Barbarların hedefi, zeytinlikler…
İnsanlığın tarihi kadar eski bir tarihe sahip zeytine geldi dayandı barbarlık. 2006’dan bu yana Meclis’e…
TÜİK’in güven vermeyen işsizlik oranları Eylül ayında da tırmandı. Neden güven vermiyor, yeniden hatırlatalım. TÜİK, Eylül 2012 için işsiz sayısını 2 milyon 539 bin olarak açıkladı. Bir diğer devlet kuruluşu İşkur’un kayıtlı işsiz sayısı 2 milyon 121 bin. Yani İşkur’da adı sanı belli, adresi belli , dilekçeli işsiz sayısı, TÜİK’in anketle tahmininin yüzde 83,3’ü. Yani TÜİK şuna inanmamızı bekliyor; Benim istatistiklerimdeki her 100 işsizden 83’ü İşkur aracılıyla iş arıyor!…Ve kargalar bir kez daha katılarak gülüyor TÜİK’e…
Bu faslı geçip, bu yutturmacayı unutup doğruymuş gibi bakalım TÜİK verilerine. Ekonomide Ocak-Eylül büyümesi yüzde 2,6 olarak açıklanmıştı. Bunun tabii ki, 1,6 puanı altın ihracatı şişirmesi ve gerçek büyüme yüzde 1’den ibaret. Bu çakılmanın işsizlik oranını artıracağı belliydi. Resmi işsizlik oranı yüzde 9,1’e çıkmış. Mevsim etkilerinden arındırılmışı yüzde 9,4 ediyor. Bildiğimiz, katı işsizlik…
Ekonomik daralmanın istihdamda daralmaya yol açacağı belliydi. 2011 Eylül’ünden bu yılın Eylül ayına, yeni iş edinmiş insan sayısı 723 bin görünüyor. İyi de nerelerde iş bulmuşlar? Tarımda iş bulan 27 bin, onu bir yana bırakalım. Bir kere koca sanayi ancak 24 bin kişiye iş yaratmış 1 yılda.Yani iş bulanların ancak yüzde 3’ü imalatta bulmuş… Madencilik 4 bin, devrin yükselen inşaat sektörü bile 8 bin iş yaratmış, o kadar. Finans,ticaret, bazı hizmet dalları iş yaratmak bir yana istihdam daraltmışlar. Peki geri kalan onca istihdam nerede yaratılmış? Tabi ki kamu istihdamı çoğu; eğitim, sağlık, güvenlik vb. Yani üretimle ilgisi olmayan hizmetlerde.
Hepsi bir yana, sanayinin istihdam yaratmamasının üstünde mutlaka durulmalıdır bu vesileyle…Türkiye’nin nasıl sanayisizleştirildiğini, kısa dönemli kar heveslerine nasıl kurban verildiğini gelin bir de banka kredilerinin dağılımından izleyelim… Merkez Bankası, her ay banka kredilerinin hangi sektörlere verildiğini açıklar. Ekim 2012 itibariyle kullandırılmış kredi tutarı 835,5 milyar TL görünüyor. Peki nerelere dağılmış krediler? İlk sırada tüketiciler var. Konut, otomobil, ihtiyaç kredisi adı altında 172 milyar TL kredi kullanılmış. Kredi kartı üstünden de 35 milyar TL borçlanmış tüketiciler…Toplamda yüzde 25’e yakın bir pay demek bu…
Koskoca imalat sanayinin kullandığı krediler ancak ikinci sırada geliyor ve payı yüzde 24 dolayında. Meraklısı için biraz detay verelim; Demir-çelik, gıda, tekstil, otomotiv sırasıyla en çok kredi kullanan sanayi dalları. AKP rejiminin yükselen yıldızı inşaat ve emlak banka kredilerinden yüzde 11’e yakın pay almışlar. Yine devrin yükseleni ticaret, yani toptan, perakende sektörü yüzde 13,5 pay almış.
***
İmalat sanayiinin, bu ülkenin lokomotif gücü olması gerekir. İş-aş üreten ve büyüdükçe diğer hizmet sektörlerini de harekete geçiren bir güç…Ama değil. Bütün eski sanayiciler, arsa rantçısı, kent rantçısı kesildiler. Baksanıza, Koç-Ülker, ‘kutsal ittifak’ kurup halvet oldular, 5,7 milyar dolara iş aldılar, köprü-otoyol işletecekler…
Sanayi, kamu kesiminden kazındı. Sanayiyi, Anadolu’ya, orta, küçük işletmelere terkedip, “aslan KOBİ, kaplan KOBİ” , diye pohpohlayarak bir yere varılacağını sanıyorlar. Toplam istihdamda Eylül 2012 imalat sanayi çalışan sayısı 4 milyon 378 bin kişi. Yani istihdamın ancak yüzde 17’si…Bu, uzun zamandır böyle. İmalat sanayi, istihdam yaratamıyor.
Sanayi belini doğrultmadıkça, Türkiye ekonomisi de doğrultamaz, iş bekleyen ve resmisi 2,5 milyonu , gerçeği rahatlıkla 5 milyonu bulmuş işsiz sayısı azaltılamaz.