Politik Krizde Ekonomi Aletleri Çalışmıyor…
Hastanın ateşini ölçer gibi, gidip gelip doların TL karşısındaki değerine bakıyor herkes. Çünkü, gerçekten de…
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın İran’dan gaz alımını “ihracat” adı altında altın ile ödeme “itirafı”ndan önce, meğer Merkez Bankası uzmanlarına bir “altın araştırması” yaptırılmış. İran’a altın ihracatı altında yapılan ödemenin, dış ticarete, cari açığa ve büyümeye etkisi konularında bir “Ekonomi Notu” hazırlanmış ve 23 Ekim tarihli rapor, 2 Kasım’da bankanın sitesine konulmuş. İlgilenen,”Yayınlar/Araştırma/Ekonomi Notları” bölümünden tümüne ulaşabilir. Rapora geçmeden, bu önemli “itiraf”ın dün yayınlanan Finansal İstikrar Raporu’nun hiçbir bölümüne girmemesi, yani, aynı Merkez Bankası’nın altın hile-hurdasına, bu önemli raporda yer vermemesi manidardır.
Merkez Bankası’nın beş araştırmacısının(*) ortak ürünü olan “Türkiye’de Altın:Dış Ticaret, Cari İşlemler Dengesi ve Büyüme Üzerine Etkisi”başlıklı rapor, başından beri söylediğimiz, ithal altının ödeme için ihracat adı altında kullanıldığını teyit ediyor ve altınla ödemenin tüm dış ticaret dengesini etkilediğini vurguluyor.
Rapor, yine bizim dış ticarette “makyaj” iddiamızı , ihracatta şişirmeyi şu verilerle onaylıyor; “ 2012 yılının Ocak-Ağustos döneminde ihracat yıllık yüzde 12,8 oranında artarken, altın hariç ihracat artışı yüzde 3,1 olarak gerçekleşmiştir.” İhracattan sorumlu bakan Zafer Çağlayan’ın “ihracat performansı” kasılmasının ne kadar kof olduğu burada da görülüyor; ihracatta artış yüzde 13 değil, sadece yüzde 3!…
***
Altının cari açığı makyajlamasına gelince, şöyle diyor rapor; (2011’de cari açık) 77 milyar ABD dolarına ulaşmıştır. Ancak, 2011 yılında yapılan yaklaşık 5
milyar ABD doları net altın ithalatı dışlandığında cari işlemler açığının 72 milyar ABD doları seviyesinde kaldığı görülmektedir. 2011 yılında cari işlemler açığında gözlenen yaklaşık 30 milyar ABD doları tutarındaki kötüleşmenin yüzde 16’sı net altın ithalatından kaynaklanmıştır.”
Ya 2012’de ?
“ 2012 yılının ilk 8 aylık döneminde ise özellikle İran’a yüksek miktarda altın ihracatı yapılmıştır. Söz konusu ihracat büyük ölçüde ithalatla karşılanmış olup 3 milyar ABD doları tutarında net altın ihracatı gerçekleşmişti…2012 yılı Ağustos ayında 2011 yıl sonuna göre cari işlemler açığı 15 milyar ABD doları iyileşmiş olup, bu iyileşmenin yüzde 20’si net altın ihracatından kaynaklanmıştır .”
Bu oran izleyen Eylül ayında arttı. 28 Kasım tarihli Çarşamba tarihli yazımda Ocak-Eylül döneminde gerçekleşmiş görünen 21 milyar dolarlık cari açık azalmasının yüzde 40’ının (8,5 milyar dolar) altınla ilgili olduğunu belirtmiştim.
Rapor, altınla ödemeyi ihracat göstermenin büyümeye etki ettiğine ise pek katılmıyor. Altın içeride üretilmediğine göre, büyümeye etkisi olmaz, demeye getiriyor ve diyor ki, “Öncelikle, net altın ihracatının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya (GSYİH) etkide bulunabilmesi için, söz konusu ihracatın yurt içi katma değer içermesi, bir başka deyişle bir bölümünün yurt içinde üretilmiş veya işlenmiş olması gerekmektedir.” Bununla beraber şu eklemeyi de yapıyor; “ Öte yandan, ihracata konu olan altın herhangi bir katma değer içermese de, harcama yönünden GSYİH kompozisyonunu değiştirebilmektedir.” Yani, 2012 ilk yarı büyümesi ihracatla oldu, resmi vurgusunu törpülemektedir rapor sahipleri…Ancak büyüme ile ilgili “sıfır etki” savına hocam Korkut Boratav’ın esaslı bir itirazı var.Önceki gün aramızda yazışırken yine hatırlattı. TÜİK’in şaibeli mili gelir hesaplarında “stok” kalemini bu kez de kullanabileceğine dikkat çekti. Çoğu okuru ilgilendirmeyen teknik bir mesele olduğu için burada detaylara yer veremiyorum. Boratav Hoca, 16 Eylül 2012 tarihli yazısında (sol.org’da var) bu detayları sergiledikten sonra , TÜİK’in yüzde 3,1 olarak açıkladığı 2012 ilk yarı büyümesinde en az yarım puanın altın şişirmesi olduğuna, büyümenin yüzde 2,6’da kaldığına dikkat çekmişti.
***
Özetle, TCMB elemanları, İran’a altın ihracının “doğalgaz alımının ödeme” biçimi olması gibi “cızzz” bir meseleye girmeden, raporda bu konuyu hiç ağızlarına almadan, altın ithalatına dayalı sözde ihracatın, şişirme olduğunu gösteriyorlar. Yine bu şişirilmiş ihracatın, cari dengeyi, 2012 için olduğundan iyi göstermeye yaradığını-bizim defalarca yazdığımız gibi- kabul ediyorlar. Büyümeye etkisi konusunu yüzeysel bir “katkı yok” ifadesiyle savıyorlar, 2012 ilk yarı büyümesi (yüzde 3) ihracatla gerçekleşti, yargısına ise büyük bir soru işareti iliştiriyorlar.
Bir de ABD’nin İran’a ödemeyi altınla yapma işine limon sıkması meselesi var. Haberi Reuters dünyaya duyurunca, altın mızrağı, iyiden iyiye saklanamaz hale geldi. Habere bakılırsa, ABD’de adının açıklanmasını istemeyen üst düzey bir Senato yetkilisi yeni yaptırımların, “Türkiye’nin (İran’la) doğalgaza karşılık altın oyununu bozacağını” söylemiş. Peki Zafer Çağlayan durur mu, o ne demiş? “ABD’nin yaptırımları ABD’nin kendisini bağlar” demiş.
Söz uçar,yazı kalır…Bekleyelim bakalım, neler olacak….
(*) Zelal Aktaş, Altan Aldan ,Faruk Aydın, İhsan Bozok, Burak Kanlı
5