Mustafa Sönmez

 

PTT, artık “postacı”değil, taşeron kullanıyor. Taşeron PTT işçileri güvencesiz, çalışma süreleri ve reva görülen köle ücretlerine karşı direniyorlar.  Sabiha Gökçen Havaalanı’nda Hava-İş’e üye olduğu için işten çıkarılan ve işe iade davası açan İSG işçileri , yine güvencesizlikten mağdur.

Çağrı Merkezi Çalışanları Derneği çatısı altında örgütlenen çağrı merkezi çalışanlarının yaşadıkları sıkıntılar büyüyor. Güvencesizlik ortak sorun. Çağrı merkezi çalışanları, asgari ücretin altında bir ücretle çalıştırıldıklarını ve çağrı merkezlerinin son yıllarda Anadolu’ya yaygınlaştırıldığına dikkat çekiyorlar. Güvencesizlik yurda yayılıyor. Çağrı merkezlerinde yapılan işler belli bir işkoluna sokulamıyor. Tanım gerek, sendika gerek..

***

Eğitim-Sen’in, Sosyal-İş’in kapısından adım atan güvencesiz öğretmenler değişik biçimlerde (aylık, haftalık, ders başına, öğrenci başına) ücretlendiriliyorlar ve sigortaları eksik yatırılıyor.

Direnişlerini kazanan en yüksek gökdelende, terleri, canları, kanları olan Sapphire işçileri, inşaat işçilerinin örgütlenmesi şart, diyorlar ve tüm sendikalara çağrı yapıyorlar…

Enerji işçileri, 2010’un Aralık ayında Gaziosmanpaşa’da yaşadıkları direniş deneyimini anlatırken birlikte hareket etmenin ve ortak mücadelenin önemine değiniyorlar.

Set işçileri , dizileri üreten eller,  ağır çalışma koşullarından yakınıyorlar. İşverenin sürekli değiştiğini ve bu şartlar altında haklarını savunmanın giderek zorlaştığını belirtiyorlar. Bazı set işçilerinin kendisini işçi olarak görmemesinin de bir sorun olduğunu ifade ediyorlar.

Dev Sağlık-İş üyesi Fatma Çelik, taşeron uygulamasına karşı Okmeydanı Hastanesi’ndeki direnişi; Kartal Koşuyolu Hastanesi’nden taşeron sağlık işçisi Ziya İncedere de bu hastanedeki direnişlerini ve mücadeleyi kazanmalarının öyküsünü anlatıyor. Dev Sağlık üyesi bir başka  işçi de asgari ücretin insanca yaşanacak bir ücret olması talebiyle gerçekleştirdikleri eylemleri anlatıyor.

Politeknik’ten Burak Ergene,  işsiz ve güvencesiz mühendisler adına yaptığı konuşmada, mimar ve mühendislerin giderek güvencesiz hale geldiğini, mimar ve mühendisler olarak büyük bir yıkımla karşı karşıya olduklarını anlatıyor.  

***

Güvencesiz öğretmen Eser Özdemir, “Ben bir öğretmenim” diye başladığı sözlerine şöyle devam ediyor: “Bizler işsiz, güvencesiz taşeron işçilersek yani hayatlarımız parçalanıyorsa buna karşı yaşamlarımızı birleştirmek zorundayız. Yaşamımızın her alanında mahallemizdeki komşumuzla, işyerimizdeki arkadaşlarımızla, okulumuzdaki öğrencilerimizle, velilerimizle, öğretmenlerimizle hayatlarımızı yeniden üretmek için söyleyecek sözümüz, verecek çok derslerimiz var. Bu sözleri söylemek, bu dersleri vermek öncelikle biz öğretmenlerin boynunun borcudur”.

Dev Sağlık-İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, emeğin her alanının piyasalaştırıldığına dikkat çeiyor, emek mücadelesinin hak mücadeleleriyle paralellik arz ettiğini ifade ediyor ve  kazanılan direnişlerin fiili mücadeleyle kazanıldığını ve eski tip sendikal anlayışın mevcut piyasalaştırma ve emeğe yönelik saldırılara karşı etkili olamadığını anlatıyor. İstihdam biçimlerinin farklılaştığına değinen Çerkezoğlu, güvencesizliğin işçi sınıfı açısından türdeşleşmeye başladığına, güvencesizliğe karşı mücadelede asgari ücretin önemine değiniyor. Çerkezoğlu, asgari ücretin en büyük toplumsal iş sözleşmesi olduğunun altını çizerken  asgari ücret tespit sürecinin tüm toplumu ilgilendirdiğini ifade ediyor ve ekliyor; “ Sendikalı-sendikasız tüm emekçilerin güvencesizleştirmeye karşı mücadele etmesi gerek.”

***

TMMOB, Birleşik Metal-İş, Petrol-İş, Dev Sağlık-İş, SES, Hava-İş, Nakliyat-İş, Tek Gıda-İş, Haber Sen, Belediye İş, Tümtis, Deri-İş, Sosyal-İş, Limter-İş, Sine-Sen, Dev Maden Sen, Basın-İş, Enerji-Sen ve Türk Tabipleri Birliği’nin çağrısı ile, emek örgütleri, 3 Nisan’da Ankara’da “Yaşamları Parçalanırken Kaderleri Birleşenler, Güvenceli İş, İnsanca Yaşam İçin Yürüyor! Ve diyorlar ki, “Bizler, tüm bir hayatın güvencesizleştirilmesine, esnek çalıştırmaya, taşeronlaştırmaya, sendikasızlaştırmaya karşı direnenler, mücadele edenler olarak, omuzlarımızın ve yüreklerimizin üzerinde yükselen bu süreci bilinçle ve dayanışmayla donatmak amacıyla ortak taleplerimizi ortaya koymak için yeni bir adım daha atıyoruz. 3 Nisan‘da Ankara‘da buluşuyoruz.”

Emek dostları, emek örgütlerini yalnız bırakmayacaktır.

Written by Mustafa Sönmez