlık her geçen büyüyor.

Özellikle ekonomi iyice sarpa sarmış durumda. Merkez Bankası rezervleri tarihinde görülmedik ölçüde eridi ve yabancı yatırımcı kaçışıyla birlikte hızla tırmanan güvensizlik, Türk Lirası’na olağandışı değer kaybettiriyor. Erdoğan’a “Eve ekmek götüremiyoruz” sızlanmaları artık miting meydanlarında yüzüne söyleniyor. Dolar fiyatı ekim ayı biterken 8.50 TL sınırına gelerek, bir yılda yüzde 46’nın üstünde arttı. Bunun en önemli etkisi şimdilik yıllığı yüzde 12’de seyreden tüketici fiyatlarına ve burada da olağandışı tırmanışlar var. Gerçek işsizlik ise yüzde 30 ve işsiz sayısı 10 milyon dolayında.

Erdoğan bu büyük geçim derdi ajandasına müdahale edemeyince yapabileceği tek şey kalıyor: Ajandayı değiştirmek. Böyle durumlarda dini ya da milliyetçi ya da ikisinin bulamacı hamlelerde çareyi arıyor. İşte bu arayışlardan biri, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a çatma, Fransız mallarına boykot çağrısı biçiminde şekillendi.

https://www.al-monitor.com/pulse/tr/contents/articles/originals/2020/10/turkey-erdogan-macron-spat-boycott-call-mediterranean.html

Written by Mustafa Sönmez