İnsanlığın tarihi kadar eski bir tarihe sahip zeytine geldi dayandı barbarlık. 2006’dan bu yana Meclis’e getirilip geri çekilen, bir türlü de vazgeçilmeyen barbarlık tasarısını bu kez Enerji Bakanlığı, bir oldu bittiyle geçirmeye, zeytinlikleri maden, santral, konut vb.ye açmaya yelteniyor. Müslüman kisveli barbarlık, Kur’an’daki Tin suresinde adı saygıyla zikredilen zeytine bile kastedecek bir körlük içinde.

Kutsal zeytin…

Tin suresi şöyle der ;“İncire zeytine/Sina Dağı’na/Ve şu emin beldeye yemin ederim ki/ Biz insanı en güzel biçimde yarattık.”

Semavi dinlerden de önceye gider zeytine saygı. Zeytinin MÖ 6000 yılından beri kullanıldığını gösteren buluntular vardır. Denilir ki, “zeytin bütün ağaçların ilkidir”. Zeytin, insanlık tarihinde kitabelerde, kutsal kitaplarda, yaradılış ve kuruluş efsanelerinde hep vardır…

Zeytini yücelten nedir? Besleyen, doyuran, sağaltan ve sağlığı çoğaltan özelliği, elbette… Zeytinyağı, bir kalori kaynağı. 16 ml zeytinyağı 120 kalori içerir. E vitamini deposudur, kalp-damar hastalıkları başta olmak üzere, sindirim sistemi, kemik yapısı, beyin ve sinir dokuları üzerinde çok önemli fonksiyonlara sahiptir.

Ölmez ağaç” denir zeytine…Mübalağa değil;  2000 yıllık ağaçlar vardır. Ömrünü tamamlamış görünse de köklerinden yeni bir ağaç filizlenir. Zeytin tanesinin ağırlığının yaklaşık yüzde 20-30 kadarı yağdır. Nisan-mayıs ayları arasında yeşilimsi-beyaz renkli çiçekler açar, kışın yapraklarını dökmez. Killi, kireçli ve su geçirebilen topraklarda iyi yetişir. Engebeli ve yamaç, fakat ılık rüzgârlı yerleri sever. Zeytinin anavatanı Güneydoğu Anadolu’dur. Ege’ye, oradan da Yunanistan, İtalya, Fransa ve İspanya’ya kadar uzanmış, bütün Akdeniz kıyılarını sarmıştır. Dünya Tarım Örgütü, FAO’nun verilerine göre, dünyanın en büyük zeytinlikleri Akdeniz çanağında. İspanya, zeytin üretiminin yüzde 43’üne, İtalya yüzde 17’sine, Yunanistan yüzde 10 dolayına sahip iken Türkiye şimdilik yüzde 7 pay sazzzçhibi

Gelişiyor…

Türkiye, zeytini, elindeki bu büyük nimeti son yıllarda biraz daha fark etti. Birçok yerde zeytinlikler geliştirildi. Şark tütünü diyarı Akhisar, tamamen zeytinlik oldu.  1993’te meyve veren zeytin ağacı sayısı 82 milyon iken 10 yıl sonra 2003’te 92 milyona çıktı, son 10 yılda ise patlama yaptı. Özellikle Ege’de hızlanan zeytincilik tarımı ile meyve veren ağaç sayısı 130 milyona yaklaştı, üretim ise 1 milyon 676 bin tona çıkmış durumda. Meyve vermeyen 40 milyon zeytin ağacı daha var Türkiye’nin…

Nüfusu 75 milyonu geçen bir Türkiye için zeytincilikte alınacak daha çok yol var. İç tüketim yetersiz. Çünkü, litresi 12-13 TL olan zeytinyağı, litresi 5-6 TL olan ayçiçeğine göre henüz pahalı. Belli gelir grubundaki ailelerin mutfağına girebiliyor ancak. Arz artarsa fiyat daha makul yere gelir ve daha sağlıklı bir besin kaynağı olarak tüketimi yaygınlaşır.

Zeytinciliğe eğilim umut verici ama gelin görün ki, ender biçimde iyi giden bir şeyin önüne yine bir barbarlık çıkıyor. Giderek genişleyen zeytinliklere, dönüp dolaşıp AKP’nin beton kapitalizmi çarpıyor.

Kömürcüler…

Soma katliamı türü felaketlerle linyit üretimini artırmak, onunla santraller kurup ithal enerjiyi ikame etme gayreti içinde görünen AKP çapaçulluğu, şimdi önünde zeytinlikleri engel görüyor. Çünkü hava kirliliğine, toza hassas zeytin bitkisi, kimilerinin burun kıvırdığı 1930’lu yıllarda çıkarılan bir yasa ile iyi-kötü koruma altında.  3 bin metre dahilinde zeytinlik alanlara olur olmaz toz-duman üretecek yatırımlar yapılamıyor, madencilik, fabrika, tesis vb yapma hep izne bağlı. Bunu ayak bağı görüyor AKP rejimi. Bu kez Enerji Bakanlığı bir tasarı hazırlamış ve bu döneme yetişmese de önümüzdeki dönemde Meclis’ten geçirmeye kararlı görünüyor.

Zeytinliklerin  ortalama büyüklüğü 10 dekarın altında. Eğer bu yasa değişikliği kabul edilirse Koruma Kurulu’nun kararına bile ihtiyaç duyulmadan her türlü sanayi tesisi, maden araması için ya da imar için  zeytin ağaçları kesilerek işlem yapılabilecek.

Tasarı, 9 kişilik bir kurul öngörüyor ama tamamen iktidara bağlı bir bileşimi olacak ve kurulun uygun görmesi halinde , jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları, ilgili bakanlıkça “kamu yararı” kararı alınmış madencilik faaliyetleri, elektrik santralleri, petrol ve doğalgaz arama ve işletme faaliyetleri, savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar, doğal afet sonrası ortaya çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı, “kamu yararı gözetilerek” yol, altyapı ve üst yapısı faaliyetlerinde bulunacak yatırımlar için zeytinlik sahalarında yatırım yapılmasına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca izin verilebilecek…Bu ne demektir biliyor musunuz? Bu, zeytinciliğin köküne kibrit suyu dökülmesi, barbarlığın zaferi, zeytinin ölmesi demektir.

Ölmez ağaç zeytine dokundurtmayalım.

Barbarlığa karşı koyalım, henüz vakit varken…

 

 

Written by Mustafa Sönmez