İthal otomobile sert fren (Al Monitor, 8 Eylül, 2020)
Dışarıdan sermaye girişi yerine yoğun sermaye çıkışı sorunu yaşayan, ihracat ve turizmden döviz girişi sert…
Mustafa Sönmez
03.03.2010, Çarşamba
Adı, tarihte küresel krizle birlikte anılacak 2009 yılının en önemli göstergesi işsizlik verileri olacak. TÜİK, yani Türkiye İstatistik Kurumu, 2009 yıllık işgücü-işsizlik verilerini bölgesel bazda açıkladı. Böylece hem Türkiye geneli için hem de 26 alt bölge için krizin istihdama ve işsizliğe yansımalarını görmek mümkün.
Öncelikle, Türkiye geneli için anlaşılıyor ki, 2009’da, işgücü pazarına mevcudun yüzde 4’ü oranında yeni işgücü çıkmış. Yani 943 bin kişi, “iş istiyorum” diye pazara girmiş. Peki ne bulmuş? Anlaşılıyor ki, ancak 83 bini iş bulmuş ve 860 bini, işsizler ordusuna katılmış. Böylece resmi işsiz sayısı 860 bin artmış ve 3 milyon 471 bine çıkmış. Bu, 2008’de yüzde 11 olan işsizlik oranının 2009’da yüzde 14’e çıkması demek.
***
Sektörel olarak bakınca ne görülüyor? İstihdamda 83 bin artış var görünüyor ama bu tarımdan kaynaklanıyor. Tarımda kriz yılında 238 bin istihdam artışı görünüyor. Büyümeyen tarımda istihdam artışının sağlık derecesi ayrıca tartışılmalı. Tarımı dışarıda bıraktığınızda ise aslında istihdam artışı değil, 154 bin iş kaybı var. Çünkü inşaat dahil, sanayide 2008’de işi olanlardan 303 bin kişi işini kaybetmiş. Buna karşılık hizmetler sektörü 149 bin istihdam artışı yaşamış. Hizmetler de yılı iyi geçiren mali sektörde istihdam artışı oldu, o kadar. Dolayısıyla, tarımdaki soru işareti dolu istihdam artışını bir yana bırakırsak, gerçekte 2008’de işini koruyanların artmadığından 150 bin kadar azaldığından, buna iş bulamayan 860 bin eklendiğnde , gerçekte resmi işsiz sayısının 1 milyon arttığına hükmetmek yanlış olmaz.
***
Gelelim, bölgesel analize… TÜİK işgücü verilerini 26 alt bölgeye göre de sergiliyor. 25 milyona yakın işgücünün yüzde 63’ünün toplandığı 10 bölgede işsizliğin en yakıcı biçimde İstanbul, İzmir ve Çukurova’da yaşandığı ve işsiz stokunun yüzde 37’sinin bu 3 bölgede toplandığı görülüyor.
Türkiye işgücünün yüzde 18’den fazlasını barındıran İstanbul’da, istihdamın 2009’da yüzde 5 azaldığı, işsizliğin de yüzde 53 arttığı anlaşılıyor. Yani, İstanbul’da 2009’da 197 bin kişi işini kaybetti. Bu, İstanbul’da, yeni istihdam bir yana, 2008’de işi olan her 100 kişiden 5’inin işini kaybetmesi demekti. 2009’un işsizlerine, işini kaybedenler eklenince, İstanbul’da işsiz sayısı da yüzde 53 arttı ve 753 bini buldu. Bu, başka bir ifadeyle, Türkiye’deki resmi işsizlerin yüzde 21’inin İstanbul’da olması demek, aynı zamanda.
İşsizliğin coğrafi görünümünde İzmir’in, İstanbul’dan sonra dikkatleri çektiği görülüyor. İzmir’de, 2009’da 70 bin kişi işgücü pazarına eklenmiş,yani işgücü yüzde 5’in üstünde artmış. Ama bu 70 bin kişi iş bulamayınca İzmir’in işsiz sayısı yüzde 46 artışla 227 bine, işsizlik oranı yüzde 12,4’ e çıktı. Bu oran , tarım dışarıda bırakıldığında yüzde 17’yi geçiyor. Türkiye’de her 100 işsizin 7’si İzmir’de…
***
İşsizlik coğrafyasının en önemli üçüncüsünü Çukurova, yani Adana-Mersin bölgesi oluşturuyor. 2008’de de yüzde 17 gibi yüksek bir işsizlik oranı yaşayan bu bölgede, 2009’da resmi işsizlik yüzde 22’ye çıktı. Adana-Mersin bölgesinde tarımı dışarıda bıraktığınızda işsizlik oranı yüzde 27 gibi rekor bir düzeye çıkıyor. Resmi işsiz sayısı 95 bin artan Adana-Mersin’de Türkiye işsizlerinin yüzde 9’u barınıyor.
Yüzde 14 basamağına yerleşen işsizliğin, yakın gelecekte, hele neoliberal ekonomik politikalarda ısrar edildiği koşullarda azalmasını beklemek ham hayal. İşsizliğin, yakın gelecekte de, Türkiye’nin en yakıcı sorunu olmaya devam edeceği , ama özellikle İstanbul ve çevresi, İzmir ve Çukurova için en önemli sorun olacağı açık.