Göç alma, göç verme ve transit ülke konumunda olması nedeniyle karmaşık bir göç dinamiğine sahip Türkiye’de, “yabancı” tanım karmaşası ve bunun istismarından kaynaklanan yabancı düşmanlığı tehlikesi hızla tırmanıyor.

Suriyeli sığınmacılara yükseltilen tepki, sayıları hızla artan kaçak göçmenlerde pekişiyor, giderek turist pasaportuyla gelen Asyalı ve Orta Doğulu ziyaretçilere kadar uzanıyor. Sayılar, olgular birbirine karıştırılırken toplumdaki ekonomik ve siyasi gidişata büyük öfke duyan kitlelerin tepkisi, kör, sorgulamasız bir yabancı karşıtlığına tehlikeli biçimde yönlendiriliyor.

Göç hareketlerini izleyen İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Başkanlığı verileri, 5,5 milyonluk karmaşık bir yabancı envanteri sergiliyor. Bunlar arasında, Suriyeli sığınmacılar ve ikamet izni olan yabancılar en ağırlıklı gruplar.

2011 yılında Suriye’de patlak veren iç savaşla başlayan göçmen akınıyla “geçici koruma” statüsü verilen Suriyelilerin sayısı 2017 yılından bu yana 3,7 milyon. Türkiye, 2015 yılından bu yana dünyada en fazla sığınmacı kabul eden ülke. Resmi yetkililer 2017’den bu yana bu sayının artmadığını bildiriyorlar.

İkinci yabancı kategorisi, ikamet izni olan yabancılar. Bunlar öğrenci, mülk sahibi, işadamı vb. statülerindeler ve sayıları 1,4 milyon. 2021 yılında ikamet izniyle bulunan yabancılar arasında Irak, Suriye, Türki cumhuriyetler, İran ve Afganistan uyruklular ön sıralarda.

Üçüncü yabancı grubu, kaçak ya da “düzensiz” göçmenler.  Burada sayı muğlak. Pasaportsuz, vizesiz giriş yapan bu kesimden sadece yakalananların sayısı açıklanıyor ama yakalanmayanların toplamı bilinmiyor. Yakalanan düzensiz göçmenler arasında Afganistan, Pakistan ve Suriye uyruklular yoğunlukta.

Dördüncü yabancı kategorisi, uluslararası koruma başvurusu sahibi kişiler. Bunların sayısı ise yaklaşık 350 bin.

Read more: https://www.al-monitor.com/tr/originals/2022/05/turkeys-potential-xenophobia-goes-beyond-syrian-refugees#ixzz7WZaGqoqY

Written by Mustafa Sönmez