‘Özerk Bölge’ Fikrine Okur Ne Diyor?
Bu sütunda 14 Nisan’da yazdığım “Demokratik Özerklik ve Parçalanma Korkusu” başlıklı yazıma ilişkin iletiler gelmeye…
RTE’nin Gezi Direnişi ile ilgili tutumu üç yandan dirsek görüyor, kıskaca alınıyor. Bir yandan ABD ve AB veryansın ediyor, bir yandan yargı, ezber bozan kararlar alıyor, ekonomi ise rejimi iyice köşeye sıkıştırıyor. Keskin sirke küpünü çatlattı, yalnız kaldı. Saldırdıkça yalnızlaşacak.
Washington yönetimi, Gezi Parkı eylemlerinin başladığı iki haftalık süre içerisinde 15 açıklama yaptı. En sonuncusunda Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, şimdiye kadar ABD’nin olaylarla ilgili duyduğu kaygıyı en açık biçimde ifade ederek “İfade hakkını kullanan bireyleri her türlü cezalandırma teşebbüsünden rahatsızız” diyordu.
Derken, olanlar oldu; Avrupa Parlamentosu, Gezi Parkı olayları ile ilgili görüşülen karar tasarısı metnini kabul etti.
Türkiye’nin en büyük ihraç pazarı olan Almanya’nın Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle de dedi ki, “Toplantı ve ifade özgürlüğü her demokrasinin değişmez temel haklarıdır. Ankara, vatandaşlarına bu hakları kullanabilmeleri için her olanağı sağlamalıdır.”
İnsan Hakları İzleme Örgütü de hükümetin gönderdiği çevik kuvvetin on binlerce barışçıl göstericiye biber gazıyla saldırması kararının hükümetle göstericiler arasında barışçıl diyalog çabalarına ancak zarar verdiğini söyledi.
RTE’yi çileden çıkarıyor bu salvolar. Yakında Obama’ya da çatarsa hiç şaşırmayın.Şimdilik bir kafa AP’ye, Füle’ye, bir kafa Sosyalist Enternasyonal Başkanı Swaboda ya; Şöyle diyordu; “AP’nin bizlerle ilgili alacağı kararı ben tanımıyorum. Sen nasıl böyle bir karar alıyorsun. Senin haddine mi? Genişlemeden sorumlu olan bir adamları var. Benim karşımda en ufak bir anti tez ileri süremiyor. Çıkıyor tweet atıyor. Bu ahlaki mi? Öbür tarafta sosyal demokrat bir tanesi. 15 gün önce ana muhalefeti eleştiriyor. Şimdi de o yanlışını düzeltmek için çıkıyor bizi eleştiriyor.
TÜSİAD VE HUKUK
Bunlara bir de bugüne kadar RTE’ye ses çıkaramayan,çıkardıkça azar işiten TÜSİAD’ın nihayet sesi çıktı, Başkan Muharrem Yılmaz şöyle dedi; “ Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve gelişen gösterilere olağanüstü orantısız güç kullanımı ve hoşgörüsüz müdahale kamu vicdanını yaralamakla kalmamış, toplumsal uzlaşma arayışında moral bozucu olmuştur.”
RTE’yi çileden çıkaranlardan biri de “yargı”. RTE, eskisi gibi “yargıya” ayar vermeyi deniyor ama zorlanıyor ve çileden çıkıyor. Sadece Ankara’da 719 kişi emniyette verdiği ifadenin ardından, 19 kişiden 6’sı savcılık sorgusunun ardından, 13 kişi ise özgürlük hakimi tarafından serbest bırakıldı.
Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi, serbest bırakma kararını verirken önemli bir içtihad da oluşturdu. Mahkeme, “Vatandaslik haklarını kullanarak demokratik tepkilerini ortaya koymak için protesto gösterisi yapanlara herhangi bir suç isnadı mümkün değildir” dedi.
RTE’yi çileden çıkaracak bir haber de Danıştay’dan geldi. Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukcu, hakkında yürütmeyi durdurma kararı bulunan Topçu Kışlası projesinin referanduma götürülmesi fikrine ilişkin, “Bunu referandum olarak algılayamıyorum. Daha çok kamunun istek ve arzusunu ortaya çıkarmak için yapılan bir oylama. Bu yargı kararının önüne geçemez. Hukuk devleti deyince yargı kararı esastır” dedi.
EKONOMİDE KAN KAYBI
Gezi Parkı eylemlerine karşı iktidarın şiddete başvurması, gerginliğin yumuşatılması yerine artırılmasına yol açan söylemler, Türkiye’nin finans piyasalarına olumsuz etki etti. Borsa düşerken gösterge bono faiz oranları yükseldi. Ekonomi yönetimi, dolardaki tırmanışı döviz rezervlerinden su sıkarak yatıştırmaya çalışıyor. Yangın büyürse, borçla oluşturulmuş o döviz rezervleri bakalım ne kadar dayanacak. Türkiye için bu yıl çok kritik. 12 ayda 155 milyar dolar dış borç ödemesi var, rezervlerde ise 128 milyar dolar var. Sermaye kaçışı geçtiğimiz hafta 7-8 milyar dolar olarak açıklandı Merkez Bankası Başkanı Başçı tarafından.
Ayrıca, Türk bonolarının risk primleri de arttı. Ülkelerin kredi borçlanma maliyetlerini artıran risk priminin yabancı dilde adı Credit Default Swap(CDS)tir. Türkiye’nin CDS primi, 31 Mayıs’ta 131 idi, Gezi ile yükseldi ve 11 Haziran’da 184’e kadar çıktı.
***
Bir iki kelam da referanduma ilişkin edeyim. O kadar gereksiz bir tartışma ki… Park, bir haktır, kentlinin yeşil hakkıdır, meydan hakkıdır. Temel haklar referandum konusu yapılamaz. Park hakkı, tıpkı ulaşım hakkı gibidir. RTE, İstanbul’da belediye otobüsleri kalsın mı, kalksın mı diye referandum yaptırabilir mi?
Kestirip atmakta fayda var, vakit kaybıdır.