Yaklaşan 30 Mart yerel seçimlerinin kritik önemi her geçen gün daha çok ortaya çıkıyor. Devamında Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı ve 2015 (belki daha erken) genel seçimlerinin olduğu bu maratonda , 30 Mart 2014, kilit bir tarih. AKP rejiminin RTE ayağı, hem iç,  hem dış rakiplerinin basıncına karşı  canhıraş bir biçimde hazırlık yapıyor.  Eski  ittifaklar bozuluyor, yeni yakınlaşmalar, yan yana gelişler yaşanıyor. Bütün iç ve dış  gelişmeleri, hep 30 Mart yerel seçim optiğinden okumak gerekiyor.

 Haziran ayaklanması, ya da Gezi direnişi ile büyük bir darbe alan ve hızla inişe geçen RTE AKP’si, yerel seçimde gerilediği anda, önemli bir çözülme yaşayacağının bilincinde. Tutanabileceği tek dal, sandıktan çıkacak oylar. Bunun için de üstündeki dört yönlü basıncı azaltmaya, eski ittifakları çözmeyi göze alarak yeni ittifaklar kurmaya dönük bir taktik savaşı sürdürüyor.

 CEMAAT İLE KAPIŞMA

 En önemli cephe savaşı RTE kanadı ile FG cemaati arasında sürüyor ve yükseleceğe benziyor. Dışarıya dershane savaşı biçimde yansıyan  bu çatışmanın altında esaslı bir iktidar paylaşımı savaşı var. Cemaat, nicedir, RTE’nin iktidarı hep kendine yonttuğundan şikayetçiydi ve bu nedenle RTE’nin boşluklarına yumruk sallıyordu. Bu hamleler MİT’e saldırıya kadar uzanıyordu. RTE’nin hızla güç biriktirmesiyle kendisini biata zorladığını hisseden Cemaat için, seçim maratonu, had bildirmek için önemli bir fırsat. Cemaat , bunun farkında olarak, RTE ile arası şeker renk olmaya başlayan ABD ile, içeride ise CHP ile bir yakınlık tesis etmeye başladı. İstanbul Büyükşehir için Mustafa Sarıgül’ün etrafında gelişen yakınlaşma, bu büyük hamlenin en önemli halkası. RTE’den sıtkı sıyrılan büyük sermaye , büyük medya da, bu flörtün mimarları arasında. Buna daha etkin biçimde ABD’nin katkısını da yakında görebiliriz.

 CHP-Cemaat yakınlaşması ile  İstanbul Büyükşehir’in düşmesi söz konusu olursa, bu, RTE’nin sonunu hazırlayacak en  önemli hamle olacak. RTE, bunun farkında olarak şimdi atağa geçti ve durduk yerde dershane saldırısını başlattı. . Cemaat için kaynak ve kadro fideliği olan dershanelere dönük hamle, özünde Cemaati çekilmeye zorlama, biata mecbur bırakma amaçlı. Burada F.Gülen’in kolay pes etmeyeceğini belirtmekle yetinelim. Hamleye, karşı hamleler ile cevap verilebilir, dosyalar, CD’ler iki kanadın medyaları üstünden faş edilebilir.

 CHP-CEMAAT…

Cemaate dönük her RTE hamlesinde CHP’nin, Cemaatin yakınında durması gözlerden kaçmıyor.  Sarıgül halkasıyla başlatılan büyük yakınlaşma, seçim tarihi yaklaştıkça daha netlik kazanacağa benziyor. Bu flörtün ABD ayağını da unutmamak gerek. Bir süredir ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone , hem CHP Başkanı hem yakın ekibiyle temaslarda bulunuyor.  Kılıçdaroğlu, 1 Aralık pazar günü partinin önde gelen isimlerinden oluşan kalabalık bir heyetle 3.5 yıllık genel başkanlık döneminde ilk kez ABD’nin başkenti Washington’a gidecek. Ziyaret öncesi Amerikan Wall Street Journal gazetesinde CHP Genel Başkanı’nın imzasıyla Türkiye’deki sorunları dile getiren sert bir makalenin yer alması da dikkat çekti. ABD destekli, Gülen Cemaati-CHP yakınlaşmasına dayanan bir kuşatmanın RTE’yi daha da hırçınlaştıracağı açık. RTE’nin, ABD’ye tehdit mesajı gibi, Şanghay ittifakında yer almak niyetini Rusya’da Putin’e bildirmesini, bu hezeyanın bir işareti olarak da okuyabilirsiniz.  

