Enflasyon ateşinde barbekü partisi (Al Monitor, 20 Temmuz,2021)
“Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe.” Ünlü Türk ozanlarından Hasan Hüseyin Korkmazgil’e ait…
Mustafa Sönmez
10.02.2010, Çarşamba
Güngör Uras, 14 Ocak 2010 tarihli Milliyet’teki köşesinde, bir tebliğe dikkat çekti. 28 Eylül 2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan bu tebliğe göre, parasal işlemlere aracılık eden tüm kuruluşlar, işleme konu vatandaşın kimlik numarası ile birlikte işlem konusunu SGK’ye hemen bildirmek zorunda… Hocam, su, gaz, elektrik faturasından cep telefonu faturasına, bankaya kredi kartı taksitinden yapılan havaleye, mevduat hesabından çekilen 50 liraya kadar SGK’ye bildirilecek diyor ve ekliyordu; “Tapuda ne işlemler yapıldı, otomobil için ne vergi ödendi… Ankara’nın ekranında görülecek… [Ankara] insanların cebindeki parayı saati saatine izleyecek. Dahası, SGK’ye gerektiğinde hesaplardan ‘prim borçlarını bilgisayarla tahsil’ imkânı veriliyor. SGK görevlisi geçecek ekranın başına, ‘Ali Rıza Bey borçlu. Bankada hesabında para var’ diyerek.. banka hesabını bir başka hesaba aktaracak…”
Ergin Yıldızoğlu da 21 Ocak 2010 tarihli Cumhuriyet’te bu uygulamayı şöyle yorumluyordu;“ Uras’ın bu saptamaları, AKP hükümeti döneminde yaygınlaşan telefon dinleme olaylarının ötesinde, kişi özeline ve mülkiyet hakkına yönelik ihlallerin had safhaya ulaştığını, liberal demokrasinin temel özelliklerinin daha da zayıfladığını, medyanın “taraf”laşmasını, Ergenekon’la ilgili ileri sürülen usulsüzlük iddialarını da düşündüğümüzde… sorunların daha da ağırlaştığını gösteriyor. Buna karşılık, kişi özelini, yasal prosedürleri, mülkiyet hakkını hiçe saymanın totaliter rejimlerin özellikleri olduğunu biliyoruz.”
***
SGK üstünden, bankalara getirilen yükümlülükle “bilgi merkezileştirme” çabasını tamamlayan başka projeler de var. 2010 Kalkınma Programının 217’nci sayfasında bu niyetleri görebiliyoruz. Halk arasında Fak-Fuk-Fon diye bilinen Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu , Sosyal Yardım Bilgi Sistemi (SOYBİS) projesi başlatmış. Bu çerçevede; Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, SGK, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, İŞKUR, SHÇEK, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Gelir İdaresi Başkanlığı ile protokoller imzalanmış ve kişilerin protokol yapılmış olan kurum ve kuruluşlardaki bilgileri toplanıyor. Amaç, başvuran, gerçekten yardıma muhtaç mı sorusuna doğru yanıt bulmak….
SGK, prim borçlarını tahsil etmek; Fak Fuk Fon, başvuran, gerçekten muhtaç mı sorusuna cevap bulmak saikiyle bu bilgilerin merkezileştirildiğini öne sürebilir. Ama, bu merkezileştirilen bilgiler, her T.C. vatandaşının ekonomik profili ile ilgili olarak devleti , yürütme gücünü donatmak anlamına gelir. Büyük birader, neyin var, neyin yok, biliyor!…
***
Bu mal-mülk bilgisinin merkezileşmesine sınıfsal optikten bakarsak, gelir dağılımından zaten kırıntılarla nasiplenen alt ve orta sınıfın saklanacak ne bilgisi var ki bu, söz konusu projelerle devletin malumu olsun !…Mal, mülk bilgisinin elektronik sorgulama ile açığa çıkması, şeffaflaşması, en çok üst-orta ve varlıklı sınıfı tedirgin edebilir. Gözden kaçırılan gelirler, servetler, aynı zamanda vergilenmekten, kamuya olan (borç, harç, prim vb..) yükümlülüklerden kaçırılan varlıklar demek. Bu bilgilerin, bir yerlerde gerçekten kayıt altına alınmasına ve merkezileşmesine, şu şartla karşı çıkmamalı: Bu bilgiler, kamuya, herkese açık olmalı. Yani, biz de bilgisayarımızın başında istediğimiz zaman bu bilgileri görebilmeliyiz.
Görebilmeliyiz ki, hangi Bakan, milletvekili ailesinin mensubunun, ne kadar mal varlığı var, nerelere, ne harcamalar yapıyorlar, servetleri nasıl büyümüş, bunu bilebilelim. Nüfusun yüzde 6’sı ulusal gelirin üçte birine el koyuyor, bunu el yordamı ile biliyoruz ama , kim bunlar, bu gelirden ne kadar vergi veriyor, bunu da bilelim.
Mevduat cüzdanlarının yüzde 1,5’una sahip olanlar, mevduatların yüzde 75’ine sahipler.Kim bunlar, bilmek iyi olmaz mı ? Kredi müşterilerinin binde 7’si, kredilerin yüzde 43’ünü kullanıyor. Bu mutlu azınlığı tanımak iyi olmaz mı? Borsada yatırımcıların yüzde 1’i, borsa portföyünün yüzde 82’sine sahip. Piyasalar, piyasalar dediklerinin kimler olduğunu bilsek, bunların kazançlarından vergi alınıyor mu, ne kadar alınıyor, öğrensek fena mı olur?
TÜİK’in dandik gelir dağılımına, tüketim harcaması anketlerine verilen yalan yanlış beyanlar yerine, gelir pastasından kimin ne aldığı daha inandırıcı biçimde ortaya çıksa fena mı olur ?
Ama, tekrarlayalım, böyle bir bilgi derlenmesi ve merkezileşmesi mutlaka kamuoyuna açık olmalı. Aksi taktirde, iktidarların elinde, istediğinin bileğini bükme, hizaya getirme, biat ettirme aracı olur ki, sonuçta da, şeffaflaşma, açıklık yerine, açık faşizmlere hizmet eder…
mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr
http://mustafasnmz.blogspot.com