JOHANNESBURG

Güney Afrika Büyükelçiliğinin davetlisi olarak 3 gündür kara kıtanın en dibindeyiz. THY uçağının bizi indirdiği havavalanı G.Afrika’nın Gauteng bölgesinin başkenti olarak da bilinen ülkenin en önemli merkezlerİnden Johannesburg havaalanı. Alandan otele transferimizde kullandığımız trende elektronik akan banttan istasyonlarla ilgili bilgi alıyorsunuz .Biraz dikkat kesilince her durakla ilgili bilginin 11 farklı dilde yazıldığını görüyorsunuz. Çünkü bu topraklarda 11 farklı dil var . Ama bu, Afrikalıların demokrasinin milat olarak saydıkları 1994 öncesinde böyle değil.

11 RESMİ DİL

Afrika Ulusal Kongresi (ANC)’ yi iktidara getiren o tarihten bu yana yaklaşık 20 yıl geçti ve G.Afrika’nın en önemli devrimlerinden biri bu…11 dili resmi dil olarak kabul edilmiş. İlk istilacı Hollandalıların mirası Afrikaner, sonra gelen İngilizlerin mirası  İngilizce yıllar yılı siyahlara epoze edilmiş ve diğer halkların kendi dillerini kullanmalarına izin verilmemiş. Ancak 1997 anayasası ile birlikte, siyahların kullandığı şu diller de resmi dil olarak kabul edilmiş= isiZulu, and isiXhosa, seSotho, sa Lebowa, seSotho, seTswana, siSwati, Tshivenda, Xitsonga, isiNdebele…

Bu dillerden İngilizce, 51 milyon nüfusun ancak yüzde 9’unun anadili ama yılların mirası olarak ana resmi dil olarak kabul ediliyor ve kullanılıyor. İngilizce bilmeyen hiç kimseye henüz rastlamadım. İngilizce esas dil olarak yine kullanılıyor ama öteki diller de  bölgesine göre bir esneklik içinde kullanılıyor.

11 dilin resmi dil olarak tanınması, büyük ve her türlü takdiri hak eden bir davranış. Büyük bir insan hakkı pratiği. Hemen insan kendi ülkesini hatırlıyor ister istemez. Kürtçeyi, Kürtleri yok sayan zihniyeti…Yılları bulan anadilde eğitime tıkanan kulakları anımsıyorsunuz. Elin Afrikalısı 11 dile saygı duyup hepsini resmi dil sayıp kamu hizmeti verirken hiç  birini ihmal etmiyor. Siz en az 15 milyonun anadili olan Kürtçeyi inkardan gelen siyasetçilerin yönettiği bir ülkede yaşıyorsunuz. İki dilde eğitim, iki dilde kamu hizmeti olur mu diye tartışırken el alem 11 dili adam yerine koyarak bütün tekçilere büyük bir demokrasi, insan hakları dersi veriyor aslında…

KAN,TER,GÖZYAŞI

Kuşkusuz kan, gözyaşı ve ter akıtmadan kazanılmıyor hiçbirşey. Kimliği,  dili için saygı isteyen Afrikalının Soweto’da uğradığı katliamı kimse unutmuyor ve unutulmaması için başkent Pretoria’nın tepesine kondurulan Özgürlük Parkı’nın duvarlarına isim isim kazınmış Irkçı rejimin katlettiği çocukların isimleri bir bir… 16 Haziran 1976’da, ırkçı hükümetin, okullarda okutulan derslerin Beyaz azınlığın konustuğu Afrikaner dilinde öğretilmesi için çıkardığı yasayı protesto etmek amacıyla 30,000’den fazla ögrenci Johannesburg’un bitisigindeki Soweto sokaklarına  dökülmüstür. Polisin müdahalesiyle baslayan çatısma sonunda, resmi makamlar ölü ögrenci sayısını 23 olarak bildirirken, gerçek rakamın 200 oldugu herkesin dilindedir. Bu binlerce kişinin canına mal olan polis zulmünün sadece akıllarda kalan bir sayfasıdır.

 

BÖLGESEL YÖNETİM REFORMU

 

Güney Afrikalılar 1994’ü demokrasiye geçiş yılı olarak kabul ediyorlar ve 2014 nisanında 20’nci yıllarını kutlamaya ve bir bilanço  çıkarmaya hazırlanıyorlar. Çok kimlikli, çok kültürlü bu ülkenin sorunlarına yol yordam arayanlara  verdiği bir ders de yönetim biçiminde yaptığı reformla gerçekleşmiş. Irkçı ayrımcı rejimin merkeziyetçi yapısı yeni Anayasa ile neredeyse başaşağı edilmiş. Bugün 51milyona ulaşan nüfusun kendisini yönetmesi, karar süreçlerine katılmasının yolu ademi merkeziyetçiliğe geçişle sağlanmış. Bugünün G.Afrikası  9 bölgeli ve bölge hükümetlerine önemli yetkiler kaynaklar delege edilmiş. The Western Cape, Eastern Cape, KwaZulu-Natal, Northern Cape, Free State, North West, Gauteng, Mpumalanga ve Limpopo isimli bu bölgelerin yerel parlamentoları var.

 Önceden,  merkezin iki dudağı arasındaki birçok hayati karar şimdi yerel düzeyde,  halkın katılımı ile alınıyor. 9 özerk bölgeye ayrılmanın ülke bütünlüğünü riske sokmak olduğuna dair malum sorularla karşılaştırdıklarında kendilerine güvenleri tam. Tersine yerele ağırlık vererek ülke bütünlüğümüzü güçlendirme şansı elde ettik, diyorlar. Dahası, bu güçle tüm Afrika kıtasına liderlik yapma şansı yakaladıklarırını söylüyorlar.

 

 

Written by Mustafa Sönmez