 KÜRTLERLE DANS…

RTE’nin Cemaatle kadim ittifakı çatırdarken Kürt oylarına dönük olarak bulduğu yeni müttefik, Irak Kürdistan Bölge Yönetimi lideri Barzani oldu…Üstündeki PKK-BDP basıncını azaltmak ve Kürt oylarını çekebilmek için Barzani ile Diyarbakır’da buluşup toz kaldıran ve Kürtlerin gururunu okşayıcı konuşmalar yapıp oy avına çıkan RTE, bölgede ve genelde,  bir “petrol başarı hikayesi” yazma çabasında.

2005 tarihli Irak Anayasası, petrol ve gazın ortak zenginlik olduğunu ve Bağdat’ın onayı olmadan yabancı firma ve devletlerle anlaşma yapılmayacağını, bu zenginlikten gelirin de yine Anayasa’da belirtildiği gibi Bağdat’tan paylaştırılacağını  yazar. Barzani ise bu Anayasanın altında imzası olduğu halde, Bağdat’ı bypass edip petrol satma derdinde. Bunun için de işbirliği yapmaya hazır, tencere-kapak misali, kural tanımaz bir lider olarak RTE’yi yanı başında buluyor. RTE, Irak Kürdistanı’na,  petrolünü çıkarması ve satmasında  sözde bölgesel güç Türkiye kapitalizmi olarak destek vaat ediyor. Hem de Bağdat’a rağmen…

Irak’ın toprak bütünlüğünü parçalayacak bu muhteris hamleye tabii ki ABD onay vermiyor ve RTE’yi sürekli uyarıyor. Seçimler yaklaşırken RTE, olmayacağını bile bile, bu oyunu sahneye koyuyor. Ancak  ABD’nin şimşeklerini daha fazla üstüne çekmemek için bu kez Bağdat’ta Maliki ile görüşmeyi de içeren bir sefere hazırlanıyor. Maksat, seçmene petrol işini bitiriyor görünmek ve Kürt oylarını çekerek Türkiye’deki Kürt siyasetini zayıflatmak.

PKK KINIYOR

 Barzani’inin RTE ile işbirliğine girmesinin ise başka bir nedeni daha var;  Öcalan liderliğindeki Kürt hareketini geriletme ve tüm Kürtlere  liderlik taslamak. PKK, bunun farkında ve kuruluşunun 35’inci yıl dönümünde yayınladığı bildiride olanları şöyle değerlendirdi;

“30 Mart yerel seçimleri siyasi bakımdan büyük anlam ifade etmektedir. KDP yönetiminin son dönemlerde hem Rojava ve Bakur’a (Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgesi) dönük politikalarında karşıt tutuma girmiş olduğunu, hem de güneydeki duruşuyla demokratik hükümetin kurulmasını ve ulusal kongre çalışmalarını engellediğini söyleyebiliriz…. (Barzani’nin) Kürt iradesine dayanmak yerine AKP ve ABD iradesine dayanması, Kürtlerin başkanı olarak Amed’e gitmek yerine AKP’nin koltuk değneği olarak gitmesi elbette ki onur kırıcı bir durumdur.”

Özellikle Güneydoğu’da, BDP adaylarına,  Barzani kartı ile karşı koymaya çalışmanın RTE’ye ne kazandırıp ne kaybettireceğini önümüzdeki günler gösterecek. İlke, omurga yerine pragmatizmin çok öne fırladığı bu seçimde kimin, kimle yan yana geleceğini net biçimde ifade etmek için, belki de erken.  Çünkü her şey, her an değişebilir de…

 

Written by Mustafa Sönmez