Türkiye, uzun zamandır el salladığı çift haneli enflasyona dönüş yaptı. Şubat ayında gerçekleşen yükselişle birlikte yıllık tüketici enflasyonu yüzde 10’u geçti. Bu, 58 aydır ilk defa oluyor ve geçici gibi görünmüyor. Tüketici fiyatlarında çift haneyi yaratan etkenler yıl boyunca canlı kalacak gibi. 2017’nin çift haneli enflasyonla kapatılacağına dair önemli işaretler var.

Tüketicinin satın aldığı malların ve hizmetlerin fiyat değişimini ifade eden Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) şubat itibarıyla yıllık yüzde 10,1 arttı. Bazı alt dallarda yıllık artış daha yüksek, bazılarında da daha düşük seyretti. Tüketim sepetindeki yüzde 24’lük ağırlığı ile ilk sırayı alan gıdada yıllık fiyat artışı yüzde 8,7. Hanelerin bütçesindeki yeri yüzde 15 olan konut için harcamalarda da artış yıllık yüzde 7,4’te kaldı. Ama hane bütçelerinde 14’lük yer tutan ulaştırmada yıllık fiyat artışı yüzde 18’i buldu. Hane bütçesindeki payı yüzde 6’ya yakın olan içki-sigara ürünlerinin fiyatı ise yüzde 22’ye yakın artarak zirve yaptı.

Tüketicinin enflasyonu çift haneye, yüzde 10,1’e çıkarken üreticinin sattığı sanayi, maden, enerji mallarını temsil eden Yurt İçi Üretici Fiyatları Endeksi’nde (Y-ÜFE) yıllık artış yüzde 15’in üstüne çıktı. Tüketici fiyatlarının 2017 boyunca çift haneden aşağı inmeyeceğine ilişkin en önemli dayanaklardan biri bu. Sanayiciler fiyatlarını yıllık yüzde 15 artırmışken, bunun tüketiciye yansımaması düşünülemez.

Sanayici (üretici) fiyatları ortalama yüzde 15 dolayında artarken, üretici sepetindeki ağırlığına göre bazı mallardaki yıllık artışlar daha çok dikkat çekti. Örneğin, sepette yüzde 9 dolayında ağırlığı olan tekstil ürünlerinde yıllık artış yüzde 18’e yaklaştı. Demir-çelik ve öteki metallerde artışın yüzde 44’ü bulması en çarpıcı olanı. Bu ölçüdeki artışta dünya cevher, hurda demir, kok fiyatlarının artışı elbette etkili oldu. Yükselmiş döviz fiyatlarıyla bunların tedariki, sanayicinin fiyatlarının çok hızlı artmasında rol oynadı. Yurt içi elektrik, doğal gaz fiyatları düşük tutulduğu için, hatta yüzde 6’ya yakın ucuzlatıldığı için bu dalda YÜFE biraz daha düşük çıktı. İthalata bağımlı üretimi başat olan beyaz eşya, elektronik eşya, makine, kimya gibi sektörlerde ise yıllık artışlar yüzde 16 ila 21 arasında değişti.

Hükümetin en sıkışık sektörler olarak belirlediği ve vergi indirimi uyguladığı beyaz eşya ile mobilyada bile yıllık fiyat artışları tek haneye gerilemedi.

Hem tüketici hem üretici (sanayici) fiyatlarının çift hanede seyretmesine kaynaklık eden en önemli etken ise dolar fiyatındaki hızlı artış. Buna, dünyada enerji ve öteki emtia fiyatlarının yeniden artış trendine girmesi etkenini de eklemek gerek. Nitekim Merkez Bankası, tüketici enflasyonu değerlendirmesinde bu noktaya şöyle parmak bastı: “Bu dönemde, gıda yıllık enflasyonundaki yükseliş sürmüş; başta temel mal ve enerji grupları olmak üzere genele yayılan döviz kuru etkileri gözlenmiştir. Geçici vergi indirimlerine karşın, Türk lirasındaki birikimli değer kaybının etkisiyle temel mal enflasyonunda kaydedilen belirgin artış sonucunda çekirdek enflasyon göstergelerinin yıllık enflasyonu ve ana eğilimi yükselmiştir.”

