Mustafa Sönmez

10.04.2010, Cumartesi
Reklamcılar Derneği (RD), kriz yılı 2009’da reklam harcamalarının (yatırımlarının) TL üstünden yüzde 15 azaldığını açıkladı. Bunu dolara çevirirsek, azalmanın yüzde 30 olduğunu ve kriz yılı 2009’da reklama harcanan paranın 2,5 milyar dolardan 1,8 milyar dolara düştüğünü görürüz.


Kaynak:Reklamcılar Derneği’nin TL verileri, yıllık ortalama dolar kurlaryla dönüştürüldü

Reklam, medya çarkının dönmesinde yüzde 80 paya sahip. O zaman, reklam harcamalarının yüzde 30 azaldığı şartlarda medyada da bir büzülme, daralma beklemek gerekmez miydi ? Hayır, öyle olmadı. Medyada ne yığınsal bir tensikat, ne de iflas, kapama vb. tasfiye biçimleri yaşandı. Tersine, yeni haber kanalları, gazeteler devreye girdi. Nasıl açıklamalı bunu ?

Bu durum, medyaya, tekstil, otomotiv gibi bir “sektör” gözüyle baktıkça anlaşılmaz. Çünkü, diğer sektörlerin arz-talep, kar-zarar kanunları medyada tam işlemez. Medyayı, daha çok asker-polis harcamaları optiğinden bakarak anlayabilirsiniz. Medyadan doğrudan para kazanılmaz. Medyaya yatırımın getirisi “dışsal ekonomi” olarak başka sektörlerden alınır, medyaya politik hedeflere ulaşmak, ideolojik yeniden üretimi sağlamak için harcama yapılır…O nedenle, reklam gelirleri, medyanın çarkının dönmesine yeterli gelmez, açık, başka kaynaklardan kapatılır, kapatılıyor. Düşünün, sadece 16’sı ulusal, 15’i bölgesel, 229’u yerel ölçekte yayın yapan 260 televizyon kanalı (53’ü kablolu) var. 30 ulusal, 108 bölgesel ,1062 yerel yayın yapan 1200 radyo istasyonu var. Yazılı basına baktığınızda, 32 gazete ve 85 dergi çıkarılıyor. Reklamveren, reklamlarının yüzde 52’sini TV’lere, yüzde 30’a yakınını da yazılı basına veriyor. Geri kalanda açık hava ve internet yüzde 7’şer pay alırken radyo yüzde 3, sinema da yüzde 1,5 kadar pay alıyor.

***

Peki bu kadar medyaya, 1,8 milyar dolarlık reklam, taş çatlasa 500 milyon dolarlık satış geliri yeter mi? … Tabi ki yetmez, yetmiyor…Tek başına Doğan Grubu diyor ki, “DYH’nin 2008 yılı reklam payı, tahmini verilere göre yüzde 43’tür. Bu payın mecralara göre dağılımı ise şöyledir: Dergi reklamlarında yüzde 45, televizyon reklamlarında yüzde 41, gazete reklamlarında yüzde 61…”(DYH, 2008 Faaliyet Raporu).

Reklam havuzunun yüzde 43’ü Doğan’a gidiyorsa, geri kalan yüzde 57’lik reklam geliri onca medyaya nasıl yetsin? Tabi ki yetmiyor, yetmez… O zaman ne oluyor? Açık, Karamehmet, Doğuş, Ciner gibi holdinglerin medyasının ise, grubun diğer kaynaklarından ; Sabah-ATV, Zaman-Samanyolu, Star-24 gibi cemaat-AKP medyasının açıkları da hükümetin inisyatifi ile, kamu kaynaklarından ve cemaat fonlarından kapatılıyor…Medya değirmenini döndürmek için AKP yandaşı gruplar, iktidarın kontrolündeki Basın İlan Kurumu’nun, kamu bankalarının reklam bütçelerine, hatta kredilerine saldırırken, cemaat firmalarının irili ufaklı reklamları ile açıklarını ne kadar kapatabilirlerse kapatıyorlar. Önemli olan misyon…Taraf, nasıl 25 kuruşa gazete satabiliyor bu şartlarda ? Amaç misyonsa, para bir yerlerden gelir, kuruluşta nereden geldiyse, yine oradan gelir.…Yeter ki misyon yerine getirilsin…

***

Kriz koşullarında medya, ana kaynağı reklam gelirleri yüzde 30 azalsa da , bana mısın demedi, tetikçiler medya silahını takır takır kullandılar, para “bir yerlerden” gürül gürül aktı ve filler savaşı sürdükçe akacak.
Seyrettiğiniz her kanalı, okuduğunuz her gazeteyi, biraz da bu gözle izleyin.

Bu haberin parası nereden geldi ?

Bu başlığın altında kimin parası var ?

Medya okuryazarı olanlar böyle yapar: Sorar, süzer, öyle izler, öyle okur…

Written by Mustafa Sönmez