Kentlerde Hizmet Aşağı – Borç, Açık Yukarı
Mustafa Sönmez 30.01.2010, CumartesiKüresel kriz, kent hizmetlerini de olumsuz etkiliyor ve nüfusun yüzde 83’ünü kapsayan…
Mustafa Sönmez
Eskiden IMF’nin raporlarına pek itibar eden sermaye çevreleri, bugünlerde dudak büküyorlar. Mesela IMF, bu yıl büyümeniz yüzde 6,6, gelecek yıl da ancak 2,2 olabilir diyor. Başta TÜSİAD, irili ufaklı, “laik-şer’i” tüm sermaye kesimleri, IMF’yi Türkiye’yi anlamamakla eleştiriyor, “ayrıştıklarını” iddia ediyorlar. IMF, yine de uyarıyor ve daha ileri gidip Türkiye’nin G-20 ülkeleri içinde krize en yakın ülke olduğunu ifade ediyor. Nerede mi? Bu ay yayımladığı “Dünyanın Ekonomik Görünümü Raporu: Büyümede Yavaşlama, Riskte Yükselme, Eylül 2011” başlıklı raporunda.
Böyle raporları medyanın, -yazık ki, muhalefet partilerinin- okumaya, kurcalamaya ne zamanı ne kapasitesi var. Anadolu Ajansı da işine gelen kısımlarını servis eder. Ama bu raporda Türkiye için önemli öngörüler içeren bir araştırma var. Yakından bakalım(*).
***
IMF Raporunun “Dış Yükümlülükler ve Krizlerin Tetiklenme Noktaları” başlığını taşıyan bölümünde (5.Kutu, s.61-65,) ülkelerin “net dış yükümlülüklerinin”(siz bunu boyunduruk diye okuyun) , bir borç krizinin patlak vermesindeki rolü tartışılıyor. Yabancıların Türkiye’deki varlıkları (sıcak para, mevduatlar, dış kredileri, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının borsa değeri) ile “bizimkilerin”in dış dünyadaki varlıkları (dış yatırımları, mevduatları, varsa dış kredileri) arasındaki farka “net dış yükümlülükler” denir. Bizde Merkez Bankası, her ay bu varlık-yükümlülük dengesini, “Uluslararası Yatırım Pozisyonu” başlığıyla yayımlar. IMF, 1970 ile 2010 arasında 74 ülkede meydana gelen 62 krizi inceledikten sonra şu bulguya ulaşmış bulunuyor: Bir ülkenin net dış yükümlülükleri, ülke milli gelirinin yüzde 40’ını aşmışsa alarm zilleri çalıyor. Bizde durum ne? Merkez Bankası, 2010 sonu için net dış yükümlülüğü 378 milyar dolar, milli gelirinin yüzde 49’u olarak açıkladı. Yani eşik aşıldı. Haziran 2011 düzeyi ise 371 milyar dolar. Hala tehlikeli alanda Türkiye.
***
Dış borç stoku bakılan bir diğer önemli gösterge. Ülkelerin dış borç stoklarının milli gelire oranı büyüyorsa tehlike yaklaşıyor demektir. Türkiye’nin dış borçları, küresel krizden etkilenmeye başladığı 2008’deki düzeyinin 30 milyar dolar üstünde ve 2011 ortasında 310 milyar dolar dolayına ulaştığı tahmin ediliyor. Bu, milli gelirin yüzde 40’ını aştığı için kritik eşiği de aşmış sayılıyor.
Ülkenin uluslararası rezervinin büyüklüğü bakılan bir diğer önemli gösterge. Kısa vadeli borçlarınızı göğüslemeye döviz rezervleriniz ne kadar yetebiliyor? Türkiye’nin Merkez Bankası rezervlerinin kısa vadeli dış borçlarına oranı 2002’de yüzde 163 iken, 2010’da yüzde 102’ye indi, yani zayıfladı.. Dış borç stokunda kısa vadelilerin payı dörtte bire çıkmış durumda.
Bakılan önemli bir gösterge de cari açığın milli gelire oranı. 2010’u yüzde 6,6 ile kapatan Türkiye’nin 2011 ortalaması yüzde 10’a ulaşacak ve yıllık tutarı 75 milyar dolar gibi dudak uçuklatıcı bir boyuta ulaşacak. Bunu, Hükümet de kabullenmiş durumda.
Yerli para ne kadar değerlenmişse, krize yakalanma olasılığı o kadar artıyor. Türkiye, biraz gönüllü, biraz iradesi dışında, 2011’in özellikle ikinci yarısında aşırı değerlenmeden uzaklaşarak riskini azalttı denebilir.
Bizim pek güvendiğimiz bütçe açığının düşüklüğü ve kamu borç stokunun milli gelire oranının görece düşüklüğünü ise IMF araştırmacıları fazla dikkate almıyorlar. Yani bu göstergelerinizin görece iyi olması, sizi krizden uzak tutmaya yetmiyor. Bu parametreler belki çıkacak kriz yangınına karşı kullanılacak su tankı gibi görülüyor.
IMF, bu göstergelerden hareketle ülkeleri analiz ederek G -20 ülkelerinden 16’sının krize uzaklık-yakınlık mesafelerini ölçüyor ve kritik eşik katsayısı 3 olarak belirlenirken tehlikeli bölgede 4 ülke dikkat çekiyor ve Türkiye 7,6 ile listenin başındadır. İkinci sırada 4,8 ile Endonezya var. G.Afrika ve Brezilya ise birbirine yakın risk oranına sahipler.
(*) IMF raporundaki bu bölüme Korkut Boratav Hoca, Sol portalda 25 Eylül’deki yazısında yer verdi ama gafilleri uyandırmak için tekrarda yarar var.