Küresel krizin odağındaki ABD ve AB (özellikle Avro alanının 17 ülkesi) bir türlü devrilmiş arabayı yeniden yola koyamıyorlar. ABD’nin gözü Avrupa’da. Doğrulmasını bekliyor. Ancak AB 27de, özellikle Güney Avrupa ülkelerinin kamu maliyesi, yani devletin ekonomisi fena halde. Bir türlü iyileşme bilmiyor. Kamu borçlarının çok yüksek seyrettiği sırada küresel krize yakalandılar ve krizi savuşturmaya çalıştıkça borca battılar. Her kurtarma operasyonu bütçe açığını büyüttü, o da kamu borç yükünü. Sonuçta Avrupa kamu borç krizinden başını kaldıramıyor. 2011 sonunda AB 27’nin kamu borçları 11 trilyon Avroya ulaşmıştı. Ortalama olarak da topluluğun kamu borç yükü blok hasılasının yüzde 85’ini bulmuş durumda. Hele ki Avro alanında bu oran daha fazla:yüzde 89-90…

Kamu borç krizi batağından çıkamayan Güney Avrupa ülkelerinden Yunanistan, aslında kayıp vaka. Daha beterlerinden korkuluyor.İtalya,İspanya gibi devlerin çöküşünden… İtalya’nın borç yükü yüzde 123’ü geçmiş. İspanya’nın bütçe açığı milli gelirinin yüzde 9’una yelken açmış. Portekiz, İrlanda diğer batıklar. Fransa, kuyruğu dik tutarmış görünüyor ama  bu lige dahil olması an meselesi…

Borçtan başını alamayan ülkeler büyümeyi de unutmuş durumdalar. 2012 ikinci çeyreği için büyüme değil, yüzde yarım küçülme yaşandığı belirtildi Eurostat tarafından.İkinci yarının da farklı olması beklenmiyor.  Büyük borçlular, borcu borçla kapatmak için devlet kağıdı çıkarıp borçlanmaya çalışıyorlar ama büyük faizler ödemek zorunda kalıyorlar. Mesela Yunanistan, 10 yıllık borçlanma için yüzde 20 faiz ödemek zorunda kalıyor. İspanya ve İtalya’nınkiler de yüzde 5-6 dolayında. Buna karşılık tuzu kuru Almanya yüzde 1’lerle borçlanabiliyor. Borçlanmak için ödenmek zorunda kalınan faiz uçurumu ortada.

Peki Akdenizli ülkeler bu öldürücü faizleri ödeyerek bu gemiyi kayalara bindirmeden yüzdürebilirler mi? İşte burada tereddüt büyük. Bu nedenle çeşitli yol, yordam aranıyor. Çıkmamış candan umut kesilmez misali, su alan gemiye halatlar, can kurtaran simitleri  atılıyor. Avrupa Merkez Bankası’nın Almanya’nın muhalefetine rağmen açıkladığı “3 yıllık tahvillerinizi ben ehven faizle alırım,meraklanmayın” önlemi de bunlardan biri.

Önce bir sevinç bulutu belirdi kapitalizmin göklerinde. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi’nin, çıkmayan candan umut kesilmez misali, batık Avrupa ülkeleri için “kısa vadeli tahvilleriniz itinayla alınır” açıklaması erken bir “oh” çektiriyor ve malum piyasaları ertesi gün şenlendiriyordu. Ama Almanya’nın muhalif kaldığı bu kıyak, öyle karşılıksız bir kıyak değildi. Arka plana IMF, Avrupa Kurtarma Fonu ,ESM konulmuştu. Bunlar, kıyak görecek ülkelerin bütçelerine gardiyan memur edileceklerdi. AMB bu kıyağı yapacak ama siz ne yapacaksınız? Kemerleri sıkacak mısınız? Mesela kamu personel sayısını, ödenen  maaşları azaltacak mısınız? Kamu harcamalarını, sağlık,eğitim vs. azaltacak mısınız? Özelleştirmeleri hızlandıracak mısınız? Yeni vergiler koyacak mısınız? Bildiğiniz, Yunanistan’ı ayağa kaldıran, hala canından bezdiren acı reçeteler…

İşte,özellikle İspanya ve İtalya’ya bunları yaptırmanın yeni yolu, “yeni tahvil alma programı”…Çıkmayan candan umut kesilmiyor ama canın ayağı kalkması için de alttakilerin canına okunması isteniyor. Hikayenin aslı budur. Bekleyelim bakalım alttakilerin cevabı ne olacak…

 

Written by Mustafa Sönmez