Foreign debt risks hover over Turkish lira’s recovery (Al Monitor, Feb.19,2021)
Turkey’s foreign debt repayments and the financing of its current account deficit will require at…
Mustafa Sönmez
13.03.2010, Cumartesi
Krizin sanayiye etkisinin 2009 bilançosu, ya da enkazın fotoğrafı ortaya çıktı. TÜİK, yani Türkiye İstatistik Kurumu, kendi tanımı ile, “ Ülkemiz ekonomisi içerisinde önemli bir paya sahip olan sanayi sektöründe faaliyet gösteren orta ve büyük ölçekli girişimlerin ciro değerlerinde meydana gelen gelişmelerin belirlenebilmesi için Ciro Endeksleri “ hesaplıyor. Ayrıca bu “ girişimlerin çalışanlar sayısı ve çalışılan saat sayısında ve brüt ücret-maaş yapısında meydana gelen gelişmelerin belirlenebilmesi, dönemler ve yıllar arasındaki değişimlerin izlenebilmesi için Üç Aylık Sanayi İstihdam, Çalışılan Saat ve Brüt Ücret-Maaş Endeksleri” hesaplıyor…Peki TÜİK’in bu ciro,istihdam,ücret endeksleri ne gösteriyor ? Yani, TÜİK, 2008’den 2009’a , bilgi aldığı sanayi kuruluşlarından nasıl bir görüntü elde etti ? Krizde sanayi nasıl bir grafik çizdi, satışlar ne oldu ? Çalışan sayısı azaldı mı arttı mı, ücret giderleri ne yönde seyretti ?
***
ÜFE’nin yani üretici fiyat endeksinin yüzde 7’ye yakın arttığı 2009’da, anlaşılıyor ki, sanayi kuruluşlarının ciroları, yani satış gelirleri 2008’e göre yüzde 9 azalmış. Yani ÜFE’nin üstünde bir ciro kaybı var. Bu, satış gelirlerinde reel bir gerileme demek ve tabi ki bu gerileme, sektörden sektöre de farklılık gösteriyor.
Sanayi kuruluşlarının ciroları, yüzde 7’lik ÜFE kadar artmadığı gibi, yüzde 9 da gerilemiş. Yani reel kayıp yüzde 15’in üstünde. Peki bu enkaz, çalışanlara nasıl yansıtılmış? Yine anlaşılıyor ki, bu ciro kayıpları karşısında sanayi şirketleri, işin kolayını bulmuş ve istihdamlarını yüzde 10’a yakın azaltmışlar; haliyle personel giderleri de azalmış ve ücret bütçeleri yüzde 2,1 düşmüş. İmalat sanayiinde düşüş yüzde 3’e yakın. Bu görüntü, sanayinin geneli için böyle. Alt sektörlerde daha vahim görüntüler var.
***
Demir-çelik,bakır,alüminyum gibi maddeler üreten ana metal sanayiinde ciro düşüşünün yüzde 32 gibi dehşetli bir boyuta ulaştığı anlaşılıyor. Ereğli D-Ç’nin 2 milyar TL’ye yaklaşan tarihi zararını hatırlayın…Metalurji sektörü kriz karşısında istihdamını yüzde 9 azalttığı gibi, ücret bütçesini de yüzde 13 daraltmış…
Tüpraş’ın tekel durumda olduğu petrol rafinaj sektörünün 2009 cirosu yüzde 29’a yakın daralmış ve sektörde istihdam yüzde 4 azaltıldığı gibi ücret giderleri de yüzde 10 küçültülmüş. Bilgisayar imalatında da satışlar yüzde 28 gerilemiş ve sektör her 100 kişiden 18’ine yol vererek krizini hafifletmeye çalışmış görünüyor. Otomotivin, sağlanan KDV-ÖTV indirimlerine rağmen yüzde 13 ciro kaybına uğradığını ve istihdamını yüzde 18, ücret giderlerini de yüzde 9’a yakın daralttığını anlıyoruz. Benzer ciro daralmalarını, dayanıklı tüketim malı üreten diğer sektörlerde de görüyoruz ve başvurulan tedbir hep aynı:İstihdam dışarı, ücret aşağı…
TÜİK’in fiyat istatistiklerinde görülen, fiyat düşürerek ayakta kalma, yükü de çalışana bindirmenin en bariz örneği giyim-tekstilde. 2009 fiyatlarını ancak yüzde 4 artırabilen , yüzde 70’e varan indirim yapan giyim-tekstilde istihdamın yüzde 15 dolayında azaltıldığı, ücret bütçesinin yine yüzde 12-15 arasında azaltıldığı anlaşılıyor…
Hem cirosu artan hem istihdam artıran hem de ücret faturası artan tek sektör ise gıda…Gıdanın tuzu kuru kalmasını anlamak da zor değil…En yoksulundan en zenginine, kimse yemeden içmeden yaşayamaz, değil mi? Zaten bu mecburiyet haliyle gıdadaki fiyat artışlarının yüzde 15 ile ortalama TÜFE’nin yüzde 50 üstünde olduğunu, hatta bazı kalemlerde gıda enflasyonunun yüzde 30’u bulduğunu bitirirken anımsatalım…
mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr
http://mustafasnmz.blogspot.com