Mal bulmuş mağribi gibi üstüne atladılar: İşsizlik yüzde 8’e gerilemiş. Devletin resmi ajansının, TRT’sinin, yandaş, sindirilmiş medyasının sorgulaması ne haddine, ayrıntıdaki şeytanı araştırması neyine ?…Ekonomi ilk 6 ayda ancak yüzde 3 büyümüşken istihdam yüzde 2,7 ile  gerisinde kalmış. Peki işsizlik nasıl yüzde 9,2’den yüzde 8’e düşüyor ? Belli ki büyüme aynı oranda istihdam yaratmamış, artmış istihdamın da kimyası farklı. Açalım; İşgücü-istihdamda asıl olan tarım dışıdır ve tarım dışı işsizliğe baktığınızda son 12 ayda yüzde 11 ile pek değişmediği ortaya çıkıyor. Yaratılmış görünen  676 bin net istihdamın da detayları işin aslını ortaya çıkarıyor. Ne görüyoruz? Son 12 ayda istihdam, üretim ile ilgili sektörlerden çok, devletin idari, güvenlik, eğitim-sağlık sektörlerine istihdamıyla artmış. Buna karşılık 12 ayda imalatta 83 bin , inşaatta 58 bin olmuş istihdam artışı. Turizm, bilgi-iletişim,ulaştırma ve gayrimenkulde 35-45 bin arası artışlar olmuş. Ama öte yanda ticarette, tarımda, madencilik, finans ve birçok hizmet alanında istihdam azalışları yaşanmış.

İstihdamdaki kalite sorunu bir yana işsizlikte düşüş efsanesi de işgücüne katılımdan uzaklaşma ile ilgilidir. Hala nüfusun yüzde 50’sine yakını çalışabilecekken çalışmıyor,işgücüne katılmıyor. Son 12 ayda da 15 yaşın üstündeki nüfustan 776 bin kişi, işgücü olmak yerine, eve,kahveye kapanmış görünüyor. Bunların 284 bini ev kadını ve böylece ev kadını stokumuz 11 milyon 888 bini bulmuş durumda.  İş aramak yerine, evin, kahvenin yolunu tutmak, işsizliği de 1 puan düşürmeye yetiyor zaten.

***

İstihdamın ancak kamuya personel almakla artması gerçeği, öte tarafta bütçede maaş ödemelerini de artırdı. AKP rejminin 2009 krizini aşmada ve sonrası iki yılda büyümeyi gerçekleştirecek dış kaynak (özellikle sıcak para) girişini cezb etmede en önemli unsur olan denk bütçe, düşük kamu borcunun pulları dökülmeye başladı.  Kamu maliyesinde bozulmayı, inişin başlangıçı olarak da okuyabilirsiniz. Bütçede ne görüyoruz ilk 8 ay itibariyle;  Geçen yılın ilk sekiz ayında 2,1 milyar TL fazla veren bütçe,  bu yılın aynı döneminde 8,5 milyar TL açık var. İlk sekiz ayda, faiz dışı harcamalar, geçen yıla göre yüzde  17 artarken vergi gelirleri sadece  yüzde 7,5 artmış. Büyüme geriledikçe dolaylı vergi geliri de geriliyor. İç talep düşünce, KDV, ÖTV  de düşüyor. Büyüme düştükçe ithalat, ithalat düştükçe ondan alınan KDV azalıyor. Böylece verginin üçte ikisini oluşturan dolaylı vergi hızla azalıyor. Özelleştirmede de umulan olmadı. Ne 2B yasasında gidişat iyi ne de vergi barışı hedefinde.. Elde avuçta kalan kamu varlıklarının satışı da iç açıcı değil…Ama harcamalar katı, pek gerilemiyor, tersine yeni memur istihdamının artırdığı personel harcamaları, sağlıkta dönüşümün kapanamayan faturaları bütçe açığını hızla tırmandırıyor. Maaşlardaki artış yüzde 20’ye yaklaşıyor. Sağlıkta dönüşümün SGK açıklarını büyütmesiyle bütçeden bu kara deliğe aktarılanlar yüzde 22’nin üstünde artmış durumda.  Şimdi daha çok kamu tahvili satma , kamu borç yükünü yükselten operasyonlara mecbur kalma devrine girdik. Bunun sonucudur ki, faize geçen yıl ilk 8 ayda ödenenlerin 5 milyar TL üstünde faiz ödendi( yüzde 14 artış) ve  faiz gideri  36 milyar TL’yi geçti.

***

Özetle, kısa sürede, o çok övgü meselesi yapılan, güvenilen düşük bütçe açığı, kamu borç stoku efsanesi sarsılıyor. Bu da bugüne kadar geçerli kurgunun omurgasının eğilmesi demek. Kamu maliyesinde deformasyon, cari açık(yüzde 8’e düşmüş görünse de)  kamburu da olan Türkiye’de “iki kamburu, çifte açığı” ortaya çıkarıyor ki, bu da iflah etmez…Bu tablo, dış kaynak girişini olumsuz etkiler, beklenen not artışını getirmez. Nitekim, dış gözlemciler, Financial Times gibi medya kuruluşları inişin başladığını görmeye ve dillendirmeye başladılar bile…

Yılın ilk yarısında yüzde 3’te kalan büyüme oranının yılın ikinci yarısında yukarı değil, aşağı gitmesi çok muhtemel. ABD ve AB’deki bol kepçe likidite adımlarına rağmen iç talep ve özel yatırımlardaki gerileme, sürecek gibi. İhracat ise ilk yarıdaki performansını tekrarlayamıyor. Sanayi üretimi kötü değil gibi ama üretim, stok için yapılıyor, stoklar şişince üretim yavaşlayacak, arkasından da işten çıkarmalar başlayacak.Bunu Ekim-kasım gibi görebiliriz. Bu kötü gidişe , kamu maliyesindeki açığı daraltmak için zam (elektrik ve doğalgaz başta olmak üzere) ve yeni salınmış vergi (sigara,alkol,başta)  silahına başvurmak, haraç-mezat özelleştirmelere gitmek,  kamu harcamalarını daraltmak ve/vaya paralı hale getirmek iktidarın tek oyun planı. Bunun yaratacağı enflasyon, kitlesel memnuniyetsizlik ve sokağın homurtuları şimdiden duyulur durumda…

İniş başlamıştır…

 

 

Written by Mustafa Sönmez