Hekim Grevini Destekleyelim…
Mustafa Sönmez İnsan sağlığı üstünden kar biriktirmek amaçlı, “kapitalist tıp modeli”nin Türkiye’deki uygulaması, sağlık…
Mustafa Sönmez
Merkez Bankası ve Hükumet, dolar kurunu 1.65-1.70 TL bandına çekmeye heves ederken dolar kuru 1.85 TL’ye yaklaştı. Kriz yılı 2008’de , son çeyrekte yaşanan hızlı artışa, bir tür kur şokuna rağmen, ortalama 1.30 TL’yi ancak buldu.
2009 kriz yılında ortalama, 1.55 TL olarak gerçekleşti.
Sıcak paranın daha hızlı aktığı 2010’da yıl ortalaması 1.50 TL olarak gerçekleşirken ekim ayında 1.42 TL’ye kadar düştüğü oldu.
2011’e gelindiğinde ise ilk yarıda 1.55 TL’de gezinen dolar kuru Temmuz’da sıçradı ve ayı 1.65 TL ortalama ile bitirdi. Ağustos, bir kırılma ayı oldu ve ay ortalaması 1.75 TL’ye çıktı. Merkez Bankası çeşitli önlemler almadı değil ama henüz işe yaramadı. Nitekim Eylül ayında da dolar kuru kafasını kaldırdı ve 23 Eylül’de 1.85 TL’nin eşiğine geldi.
***
Bu hızlı tırmanışı iktidar ve sözcüleri hep dışarıdaki fırtınaya bağlıyor, deyim uygunsa burunlarından kıl aldırmıyorlar. Tamam, dışarıda sert esiyor rüzgarlar, anladık da peki içerisi bu rüzgara niye bu kadar dayanıksız, buna cevap verin. Ama herkes savruluyor , savunması da gerçekçi değil. Bakın Türkiye kategorisindeki ülkelerin paraları son 3 ayda ne olmuş.
Bu yılın 1 Temmuz’undan 23 Eylül’e yerli parası en çok değer kaybeden, G.Afrika parası Rand oldu ve yüzde 18’e yakın değer yitirdi. İkinci sırada Macar florini vardı ve kayıp yüzde 16,5’u buldu. Bir diğer orta Avrupalı Polonya’da da Zloti yüzde 16’ya yakın kayba uğradı bu 72 günde. Meksika pesosunun değer kaybı da yüzde 15’i geçti…
Ve Türkiye… Türkiye’de en çok değer kaybedenler arasında ve sadece 1 Temmuz -23 Eylül arasındaki kaybı yüzde 15’i buldu. Bir diğer yükselen ülke Brezilya’da da dolara yöneliş hızlandı ve değer kaybı yüzde 14,5 olarak gerçekleşti. Rus rublesindeki kayıp da yüzde 13’e yaklaştı aynı dönemde.
Ama bakın başka paralar hiç bu kadar savrulmamış Batı kasırgası karşısında . Mesela Çek kronu ve İsrail Şelek’indeki değer kaybı yüzde8-9, G.Kore parası Won’da yüzde 7 dolayında, Şili pesosunda değer kaybı yüzde 4. Yani bu ülkeler, paralarına daha çok sahip çıkacak haldeler, dolarlaşmaya daha az kapılmışlar. Hele Çin…Akıntıya kapılmamış, Değer kaybı yerine dolara karşı yüzde 1,4 değer bile kazanmış.
Niye başkaları Türkiye kadar dolarlaşmıyor sorusunun cevabı bizim iç kırılganlıklarımızla ilgili. Her şeyden önce sırtımızdaki milli gelirin yüzde 10’una ulaşmış cari açık kamburu hiç bir ülkede yok. Söz etmekten pek hoşlanılmıyor ama dış borç stoku 300 milyar dolar ve bunun üçte ikisi özel sektör borcu.Hem de dörtte biri kısa vadeli. Şimdi bu dolar 1.80 TL’lere yerleşmesi bile bu borç sahiplerini ne hale getirir, hiç düşünüldü mü? Öyle bir sıkıntı doğar ki borçul reel sektörde, bu sıkıntı çok güvenilen banka sistemini de çatırdatır. Deniliyor ki, dolardaki tırmanışa Merkez Bankası izin vermez. Nereye kadar ? Hangi rezerv dayanır bu yangını söndürmeye ? Daha ayvanın büyüğü, Yunanistan’ın akibetini görmedik, heybede duruyor. O zaman nasıl ayakta kalacak bu dandik ekonomi?
Kimse çamur zemine kabahat bulmasın, herkes aynı zeminde oynuyor. Sizin ayakta duracak takatiniz kalmamış, sıkıntı sizinle ilgili…