Barış süreci’nin askeri harcamaları azaltacağı iddiası pek revaçta. 28 Mart’ta, Radikal’deki köşesinde Seyfettin Gürsel şöyle diyordu;  Askeri harcamalar GSYH’nin yüzde 4’ü. Gizlenen kısım eklendiğinde yüzde 5 olabilir. Yüzde 20 tasarruf yapsak (bir yüzde puan) yaklaşık 15 milyar TL eder. Az para değil ama ayaklarımızı yerden kesecek kadar da büyük değil.” 21 Mart tarihli Vatan’daki köşesinde Asaf Savaş Akat  ise yaklaşımını şöyle özetliyordu; “Savaşın otuz yıllık maliyeti için 400 milyar dolar bile deniyor. Resmi askeri harcama (yıllık) milli gelirin yüzde 4’üdür. Gizlenenlerle yüzde 5’e çıkabilir. Örneğin 2 puanlık tasarruf yılda 30 milyar TL eder. Önemli bir kaynaktır. 2012’de toplam kamu yatırımının 50 milyar TL olduğunu hatırlatalım. Örneğin altyapıya yatırılırsa yüzde 60 artış olur.”  

Acaba öyle mi? Bir kere askeri harcamaların milli gelirin yüzde 5’ini bulduğu doğru mu? İkincisi, süreç, asker(ve polis) harcamalarını azaltacak mı, yoksa AKP rejiminin Irak petrol serüveni, ABD taşeronluğu, harcamaları, tersine artıracak mı?

Kaynak:TÜİK, Muhasebat G.Md., Nurhan Yentürk çalışmaları

Askeri harcamaların boyutu her zaman bir “sır”dır. Yukarıda ifade edilen milli gelirin yüzde 4-5’i askeri harcama iddiası hiçbir bilimsel araştırmaya dayanmamaktadır. Bu konuda TESEV yayını olarak Prof.Dr. Gülay Günlük Şenesen’in çalışması vardır, dikkate alınabilecek. Ama referans alınabilecek esas kaynak Prof. Dr. Nurhan Yentürk’ün çalışmalarıdır.

 GERÇEK NE?

Bilgi Üniversitesi’nde, ‘STK çalışmaları’ başlığı altında askeri ve iç güvenlik harcamalarını izleme çalışmaları yapan Yentürk, askeri harcamaların bazılarının izlenebildiğini, bazılarının kısmen izlenebildiğini, bazılarının ise izlenemediğini belirtmektedir. Gerçekten de herkes, Maliye-Muhasebat’tan Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma, Savunma Fonu, Sahil Güvenlik harcamalarını aylık olarak izleyebilir. Bu kalemlerin 2012 toplamı tahminen 27 milyar TL dolayındadır. Ancak, bunlarla sınırlı değil. Kısıtlı olarak izlenebilen gizli hizmet gideri, köy korucuları giderleri, TUBİTAK’a fon, MKEK’ye fon, K.Kıbrıs’a yardımlar, dış borç ödemeleri toplamı, izlenebilenin yüzde 10’unu bulmakta ve böylece toplam 2012 askeri harcaması 30 milyar TL’ye yaklaşmaktadır. Buna, silahlı kuvvet vakıflarının harcamaları ve ordu emeklilerinin maaşları eklendiğinde, toplam harcama 2012 için 34 milyar TL’ye ulaşmaktadır. Milli gelirin yüzde 2,4’üne yaklaşan bu harcama, yaygın kanı olan yüzde 5’lik askeri harcama/milli gelir  oranının neredeyse yarısıdır.

19 Şubat 2009 tarihli bir NATO kaynağı (Financial and Economic Data Relating to NATO Defence) Türkiye’nin 2008 askeri harcama tutarını 13,3 milyar dolar ve toplam NATO askeri harcamalarındaki  payını yüzde 2 olarak açıklıyordu.Türkiye’nin 2012 askeri harcaması  ise ortalama dolar kuru ile 18,4 milyar dolara denk geliyor. Silahlanmayı izleyen İsveç STK’sı de  aynı sayıyı vermektedir (SIPRI Fact Sheet April 2013).  Kuşkusuz TL’nin aşırı değerlenmiş hali bu sonuçları etkiliyor. Yine de, “NATO’nun en güçlü ordularından biri  Türk ordusu”  iddiasının bir efsane olduğunu buradan hatırlatmak  gerekiyor.

HARCAMALAR ARTAR

Kürt savaşının sonlanması, barış sürecinin başarılı olması ile askeri harcamaların azalacağı iddiasına gelince… Keşke olsa!…Askeri harcamalar devletin tüketim ve yatırım harcamalarının yüzde 13’ünü buluyor. Her azalma, keşke eğitime, sağlığa dönüşse… Ama bırakın olası tasarrufların sivil yatırımlara, hele ki Güneydoğu’ya  akmasını, tersi, yani askeri harcamaların, hatta, onu ikame etmesi istenen polis harcamalarının artmasıdır gündemde olan.

AKP, ne yazık ki, ne idüğü belirsiz(kendince belirli!) bir barış balonuyla Kürt siyasetini “kafalamak” üzeredir. ‘Türkiye’yi büyütmek’ sloganıyla Irak Kürdistanı’nı, daha doğrusu petrollerini yağmalama rezilliğine Kürt siyaseti , “Mezopotamya Su Birliği” teranesiyle alet olmanın eşiğine gelmiştir. Suriye, Bağdat ve İran’ın şimşeklerini üstüne çekecek, ABD’nin de henüz onaylamadığı bu ‘aç tavuk planı’, mutlaka şiddet bütçesini artırmayı da gerektirmektedir. Konuya devam edeceğim.

Written by Mustafa Sönmez