Yerelin Gerçek Boyutları ve Belediye Şirketleri( Mustafa Sönmez-İPA İstanbul Dergisi Sayı 3)
Türkiye’de merkezi yönetimin karşısında yerel yönetimlerin (Mahalli idarelerin) gücü, oranı, tam bir belirsizlik içeriyor İpa…
Mustafa Sönmez
Türk Lirasını aşırı değerlendirerek ihracatı olumsuz etkileyen, ithalatı azdıran, dolayısıyla hem yerli üretim ve istihdama ağır darbeler vuran hem de önemli dış ticaret açığına, dolayısıyla cari açığa (döviz açığı) yol açan sıcak para girişini, başta RTE olmak üzere, etrafındaki ekonomi ile ilgili bakanlar pek seviyorlar. İhracatçıların bütün ağlama sızlamalarına karşın sıcak para girişine kapıları ardına kadar açan iktidarın bu “sıcak paraseverliği”nin altında , bütçeye sağladığı yararlar var. Bütçeye derman olan sıcak para, seçime giden iktidar için de baş üstünde tutulacak bir “nimet”…
***
Manzara şudur: Bu yılın Ocak-Eylül döneminde bütçe açığı 21.3 milyar TL olarak gerçekleşti. 2009’un aynı döneminde bu açık 41 milyar TL’ye yakındı. Ortada açığın yarı yarıya azalması gibi bir durum var. Bu nasıl oldu? Anlatalım; Vergi gelirleri bu yıl, geçen yıla göre yüzde 23’e yakın arttı, bütçe giderlerindeki artış ise yüzde 6’da kaldı. Böyle olunca açık, yüzde 48 oranında azalarak 21 milyara kadar geriledi. Şimdi Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, kasılarak bütçe performansındaki başarıdan söz etmesinin altındaki gerçek nedir? . Bu düzelmiş bütçenin altında, tabii ki sıcak para afyonu vardır. Sıcak para girişi ile ithalat,dolayısıyla, ithalattan alınan KDV artmakta, damga vergisi, dış ticaretten alınan diğer vergi ve harçlar artmaktadır. Bunların yanı sıra , ithal girdi ile canlandırılan iç tüketim hızlanmakta, bu da dahilden alınan KDV, çeşitli mal ve hizmet tüketiminden alınan Özel Tüketim vergisi (ÖTV) tahsilatını artırmaktadır. Sonuç şudur: Sıcak para, ithalatı ve büyümeyi tetikliyor, bu da ithalat ve iç pazar tüketiminden alınan dolaylı vergileri artırıyor. Böylece, sadece 5 dolaylı verginin artışı yüzde 31’e, bu vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı ise yüzde 60’ın üstüne çıkmıştır.
Çoğunluğu alt-orta sınıflarca ödenen dolaylı vergilerde yüzde 31’in üstünde vergi artışı sağlayan AKP Hükümeti, çoğu ücretli ve maaşlılardan stopaj usulüyle tahsil edilen gelir vergisi tevkifatında da yüzde 4 artış sağladı. Böylece dolaylı vergilerle verginin yüzde 60’ını ödeyen ortalama tüketicilerin yanısıra ücretliler, bordrolarından kesilen vergiler ile toplam vergilerin yüzde 17’sini yüklendi. Yani, uçamayan kazlar yine yolundu.
***
Sıcak paranın yarattığı hormonal büyüme ile bütçe gelirini artıran iktidar, harcamalardaki artışı ise yüzde 6’da tutmuş görünüyor. Harcamalarda kısıntı nereden diye bakıldığında yine sıcak paranın izi görülüyor. Sıcak paraya yakılan ışıkla devlet kağıtlarına yatırım yapan yabancıların iştahı, faiz oranlarını biraz olsun düşürdü. Bu da , bütçeden faiz olarak yapılan harcamayı yüzde 14 azalttı ve 39 milyar TL’ye indirdi. Geçen yılın ilk 9 ayında faiz giderleri bütçe giderlerinin yüzde 23’ünü oluştururken bu yıl bu oran yüzde 19’a düştü. Hükümetin bütçede kıstığı en önemli kalemlerden birini de sağlık giderleri oluşturuyor. Geçen yıl 5,1 milyar TL olan sağlık giderleri, bu yıl yüzde 26 azaltılarak 3,8 milyar TL’ye düşürülmüş durumda. Hazine’den sosyal güvenlik açığına yapılan katkılar 22,4 milyar TL’de kalmış, artış oranı yüzde 4,5’ta tutularak giderler frenlenmiş. Bu tasarruflar, sağlık harcamalarının bir kısmı hastalara ödetilerek yapılmıştır.
Sonuçta bütçe açığı , geçen yıla göre yarı yarıya düşürülürken AKP iktidarına 2011 seçim yılında herkese seçim şekeri dağıtacak bir imkan da sıcak para girişi ile ortaya çıkmaktadır.
AKP iktidarının sıcak para meftunluğu, ekonomiye uzun vadede verdiği büyük zararlara rağmen, yeniden iktidar olma hırsı uğruna, süreceğe benzemektedir.