Zaman, Birinci Gazete mi?
Mustafa Sönmez03.05.2010, PazartesiBir süredir Türkiye’de medya endüstrisi üstüne çalışıyorum. Medyanın sayılarını bulup onlarla analiz yapmak…
Mustafa Sönmez
Tahminler, 2010 büyümesi için yüzde 7-8 arasındaydı. Gerçekleşme yüzde 9’a yakın oldu. Tarihi bir büyüme deniliyor, ama bu tarihi büyümenin arka yüzünde tarihi bir cari açık, yani döviz açığı var. Bunu göz ardı ederek yapılacak her değerlendirme eksik, dolayısıyla yanlış olur.
Yuvarlak olarak yüzde 9 büyüme, 1998’in fiyatlarıyla milli gelir pastasının 2009’daki halinden yüzde 9 büyümesi demek. Anımsamalı ki, 2009’da bu pasta, yüzde 4,8 küçülmüştü. Neye göre ? 2008’in pastasına göre. Şimdi 2010’u kriz öncesinin pastasıyla kıyaslarsak ve nüfus artışını da dikkate alırsak şunu görürüz: 2010’da kişi başına düşen sabit fiyatlı milli gelir, kriz yılı 2009’un kaybını telafi ettiği gibi, 2008’deki pastanın da yüzde 1,4 de olsa üstüne çıkmıştır.
Milli geliri, dolar kuru üstünden ifade etmek, özellikle uluslar arası karşılaştırmalar açısından gerekli. TÜİK, TL olarak hesaplanan cari milli geliri dolara çevirirken 2010 ortalama dolar kurunu 1.502 TL olarak almış. Böyle olunca 736 milyar dolarlık bir ekonomi durumuna geldiğimiz ifade edilmiş oluyor.
Dolar kurunun, sıcak parayı çekmek için ve yine sıcak para akışıyla düşük seyrettiğini, enflasyonun altında kaldığını hatırlayalım. Dolar 1500 TL değil de 1800 TL olacak kadar artmış olsaydı, bu kez Türkiye, 615 milyar dolarlık bir ekonomi olurdu. Ve dünyanın 17’nci büyük ekonomisi değil, 19’ncu ekonomisi olurdu. 1500 TL’lik dolar kuru, kişi başına gelirin 10 bin 49 dolar olarak gerçekleştiğini ortaya koyuyor. Dolar kuru, 1800 TL alınsaydı, kişi başına gelir de 8445 TL olurdu.
Yüksek, tarihi büyümenin arka yüzünde yüksek, tarihi döviz açığı var. 736 milyar dolarlık ekonomik pastayı yaratırken Türkiye ithalatını da patlattı ve sonuçta, döviz açığı yani cari açığı 48,5 milyar dolara çıktı. Bu açık kriz öncesinde, yani 2008’de 42 milyar dolardı. Dolayısıyla, yeni açıklanan milli gelire göre cari açığın milli gelire oranı yüzde 6,6 olarak zirvede. İşte bu açığın paniği iledir ki, yüksek büyümenin ateşini düşürme telaşında iktidar ve büyümenin suyunu taşıyan sıcak paranın iştahı kesilmek isteniyor, bankalar, kredilerini kısmaya zorlanıyor. El parasıyla büyümenin sürdürülebilirliği yok çünkü…
***
2010 büyümesi ile Türkiye, dünyada nereye geldi? Bir de buna bakalım. IMF’nin 2010 büyüme tahminlerini dikkate alırsak, Türkiye’nin 17’nci büyük ekonomi olma özelliğini koruduğu görülüyor.
Kaynak:IMF,TÜİK
Yüksek büyümede Çin ve Hindistan’ a yaklaşmış ama onları geçememiş Türkiye. Ama esas olan kişi başına gelir. Yüzde 9 büyüme ile 17’nci büyük ekonomi olmak kulağa hoş geliyor ama, düşük kur ile hesapladığınız kişi başına gelir 10 bin dolarda kalınca bu kez dünyadaki yerinizin 57’ncilik olduğu hatırlatılıyor size. Hollanda, 17 milyon nüfusu ile Türkiye’ninki kadar gelir üretiyor. Türkiye 73 milyon nüfusuyla aynı pastayı üretince kişi başına geliri de Hollanda’kinin dörtte birinin altında kalıyor.