Suriye üstünden kaçış tüneli…
Türkiye siyasetinin gündemi, bir yandan bugün başlayacak Meclis Başkanlığı seçimi, ardından, koalisyon hükümeti kurma girişimleri…
Şunun şurasında 1 ay kaldı. Tabii, son anda bazı sürprizler olmaz, seçimler 7 Haziran’da yapılırsa. Baksanıza, CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin , büyük bir iddia ile iki gün içinde Suriye’ye bir askeri operasyon yapılacağını iddia etti. Bu satırlar okunduğunda, bu iddia ya doğru çıkmış ya da yalanmış olacaktır. Doğru çıkarsa seçimlerin 7 Haziran’da yapılma ihtimali azalır; yalanlanırsa, herkes rahat eder. İkinci şık olacakmış gibi zihin egzersizine girişelim.
Ne çıkar seçimlerden?
Bu soru, herkesin cevabını merak ettiği bir soru. Özellikle de yerli-yabancı sermayedarların. Neredeyse her şey , yatırımlar, anlaşmalar, önemli kararlar askıya alındı, 7 Haziran ertesine bırakıldı. Ülkedeki siyasi aktörlerin güç dengesinde önemli değişimler beklendiği gibi, ülke ve dünya iklimi de bir değişim içinde ve kaygan zeminde duruyor. Bu durum, seçim sonuçlarını iyiden iyiye önemli kılıyor. Kimileri için daha da hayati bir rolü var seçimlerin. Mesala Kaçak Saraylı için…Başkanlık zırhına bürünebilecek mi, açıkta mı kalacak? Onca yargılık, yüksek yargılık dosyalar, nasıl örtbas edilecek, eğer kaybederse ?..
Başkanlık rüyası…
Senaryolar çok değil. Üç başlıkta toplanabiliyor. Birincisi RTE’nin Başkanlık hayalini gerçekleştirebileceği senaryo. Darı ambarı rüyası şöyle aç tavuğun; HDP seçim barajının altında kalıyor, AKP’nin oy oranı da yüzde 43’ün üstüne çıkıyor. Böylece, AKP 330 milletvekilini aşıyor, referandum çoğunluğu sağlanıyor. Birden bütün iplerin eline geçtiğini hayal ediyor. Efkan Ala’yı Başbakan, damadı Berat Albayrak’ı da alıyor, ekonomiden sorumlu Başbakan yardımcısı yapıyor , Ali Babacan’ın yerine geçiriyor.
Sonra bir hamlede Merkez Bankası başkanını ve öteki kilit ekonomi kurumlarının üst yönetimini değiştiriyor. Bunlarla, iyice sıkışık yandaş sermayedarlarının arzuladığı düşük faiz rejimine geçiyor , kredi muslukları açılıyor ve ekonomi yeniden ısıtılıyor, şantiyeler yeniden kuruluyor, cari açık büyümeye başlıyor, ama ne gam!..Dış sermayedarlara davet çıkarılıyor, bakın iyice güçlendirilmiş bir yönetim var, rahatça gelebilirsiniz, diye…Macera mı? Macera. Ama olması için elinden geleni yapıyor. Onun için Cumhurbaşkanı değil, AKP Eşbaşkanı diyorlar.Ama umurunda değil. “Bu son fasıldır ey ömrüm…”
Bu rüya gerçekleşmez ise olabilecekleri düşünmek bile istemiyor …
İkinci senaryo
Bir diğer muhtemel senaryoda ise şunlar oluyor; HDP barajı geçiyor, dolayısıyla AKP, Başkanlık için gerekli referandum çoğunluğuna ulaşamıyor ama 275’in üstünde milletvekili çıkarıyor. Kaçak Saraylı’nın Başkanlık rüyaları suya düşüyor. İçten içe , “Ne başkanlığı, bir başkanlığı eksikti” diyen AKP’liler sonuca seviniyor bile ve “hayırlara vesile” olmasını diliyor. Kaçak Saray’ın vesayeti azalıyor. Başkanlık hayaline karşı zafer kazanan parlamenter rejimin başbakanı olarak Ahmet Davutoglu insiyatif kazanıyor. Ali Babacan’ın yerine eski Borsa başkanı , yeni İzmir milletvekili İbrahim Turhan’ı getiriyor. Merkez Bankası ve öteki önemli ekonomi kurul ve kurum yönetimleri değiştirilmiyor. Eylül’de Fed’in faiz artırması ile gelecek kasırgaya karşı yenilenmiş bir ekonomi kadrosu , maceradan uzak, akılcı kararlar almaya çabalıyor.
Ve üçüncü senaryo
Geliyoruz, üçüncü muhtemel sonuca… HDP barajı geçiyor, AKP’nin oy oranı yüzde 43’ün altına geriliyor; ama ne kadar altına? HDP destekli bir azınlık iktidarı kurabilir, diyenler de var, ama oldukça zayıf bir olasılık.
İç ve dış sermayenin, büyük medyanın bu durumda üzerinde şimdiden çalıştıkları senaryo, RTE vesayetinden kurtarılmış bir AKP-CHP koalisyonu. Özellikle TÜSİAD’da kimi çevreler, Türkiye’yi böyle bir koalisyonun normalleştireceğine , RTE’nin böyle bir koalisyonla “terbiye” edileceğine ve Saray’ında kontrol altına alınacağına inanıyorlar.
TÜSİAD’ından MÜSİAD’ına her türden sermaye, yaklaşan ekonomik kasırgaya karşı, böyle güçlendirilmiş bir yönetimin karşı koyabileceğine inanıyor. Yine böyle bir koalisyonun Kürt sorununu çözme konusunda yapıcı davranabileceğini, bu durumda HDP’nin de koalisyona destek vereceğini düşünüyorlar.
AKP-CHP koalisyonuna imkan sağlayan bir sonuç çıkarsa sandıktan, buna, CHP’nin içinden neoliberal damar hayır demez. “Yetmez ama evet”çi zevat da “demokratik bir anayasa için gerekli” diye hemen özellikle medya üstünden destek verebilir ve bir anda, 17/25 Aralık rezaletleri, “bagajda saklanan onca ceset” , hukuksuzluklar, yolsuzluklar vb. unutulup Türkiye bir AKP-CHP koalisyonu ile yönetilebilir.
Hiç uzak ihtimal değil.