AKP rejiminin dışarıdan değil, yurtiçinden TL yerine döviz ve altınla borçlanması, kamuya ağır bir faiz yükü getirdi. Toplam Hazine borçları içinde yüzde 58’lik büyüklüğe ulaşan dışarıya ve içeriye döviz cinsinden borç stoku, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Hazine eski bakanı Berat Albayrak’ın bıraktığı bir enkaz iken yeni bakan Lütfi Elvan da bu yoldan pek ayrılamadı.
Döviz cinsinden yapılmış iç borçlanma bugüne kadar yüksek bir bedel ödetiyor, geleceğe ağır yükler aktarıyor. 2018 öncesi içeriden yapılmış dövizle borçlanma yoktu, oysa bugün dışarıdan borçlanmanın üçte birine yakın. Dövizdeki her artış, sadece dış piyasalardan sağlananların değil, içerideki aktörlerden alınmış dövizle borcun maliyetini de tırmandırdı ve tırmandıracak.
Yurttaşlarına TL tutmaları, TL’ye güvenmeleri tavsiyesinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine kendi yurttaşından, yurtiçi kurumlardan damadının yönetiminde 36 milyar dolara yakın borçlandı. Bu borçlanma ile dövizi bastıracak barut elde ettiğini sanan rejim, bunu önleyemediği gibi, TL ile borçlanmayarak faizin artmasını önlediğini de sanıyordu. Sonuçta, dövizin tırmanışı karşısında, geri dönüşü gelen döviz cinsi iç borçların maliyeti yıllık yüzde 32’ye ulaşmış durumda. Oysa TL ile borçlanılsa yüzde 14’lük bir faiz maliyeti oluşacaktı.
AKP rejiminin yurttaşından döviz ve altına endeksli tahville borçlanmasının bedeli, vadesi dolacak borçlarla sürecek ve bunun ağır yükü vergi mükellefinden çıkıyor, çıkacak.