Merkez Bankası, üretici fiyatlarındaki yüzde 15’i aşan artışı değerlendirirken de dışsal etkilere şöyle dikkat çekti: “Bu gelişmede, döviz kuru ve uluslararası emtia fiyatları belirleyici olmuştur. Yıllık enflasyon, imalat sanayinde yüzde 17,18’e, petrol ve ana metal hariç imalat sanayinde ise yüzde 11,92’ye ulaşmıştır. Petrol ve ana metal hariç imalat sanayi fiyatlarının mevsimsellikten arındırılmış ana eğilimi ise yüksek seviyesini korumuştur.”

Özellikle eylül 2016-şubat 2017 dönemini kapsayan beş ayın döviz fiyat artışları ile enflasyon artışı çarpıcıdır. Dolar fiyatının yüzde 24 arttığı bu dönemde yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 11,5 tüketici fiyatlarında ise yüzde 7 artış oldu. Bu beş ayda kur artışı fiyatlardaki artışı katladı.

TL’deki değer kaybının, ABD Merkez Bankası Fed’in 2017 boyunca yapması beklenen faiz artışları ve Türkiye’nin eksilmeyecek risk priminin etkisiyle süreceği yaygın bir kanı. Bu, tek başına maliyet enflasyonuna kaynaklık etmeyi sürdürerek çift haneli enflasyonun 2017’nin geneline hâkim olacağına ilişkin güçlü bir parametre.

Tüketicide yüzde 10’u, üreticide yüzde 15’i aşan fiyatlar kâr, faiz, ücret gelirlerini nasıl etkiledi? Başka bir ifade ile bu gelir kategorilerindeki yıllık artışlar, enflasyonla baş edebildi mi? Reel kazancı olanlar ile reel kaybı olanlar hangi kesimler?

Nüfusun yüzde 20’den fazlası tarımdan geçiniyor. Tarım üreticilerinin gelirleri enflasyon karşısında tutunabildi mi? Ortalama tarım fiyatları yıllık yüzde 7,5 arttı. Bu, hem tüketici hem sanayici fiyatlarının gerisinde, yani tarım genel olarak enflasyondan zarar gördü. Ama bazı tarım alt dalları için durum farklı. Baklagiller, ayçiçeği, pamuk gibi sanayi bitkisi, et ve süt ürünü üreticilerinin fiyatları daha çok artarken, bazılarında artışlar düşük kaldı, hatta fiyatlar geriledi. Zarar görenler daha çok Rusya’ya da ihracatları azalan sebze üreticileri oldu. Buğday, zeytin, fındık üreticilerinin de ürün fiyat artışları yüzde 10’un altında kalınca reel gelirleri düştü.

Mevduat ve devlet bonosu faizleri tüketici enflasyonu ile ancak baş edebilirken, birikimlerini dolarda tutanlar yıl sonunda yüzde 14, avroda tutanlar yüzde 11,5, altında tutanlar ise yüzde 24 reel kazanç sağladı.

Ücretlere gelince, istihdam edilenlerin yüzde 70’inin ücret geliri ile geçindiği Türkiye’de, 16 milyonluk bu nüfusun yüzde 60’ı asgari ücretli. Bu anlamda enflasyondaki artış, asgari ücretteki artışı çok ilgilendiriyor.

2017 için asgari ücret artışı, yılın başında yüzde 8 olarak öngörüldü. Bu, ayda net 1404 TL ya da doların 3,70 TL olduğu varsayımıyla ayda 380 dolar gelir demek. Asgari ücret, seçim yılı 2015’te seçim vaadi olarak yüzde 30’un üzerinde artırılmıştı. 2017’nin yüzde 8 artışı, çift haneli enflasyonun altında kalacak denebilir.

Sayıları 3 milyonu bulan memurların ortalama aylık maaşı 2 bin 700 TL dolayında. Bu, aylık 730 dolar demek. Hükümet memur maaşlarını hedef enflasyona göre yılda iki kez belirliyor. Bu yılın ilk yarısı için artış yüzde 3’te kaldı. Temmuz ayında çift haneye göre artış olmaz ise memurlar da çift haneli enflasyondan zararlı çıkacak. Durum, aylık maaşları 400 ile 500 dolar dolayında olan ve sayıları on milyonu geçen emekliler için de çok farklı değil.

Written by Mustafa Sönmez